Deli Kral

245 18 0
                                    


  Yenilgi kaçınılmaz görünüyordu.

  Kral tahtında huzursuzca oturuyor ve her zamankinden daha fazla öfke nöbeti geçiriyordu. Rhaella ve Viserys'i Ejderha Kayası'na göndermiş, ancak Rhaegar'ın eşi ve çocuklarını şehirde bırakmıştı. Dorne'un sadakatini sağlamak için rehineler gerekliydi. Krallık, zehirleri ve suikastleri ile tanınan Martell hanesinden gelen bir ihaneti kaldıramazdı. Sadakat ancak güç ve korku ile sağlanabilirdi.

  Aylardır yardım istediği eski El'i Tywin Lannister'dan cevap alamamıştı. Korkuyordu. Her zamankinden daha fazla korkuyordu.

  Bir zamanlar dostum diyebildiği bir adamın böyle yapması, kralın şüphelerini kanıtlar nitelikteydi. Gençken dostu saydığı Tywin Lannister, uzun yıllarca Kral El'i olarak görev yapmıştı, ancak onun da diğerlerinden farkı yoktu. Tywin'in tahtta gözü olduğunu bilen Aerys, Tywin'i El'likten alıkoymuştu. Tywin, kralın hizmetkarıydı, ona kral gibi davranılmamalıydı. Bunu ona öğretmek için Viserys'in doğumu adına düzenlenen turnuvada, Tywin'in kızını Rhaegar ile evlendirme fikrini reddetmiş ve Tywin'in gurur duyduğu veliahtı Jaime'yi bir Kral Muhafızı yapmıştı. Geçmişteki tartışmalarına rağmen, Lord Tywin savaşta henüz taraf seçmemişti. Aerys, onu kendi tarafına çekebilirse kraliyet ordusu hatrı sayılır bir güç elde edecekti.

  Şu anda tek kozu, simyacılar tarafından şehrin dört bir yanına yerleştirilmiş çılgınateş bombalarıydı. Olası bir istilada şehri tamamen yakabilirdi. Bu kendine zarar vermezdi çünkü ejderhalar ateşten zarar görmezdi. Aksine alevler Targaryenlere güç verecekti. Çılgınateş sadık bir müttefikti. Diğer her şövalye, her lord ihanet edebilirdi, ama çılgınateş hep Kral Aerys'in müttefiği, belki de sevgilisiydi.

  Simyacı Kral Eli Lord Rossart, kralından bir emir bekliyordu. Tek bir sözü şehri yakmak için yeterliydi. Yakmak konusunda Kral'a benzeyen bir ağız tadı vardı. Rickard Stark'ın yandığı günden beridir gerçek bir ateş görmek için bekliyorlardı. Kral ateşten garip bir haz alırdı. Kız kardeşi ile yaşadığı isteksiz evliliğin veremediği zevkin yüzlerce katını hainleri yakarken alırdı. Kaledeki bu kaos ortamı kendi zararına olmasa, belki bundan zevk bile alabilirdi.

  Rhaella'yı Ejderha Kayası'na göndermeden önceki gün hamile bırakmıştı. Doğacak olan Targaryen ve Viserys ordularla isyancıları tamamen temizleyebilirdi. Rhaegar kendisine karşı darbe yapabilecek biriydi, ama Viserys asla bunu yapmazdı. Çocuğun kendisine olan benzerliği, küçük yaşta olmasına rağmen fark edilebiliyordu.

  Birkaç saat sonra Eddard Stark ve isyancı kuvvetlerinin şehre gelmekte olduğunu duyduğunda tüm şehri kül etmeye hazırdı. Bir anda çanlar çaldı. Tywin Lannister çağrılarına kulak vermişti.

  Haberciler şehrin kapısından Lord Tywin'in mesajını getirdiler. Tywin, arkasında 12,000 Lannister askeri ile krala bağlılığını göstermek için gelmişti.

