Sabah gözlerimi " goool" diye bağıran mahalledeki futbolcu küçük çocukların bağırışlarıyla açtım. Tamam yani futbol iyi güzelde böğürmeye ne gerek var biri ölüyo falan sandım. Futbolu sevdiğim halde o böğürmeyi ben bile anlamış diğilim ya hadi neyse.
Uyanır uyanmaz odadaki küçük balkona geçip yaşları ortalama 13-14 olan çocukları izlemeye koyuldum. Ve dayanamadan oyundaki seyircilik görevimi yerine getirdim ve mal gibi bağırdım yine herzaman ki gibi...
"Yürü be Oğuz hadi.. ahhhhh kaçarmı lan o. Naptın Oğuz beaah!! "
"Ya Cansu abla biraz şans verelim diye o gölü direğe attım ben yani fazla üzülmesinler diye ondaaan :) :) " bunu diyen tabikide şaklaban Oğuzdan başkası diğildi.
"Yaaa kesin öyledir canım ı anne ve babanın yanında kalmışım. Onlarla birlikteymişim ama sonra ... sonra beni bi çöp gibi ,hiç sevmedikleri zorla aldıkları bi elbise gibi,hiç sevmemiş ,hiç umursamamış gibi davranıp bi yetimhanenin ASLI TORHAN YETİMHANESİ'NİN kapısının önüne bırakıp gitmişler. Yani belkide öyledir beni hiç istememişler benden hep nefret etmişlerdir. Kim bilir.....
Belki hep beni aramışlardır... belki zorla bırakmıştır ...belki mecburlardır... belki hiç bir zaman beni oraya bırakmak istememişlerdir ...belki beni geri alıcaklardır... gibi düşüncelere henüz küçük bi kız çocuğuyken son vermiştim. Beni hiç aramışlardı eğer arasalardı 3 yıl boyunca aynı yerde kaldığımı bilip beni alır en azından bana kokusunu bırakır giderlerdi. Mecbur falanda diğildi en azından fakirlikten geçimsizlikten falan diğildi. Bunu benimle birlikte savunmasız tek başıma bıraktığı o koca yetimhanenin kapısına bıraktığı eşyalarda kolaylıkla anlayabiliyordum. Yani fazla zengin diğildi belki ama fakir de kesinlikle değillerdi.
Onları beklememeyi henüz 6 yaşındayken ögrenmiş tecrübe etmiştim. Hiç bişey kolay diğildi ... Gerçekten hiç birşey kolay olmamıştı benim için. Her gün pencerenin önünde sabahlamak... onları düşünmekten yemekden sudan kesilmek... Onlar için kaçıp onları aramak ve sonra müdireden dayak yemek ...herşey en çokta onları aramak için geçen dakikalarım saniyelerim hepsi çok zordu ...
Her gün düşünüyodum acaba iyilermiydi. Yaşıyolarmıydı yada ölmüşlermiydi. Yaşıyolarsa çocukları varmıydı.
Her gece onları öperek uyutup öperek uyandırıyorlarmıdır. Bana hiç yapmışmıdır bunu hiç öpmüşmüdür beni yanaklarımdan .... Kızımm diyip hiç bağrına basmışmıdır beni... yada onlara , çocuklarına yapıyolarmıdır bunları. Bana almadıkları oyuncakları almışlarmıdır onlara . Yada onlarıda benim gibi bırakmışlarmıydı herhangi bir yetimhanenin köşesine . Abim ablam kardeşim varmıdır benimde acaba.Kıskanıyodum onu ,kokusunu bıraktığı battaniye den ...eline aldığı bardaktan...üzerine sıktığı parfümden...giydiği tenine dediği elbiseden. .. Her şeyden Kıskanıyorum annemi herşeyden herkesten ,ona toz konduramazdım . Hep üzülen ben oluyorum ama o yaşta annesiz kalmış mini minnacık bi yüreğin acısının yanında hiç bir acı duramazdı.
Ama sonunda öğrenmiştim onları beklememem gerektiğini onlardan umudumu kesmek gerektiğini öğrenmiştim. İçimden söküp atmıştım bu duyguyu ama işin kötüsü umudunu atınca insan onunla beraber bir çok duygu da başını alıp gidiyor du.
Sevgi, hasret ,umut ,acı ,özlem ,hüzün en çok ta mutluluk kayboluyodu galiba.. Artık kimseye güvenemiyodum. Tüm bunların üstesinden 6 yaşında kalkmış hiç çocuk olamadan büyümüştüm ben.... Ama 7 yaşımda artık mutluluğu öğreniyordum yavaş yavaş öz güvenimi Nergis annemle birlikte kazanıyor yaşamadığım çocukluğu onunla yaşıyor . Herşeyi birlikte yapıyorduk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN
RomanceOkulun ilk gununde bir yumruk ile tanıstıgı adama asık olan baslarından belaların eksik olmadıgı bir cift. Kızımız cansu arkadasları ile kazandkları üniversiteye giderken densizlikler sonucu kendini her türlü zorluga karsı korunacagını dusünen erkek...