Uyandığımda saat gece yarısı üçü geçmiş ama hala evde boğuk gelen bir gürültü.
Hala neyin olduğunu anlamadan, annem girmişti içeri . Ağlamaktan ve bağırmaktan sesi kısılmış, aceleyle kapattı oda kapısını.-Acele et Mavi yanına birşeyler al ve hemen çık buradan.
-Neler oluyor anne kapının arkasında ki de kim ?
-Soru dormayi kes ve acele et . Hadi.!!
Aceleyle yanıma aldığım bir kaç kiyafetle camdan çoktan atlamış dışardaydim. Hemen arkamdan annem de atlamıstı.
Kolumdan tutup hızla koşmaya başladık . Evden uzaklaştıktan sonra yavaşlayıp daralan nefesmi kontrol etmeye çalıştım. Annem hala endiseyle arkasına bakıyordu . Kolumu sımsıkı tutmuş ve istemeden de olsa canımı acıtıyordu . Hızla kolumu çektim-Anne neler olduğunu hala bilmiyorum neden Kendi Evimizden Kactik .!!
-Mavi bilmeni istediğim onca şey var ki .
-Seni dinliyorum . gecenin bir yarısı evden kaçmamiza neden olacak kadar ne ola bilirki.!
-Sakin ol Mavi ve beni dinle....
Baban hapisten çıkmış..Annemin bu cümlesi ni anlık şok geçirmeme meden olsa da hemen kendimi toparlayıp olayı daha net anlamak için anneme döndüm. Annem hala endişeliydi derin derin nefes alıyor ve sürekli sağına soluna bakıyordu. Evden uzaklaştıktan sonra sessiz bir sokağa girdik. Yavaşlayıp nefesimizi düzene sokmaya çalışırken kaldırıma oturup annemden anlatmasını istedim.
-Dün sabah çıkmış hapisten, yaşadığımız yeride bu gece öğrenmiş.
-Ne demek hapisten çıkmış ? Bize yaptıklarının bedelini bu kadar kısa sürede mi ödemiş yani.
-Bilmiyorum Mavi.
Hadi kalk gitmemiz lazim buradan.
Tepkisiz ve şaşkın bi halde annemin kolumdan tutmasıyla ayağa kalktım yerden çantamı alıp hızlı adımlarla tekrar yürümeye devam ettik.
Annem telefonu elinde birilerini arıyordu ama telefonu açan kimse yoktu . Zaten annemin ne bir akrabası ne de gerçek bir dostu olmuştu. Yolun ortasında durmuştuk yine, birşey bulmamız lazımdı buradan kurtulmak için bir plan yapmamız lazımdı. Burdan birkaç metre ileride otogar olması lazım diye söze girdi annem. Oraya gidip geceyi orda geciririz daha sonrada bir şehir seçer yine uzakalaşırız burdan dedi .
Çaresiz kabul etmiştim annemi . Herşeyi unutmuşken yine dönmüştük başa. Kaçarak yaşamaktan gerçekten yorulmuştum artık tam güzel oluyor derken başa sarmak her seferinde biraz daha pes etmeme neden oluyordu.
Adamlarımızı biraz daha hızlandırarak yürümeye bazende koşmaya başladık. Her yer çok fazla tenha ve ürkütücü gözükse de hızla devam ediyorduk çünkü buna mecburduk . Yaklaşık bir saat sonra gelmiştir garaja. Biraz ilerledikten sonra bi banka oturup sabahın olmasını bekledik. Üzerimde pijamalarım ve kaçmaktan daha fazla dağılan saçım fazla dikkat çekici olacak ki önümüzde duran otobüsten inen insanlar alaycı ve şaşkın bir gözle izliyordu beni . Hemen kendime çeki düzen verip saçımı toparladım .
Saate baktığımda sabahın olmasına saatler var diye bilirim. Zamanın çabuk geçeceğine inanarak gözlerimi kapatıp uyumayı denedim.
Kalktığımda güneş çoktan doğmuştu ve tenhayı insanlar yok etmişti. Insan topluluğunda annemi ararken yanımda duran bir kağıt ve üzerinde yazan yazı dikkatimi çekti. Kendimi toparladım elime kağıdı alıp okumaya başladım"Mavi.. Lütfen bana kızma, senden tek istediğim buralardan gitmen. Senin yanında sana daha çok zarar veriyorum. Affet beni güzel kızım."
Ne yani şimdi annem tarafından terk mi edilmiştim... Kağıtta yazanları birkaç kez daha okudum buna inanamiyodum. Annemin beni terk edip gitmesine inanamiyordum. Kağıdı avuç içimde sıkarak dişlerimi sıktım, ağlamamalıydım. Oturduğum banktan ayağa kalkmayı denedim kendimi toparlayıp bu lanet şehirden bir an önce gitmeliydim. Kalabalığın içine girip yavaş adımlarla duygusuz yürüyen ölü gibi insanların içinden geçiyordum hiç birşey hissetmiyordum. Şu an duyduğum acının tarifini bile veremiyordum bunu sözlere dökemiyor cümle kuramıyordum. Mutluluğu ararken dahada dibe batıyordum. Kendimi toparlamaya çalıştım dik durmam gerekmiyordu pes etmem gerektiğini biliyordum ama kendime morel olarak düşüneceğim hiç birşey yoktu. Kendimi toparlamak için otogar tuvaletine girmiştim. İçeriye girdiğimde burnuma gelen o iğrenç kokuyla biraz daha kendime geldim. Aynanın karşısına geçip kendimle göz göze geldim. Düşmüş yüzüm, şişmiş göz altlarim, kurumus dudaklarımla yüzleştim . Gözlerimi hızla aynadan çekip musluğu açtım avucumun içine dolan suyu izledim bir kaç saniye icerisinde yüzüme çarpan buz gibi suyla kendime gelmiştim. Toparlanıp üstümü değiştirmeye başladım. Çantamdan çıkarttığım kot şortumu ve askılı tişörtümu giydim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp yüzümün rengini kaybetmek için sade bir makyaj yaptım. Kafamı kaldırıp aynaya tekrar baktığımda bir az önceki benden çok farklı olduğumu gördüm. Bu bana kendime güvenimi de çoğaltmıstı. Tuvaletten çıkıp cafe tarzı bir yere oturup bundan sonra ne yapacağımı, nereye gideceğimi düşünmeye başladım. Bir tane çay ve simit ile birazda olsa karnımı doğurup bir kaç tanede çikolata ve su alıp çantama koydum. Ayağa kalkıp ufak adımlarla otobüslerin önünden bi aşağı bir yukarı yürümeye başladım. Kafamda hic bir plan yoktu. Gerçekten kendimi o kadar çaresiz ve kimsesiz hissediyordum ki insanların uğultusunda boğulup gidiyordumm...
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi
Teen FictionBir Genç Kız ve Onu Hayata Bağlayan Öfkesi.İnsanlara Olan Nefreti Duygusuzluğu Karşısına Çıkan Biriyle Son Buluyor.