  Kapılar orduya açılmadan önce konsey toplandı. Baş Üstat Pycelle kapıların açılması gerektiğini, Lord Tywin'in yardıma geldiğini söylüyordu.

  Fısıltılar Lordu Varys ona katılmıyordu. Kapıların kapalı tutulması gerektiğini ve Lord Tywin'in gerçeği gizlediğini söylüyordu.

  Tywin Lannister'ın oğlu Jaime de Lord Varys'ten yanaydı.

  "Majesteleri, babamı tanırım. Kapıları açtığınızda şehre saldıracak ve şehir düşecek."

  Aerys ise eski dostunun, yardımına geldiğini biliyordu. Tersini söyleyen hainleri yalnızca ateş temizleyebilirdi. Ancak genç Jaime'nin, Tywin'in değil, kendisinin olduğunu düşünmek istiyordu. Şehirde kalan tek kral muhafızı oydu.

  Aerys zaferin coşkusuyla, "Kapıları açın, Tywin bize yardıma geldi !" diyerek şehrin kapılarını açtırdı.

  Yaptığı hatayı anlaması, yalnızca birkaç saniye sürdü.

  Lord Tywin, 12,000 adamıyla şehre saldırmaya başladı. Tüm evler yağmalanıyor, askerler kılıçtan geçiriliyordu. Kral, çıldırmışçasına uzun tırnakları ile kendini çizmeye başladı. Bir kez daha hainler tarafıdan ihanete uğramıştı. Paranoyakça bir şekilde kendi kendine, "Hepsini yakın !  Hepsini yakın !" diyordu.

  Kısa süre sonra Jaime geldi. "Majesteleri, Lord Tywin ile bir anlaşma yapmalısınız. Aksi takdirde durmayacak ve şehriniz tamamen düşecek."

  "Benden, o hainlerle anlaşma yapmamı mı istiyorsun ? Onu ölü istiyorum. Onun başını istiyorum. Bana onun başını getir, yoksa sen de diğer hainlerle yanarsın. Tüm hainlerle."

  Kral muhafızı taht odasından çıktı. Jaime artık Tywin'in değildi, Aerys'i sonuna dek koruyacak olan hizmetkarıydı. Tywin bunu zor yoldan öğrenmek üzereydi.

  Jaime çıkar çıkmaz, Aerys Kral Eli Lord Rossart'ı çağırdı.

  " Hainler şehrimi istiyor... Ama onlara külden başka bir şey vermeyeceğim. Bırakalım da Robert yanık etin, kara kemiklerin ve küllerin kralı olsun. Yakın. Hepsini yakın. Evlerinde, yataklarında. Tüm hainleri yakın !"

  Rossart aceleyle planı uygulamak için yola çıktı. Aerys camın önüne geçerek histerik bir biçimde kahkaha atmaya başladı. Zafere az kalmıştı. Kısa süre sonra ebedi aşkıyla dans edeceklerdi ve tüm hainler yanacaktı. O hariç. Ejderhalar yanmazdı.

  Bir süre sonra genç Jaime odaya girdi. Elindeki kılıç kanla yıkanmıştı.

  "Kılıcındaki kimin kanı ? Sana Tywin'in başını getirmen gerektiğini söylemiştim, yoksa sen de hainlerle yanmak mı istiyorsun ?"

  Jaime soğukkanlı bir şekilde, "Rossart'ın." dedi.

  Kral'ın gözleri alev almış gibiydi. Titriyordu. Şövalyeden kaçmak için tahta doğru koşmaya başladı. Tahta ulaşamadan Jaime, kralı yakaladı. Aerys her zaman haklıydı. Etrafı hainlerle çevriliydi.

  Jaime kılıcını ejderhanın boğazına sapladığında, kral bir domuz gibi bağırarak yere yığıldı.

  Son nefesinde bile "Hepsini yakın..." diyordu.

Ejderha'nın DüşüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin