13 Eylül 1999 (Mullingar, İrlanda)
Bobby yerinde duramıyordu. Karısı ameliyathanedeydi. Çıkmasını bekleyemeyecek kadar endişeliydi. Sorun var gibi görünüyordu. İş ciddileşince Bobby korkuyla koridoru turluyordu. 3-4 derken yanına minik oğlu geliverdi.
'Baba içeyde noluyoy?' diye sordu gözlerini büyüterek. Bobby söyleyeceklerini önce kontrol ettikten sonra tane tane konuşmaya başladı.
'Kardeşin geliyor Greg. Onu bekliyor annen.' deyip gülümsedi. Yakından biri görse bu gülücüğü sadece oğlunu rahatlatmak için yaptığı babalığı görecekti -ki bunu sadece karısı Maura anlayabilirdi-. Bobby'nin şuana kadar farketmediği yanındaki adam gülümseyerek masum çocuğa baktı. Bobby adama dönünce adamın gülümsemesi solup duyduklarıyla gözleri pörtletti.
'216. ODAYA YETİŞİN!'' alarmını duyduklarında Bobby ve yanındaki adamın kafası aynı anda ameliyathaneye döndü. İkisinin de gözleri doldu. Bir müddet sessizlik olunca içerden bir bebek sesi geldi. Bobby umutla kapıya yaklaştı. Evet, bu Maura'ydı. Uyuyordu, yanında o küçük bebek... Sonunda başarmıştı. O ciddi savaşı güçlü karısı ve oğlu yenmişti...
Ne yapacağını bilemeden karısına sarıldı. Sedyeyle birlikte sarılarak gidiyorlardı resmen. Mutluluk göz yaşlarını durduramıyordu Bobby. Yaptığının çok korkunç bir şey olduğunu fark edip geri çekildi. Önce salak salak bakan Greg' e sıkıca sarıldı. Sonra adama sarıldı. Fakat adamın morali onunki kadar iyi değildi.
'Çok özür dilerim. Ne yapacağımı şaşırdım. Sizde mi bekliyorsunuz?' diye sorunca adam sadece kafa sallamakla yetindi. Bobby onun sırtına hafifçe vurdu. Kendisi çok sevinçliydi fakat adamın yanında belli edemiyordu. Yine bir sessizlik oldu... Bu sefer sessizliği bozan bir hemşire oldu.
'Edina hanımın eşi siz misiniz?' diye sordu üzgünce. Adam ne olduğunu anlamış bir biçimde ne diyeceğini şaşırdı. Kelimeleri toparlayıp konuşmaya çalıştı.
'E-evet?' diyebildi yalnızca. Korku çaresizlik hepsi vardı zavallı adamın sesinde.
'Üzgünüm beyefendi kızınız... Onu kurtaramadık. Ama eşiniz çok iyi. Kendine gelene kadar söylemeyi düşünmüyoruz.' dedi. Hemşirenin bile gözleri dolmuşken bu zavallı adam ne yapsaydı? Zorda olsa küçük bir tebessümle teşekkür edebildi. Adam kendini tutamayıp ağlamaya başladı. Biliyordu böyle olacağını fakat 'belki' demişti. 'Belki bir şans.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI #Wattys2016
General FictionAile sevgisi... Kulağa ne hoş geliyor, değil mi? Size ömrünü adamış bir anne, her yanlışınızı iyi niyetle karşılayacak kadar seven bir baba... Ne güzel değil mi? Peki gerçek aileniz olmadığını bilseydiniz? Bu sevginin yapmacık olduğunu düşünmez miyd...