Korku Endişe

196 18 7
                                    

Naber bu sefer ibibikler demeyeceğim. Bu arada Medya-yağmur

Emre'den...

Bu kız nereye gitti! Ah! O hala korkuyor. Neredesin Venüs!

-Venüs.

-Lütfen cevap ver! Tamam bak senden özür dilemem ama... Biliyorum sen hala korkuyorsun.

Nereye gittin? Aklım almıyor. Kız hem korkuyor hem kaçıyor.

Son gücümle tekrar bağırdım

-Venüs Lütfen hadi çık ortaya!

Yerde bir toka dikkatimi çekti. Bu Venüs'ün tokasıydı. Ellerim benden bağımsızca tokayı burnuma götürdü.

Muhteşem bir kokusu vardı. Ama bu parfüm kokusu değildi. Soft bir kokıydu. Neyse konumuz bu değil.

-Ah! Çık artık ortaya...

Gördüklerimle gözlerim dehşet bir şekilde açıldı. Venüs yerde iki seksen yatıyordu. Kafası kan içinde. Dizleri kan içinde...

-"Venüs"diye bağırarak yanına gittim.

-"Uyansana Venüs"onu hemen kucağıma alıp koşmaya başladım. Bu sırada saçlarının mayıştıran kokusu burnuma doluyordu.

Bunu umursamamaya çalışarak koşmaya devam ettim. Arabamı görmemle içimde rahatlama hissi hissettim. (tamam boktan bir cümleydi kabul ediyorum*)

Aracın arka kapısını açıp kızı yatırdım. Üstüne üstümdeki hırkayı örttüm.

Hızla ön koltuğa geçip gaza bastım. Ona birşey olmasından deli gibi korkuyordum.

Böyle hissettiğim için kendime kızıyordum. Direksiyona hızla vurdum. Ah! Neden böyle hissediyordum?

Ben Emre'ydim kızlara güvenmeyen. Onlarla sadece tek gecelik ilişki yaşayan. Herkesin "Belalı" diye tanımladığı Umursamaz Emre'ydim.

Bunları düşünürken hastaneye gelmiştik. Venüs'ün dizlerinde yara izleri vardı. Kafası kanıyordu.

Onu gördükçe ben üzülüyordum. Kafamdan bu düşünceleri şiddetle kovdum.

Venüs'ü yine kucağıma aldım. Yüzüme bir sırıtış yerleştirdim. Kimsenin beni endişeli görmesini istemezdim.

Doktora Venüs'ü vermeden ben sedyeye koydum. Sanki içimde Venüs'üme kimse dokunmasın hissi vardı. Venüs'ü d'ü acile götürürken duvara sindim.

Yarım saat sonra doktor acilden çıktı.

Yüzüme umursamaz bir ifade yapıştırıp

- "Nasıl" diye sordum.

-Durumu gayet iyi. Ama bilinci daha açılmadı. Eve götürüp dinlendirin.

-Pekala.

Odaya ayıboğan gibi daldığımda herkesin gözü bana kaydı. Bunu umursamadan venüsü kucaklayıp ilerledim.

Saat gecenin onuydu. 3 saat boyunca onu aramıştım.

Eve geldiğimizde Yani benim evime çünkü onun evinin yerini bilmiyorum onu bir koltuğa yatırdım.

Koltuk büyük olduğundan yanına bir yere sindim. Okadar huzur vericiydiki. Uzun bir süre böyle hissetmemiştim.

Venüs'ten...

Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım.

Olduğum yerden zıpladım.

-Ben neredeyim?

-Benim yanımda.
Duyduğum ses ile kafamı oraya Çevirdim.

-Emre!

Hızla yanından kalkmaya çalıştım.

-Efendim Venüs'çüm. Yüzünde alaycı br sırıtma vardı.

Ellerini belime doladı.

-Bıraksana gerizekalı!

-Benim kucağımdayken böyle kelimeler kullanmanı tavsiye etmem Venüs'cüm.

-Bırak' diyerek hızlı bir hareket yapmamla başıma aşırı bir ağrı girmesi bir oldu.

Sendelenip Emrenin yanına düştüm.

-İyimisin?"Diye sordu endişeyle.

Ne endişeylemi? Evet endişelendi.

İçimdeki kız Mahmut Tuncer'e bağlamış halay çekerken Emre'ye baktım.

Uyuyor. Ne? Uyuyormu! Biz buralarda neler yapalım o uyusun aferin Emre.

Ayağa kalkacağım sırada bileğimden tuttu.

-Gitme... Lütfen

Ben şok ben iptal ben vefad... Emre daha demin bana Gitme'mi dedi?

-Gitmem' değip gülümsedim.

Nasılsınız Gençler? Ananız babanız giller nasıl?

Yorum ve voteyi unutmayalım. (Piç Smile) ')



İyi Kızlar Kötü Çocukları Sever.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin