"Sayın seyirciler, bildiğiniz üzere Türkiye'de Bilişim, Telekomünikasyon ve Yatırım alanlarında en ünlü şirketlerden Kulundak Holding'in CEO'su, iki gün önce beyin kanaması geçirerek vefat eden Şeref Kulundak, sosyete camiasında büyük üzüntü yaratmıştı. Cenazesi bugün Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi. 78 yıllık yaşamı boyunca birçok yardım projesine ve başarılara imza atmış olan Kulundak, arkasından duyulan hüzünle birlikte Holding'de boş bir koltuk bıraktı. Mirası henüz açıklanmayan Şeref Kulundak'ın resmi bir varisi yoktu. Yeni hissedarların kim olacağı konusu merakla bekleniyor..."
Elindeki kumandayı sımsıkı tutmaktan parmak boğumları bembeyaz kesilmişti. Haberin devamını izlemeye tenezzül etmeyerek kapattı. Birkaç saat önce mezarlıkta çekilen görüntüler son dakika haberi olarak ekranlara düşmüştü bile, hem de o daha cenaze takım elbisesini üzerinden çıkaramadan.
Cam masaya bıraktığı kumanda gereğinden çok ses çıkarmıştı. Ellerini şakaklarına götürüp sıkıntıyla ovuşturdu, başı çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Çok sevdiği üvey amcasını kaybetmenin acısını daha atlatamadan yaşadığı şeyler onun gibi umursamaz bir insana bile fazla gelmişti. Daha fazla gözyaşı görmemek için evine kaçtığı gibi, daha fazla başsağlığı mesajı almamak için de telefonunu kapatmıştı.
Mektubu tekrar ellerine aldı. Her uğursuz satırı çoktan ezberlemişti. Gözleriyle hızlıca, tekrar geçti o satırların üzerinden, o kara harflerin ardındaki amcasının sevgi dolu sesini duyabiliyordu. Onu üvey bir amcadan çok ikinci bir baba gibi görmüştü. Ama bu mektupta yazılanların ağırlığı hiç tanımadığı biri tarafından omuzlarına yüklenmiş gibiydi.
Uykusuz gözlerle önünde dikilen Uğur'a baktı. Son günlerde yapması gerekenden çok daha fazla mesai yapmıştı ama bir çalışandan çok aileni parçası olduğunu git denilince gitmeyerek belli etmişti. "Kızın adı ne?"
Uğur boğazını temizledi. "Alçin Özer." Elinde tuttuğu dosyayı onun önüne bıraktı.
Genç adam istemeye istemeye dosyaya baktı. Gözleri, genç bir kızın kahverengi gözleriyle buluştu. Dalgalı kahverengi saçları yüzünün yarısını kapatmış, onu küçük, yaramaz bir kız çocuğu göstermişti. Daha fazla inceleyip detaylar keşfetmek istemediği için gözlerini kaçırdı. Rahatsız olmuştu. "Kaç yaşında?"
"19 yaşında," dedi Uğur, hemen. Sonra ekledi. "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykelcilik okuyor."
Devam etmesi için işaret ettiğinde Uğur devam etti. "Beş yaşındayken annesi kanserden vefat edince, iki sene boyunca yetimhanede kalmış. Aslında anneannesi ve dedesi hayattaymış. İki sene sonra dedesi vefat etmiş, anneannesi de torununu yanına almış. Alçin reşit olduktan sonra aldığı burs yardımı ve iki arkadaşıyla öğrenci evine çıkmış. Tahmin edeceğiniz gibi, bursu veren kişi aslında Şeref beymiş. Ayrıca boş zamanlarında Aykut Demir'in stüdyosunda çalışıyor. Yine arka planda Şeref bey'in parmağı var tabii."
"Miras açıklandı mı?"
"Henüz değil, Özgür bey, ama kısa zamanda açıklanacak. Babanızın payının büyük bir kısmını Alçin'e bıraktığı öğrenilince tüm gözler ona çevrilecek. Maalesef ki kız aslında kim olduğunu bilmiyor."
Hızla ayağa kalktı. Odada dolaştı, pencereden baktı, tekrar turladı. Dönüp geldiği yer tekrar mektubun başıydı.
"Oğlum... Özgür'üm... Seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. Seni diğerlerinden kayırmadığımı söyleyemeyeceğim. Seni hep kalbimin başka bir köşesine koydum. Küçüklüğünden beri yanında olmakla beraber, şimdi dönüştüğün adamla gurur duyuyorum. Sen, Kulundak'ların parlak geleceğinin bir temsilcisisin. Sana sonsuza kadar güveniyor ve gözümün arkada kalmayacağını biliyorum, oğlum.
Ama bu satırları yazma niyetim başka... Miras yazısı olarak avukatım tarafından eline ulaşacak. Şaşıracaksın, biliyorum. Ama içinde eline geçecek şeylerin listesi yazmıyor. Çok daha önemli, çok daha gizli bir şey var bu satırlarda. O yüzden oturup, benim sana kalbimi açtığım gibi senin de bana kalbini açmanı istiyorum.
Öleceğimi biliyorum, öleceğimi hissediyorum. Bu yüzden, bencillikte olsa, yüreğimdeki o yükü güvenebileceğim başka birine devretmenin zamanı geldi. Bu yükü sana devredeceğim şimdiden özür diliyorum, oğlum. Affet beni.
Bir zamanlar bir kadın sevdim, çok da kalbini kırdım. Geri dönüşü olmayacak yollara saptık beraber. Birbirimizden çok farklıydık, oğlum. Benim hayatım ona çok yabancı geliyordu. Benim kuru topraklarım, betonlarım arasında solup gidecek bir çiçekti o. Bu yüzden, gitmesine izin verdim. Benden son bir isteği vardı. Hayatımda yapıp yapabileceğim, deneyimleyebileceğim en kötü şey... Ama kabul ettim. Sırf bu yüzden, hayatım boyunca acı çektim ben, oğlum.
Bir kız var. Benim kızım. Hayatım boyunca uzaktan takip ettiğim, büyümesini izlediğim, ama asla baba olamadığım kızım. Annesi kadar güzel, naif, canımın bir parçası. Dünyadaki her şeyden daha önemli benim için. Paha biçilemez. Annesinin isteğine saygı duyarak, yaşadığım sürece ona gizliden gizliye kol kanat gerdim. Ama ben ölünce onu koruyabilecek kimse kalmayacak.
Kulundak ailesinin nasıl olduğunu bilirsin, oğlum. Gayrimeşru kızımı rakiplerimden korumaya çalıştığım kadar, kendi ailemden de korumaya çalıştım. Onu hepsinden uzak tutabilecek tek büyük güç bendim. Benden sonra kimse kalmayacak. Hayır, oğlum, onu daha fazla gizli tutmaya çalışmanı istemiyorum. Başaramazsın. Kadir'in nasıl olduğunu bilirsin, zekidir, senden çok daha güçlü... Onu bulması zor olmayacaktır. Bu yüzden, tam tersine, onu ortaya çıkarmanı istiyorum.
Bu isteğim çok ağır gelecek, biliyorum. Belki benden nefret edeceksin, onu da biliyorum. Hayatını değiştirecek bir şeyi senden istediğim için çok özür dilerim, oğlum, ama bunu isteyebileceğim başka biri yok. O gerçekte kim olduğunu bilmiyor. Bul onu ve kim olduğunu anlamasına yardım et. Onu bu dünyaya hazırla. Kızımı, canımın parçasını ortadan kaldırmak isteyenler bile olacaktır. Kimi kast ettiğimi biliyorsun... Kadir kardeşim olabilir ama hırsı için neler yapabileceğini de bilecek kadar iyi tanıyorum onu. Oğlunun şirkette daha fazla paya sahip olması için her şeyi yapabilir. Üvey kuzeninle konuşmadığını da biliyorum, bir bildiğin vardır oğlum.
Oğlum... Gerçekte sahip olması gereken soyadını alsa bile ne yapacağını bilemeyecek. Sizler gibi şirketleri yönetmek için yetişmedi o. Kendi başına yapamayacak ve diğerleri de onu bu yönden vurmakta çekinmeyecek. Bu yüzden, evlen onunla. Gerçek olmak zorunda değil. Senden, hayatını çöpe atmanı istemiyorum. Kâğıt üzerinde bir evlilik sadece. Onu ancak bu şekilde koruyabilirsin. Gayrimeşru sıfatından kurtar onu. İşte oğlum, sana mirasım, son ve tek istediğim budur. Benim hakkımda ne kadar kötü şey düşünsen, hissetsen de haklısın. Herkesin kitabında okunmamış bir bölüm vardır derler. Büyük günahımı senin omuzlarına yıktığım için özür dilerim.
Affet beni, oğlum."
Yazardan hallice; Başka bir serüvene açılan başka bir giriş bölümü daha! Daha nice duyguları, karakterleri, olayları özenle kâğıda geçireceğim için oldukça heyecanlıyım. Her zamanki gibi ani gelen ilhamdan sonra hikâyeyi daha fazla içimde tutamadım. Umarım, siz de bu yolculukta yanımda olursunuz. Yorumlarınızı çok merak ediyor ve heyecanla bekliyorum. Bir sonraki bölüm görüşmek üzere, sevgiyle kalın wattpaders!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMLİKSİZ
Novela Juvenil"Oğlum… Gerçekte sahip olması gereken soyadını alsa bile ne yapacağını bilemeyecek. Sizler gibi şirketleri yönetmek için yetişmedi o. Kendi başına yapamayacak ve diğerleri de onu bu yönden vurmakta çekinmeyecek. Bu yüzden, evlen onunla. Gerçek olmak...