4.BÖLÜM (KENDINE İNAN)

34 3 0
                                    

2 gün sonra

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandım. Perdeleri iyice çekip pencereyi açtım. Hava harikaydı. Sanki bugün benim günümdü. Bugün herşey farklıdı. Kuşlar bir başka ötüyor, ağaçlar ve çicekler bir başka görünüyordu. Saate baktım 07.07'di. Zaman bile benden yanaydı. Saat 10'da seçmeler vardı. Hızlıca hazırlanıp yola koyulmalıydım.
Bugün muhteşem görünmeliydim bir o kadar da zarif. Bu yüzden tüm dolabımı boşalttım. Ne giyeceğim ben diye düşünürken aklıma Kara'dan Hara'nın bir kıyafeti geldi. Çok havalı gözüküyordu. O kıza hep bayılmışımdır zaten. Hemen altıma gümüş grisi simli bir tayt üstünede turuncu yırtık tişörtümü giydim. Bunları alalı 2 yıl olmuştu ama daha hiç bir yerde giyememiştim. Umarım şans getirirdi. Otelin önüne bir taksi çağırdım. Ardından telefondaki adresi söyledim.
Gelmiştik. Bina aynı aksiyon filmlerindeki gibiydi. İçeri girdim. Kapının girişinde bir kadın bekliyordu.
-Merhaba ben dans seçmeleri için gelmiştim.
+Ah hoşgeldiniz. Soldaki asansörden 4. Kata çıkın. Ordaki görevli size yardımcı olacak.
-Teşekkürler.
Asansöre doğru ilerlerken yanımdan 5 kişi geçti. Geçmeleriyle olduğum yerde kalmam bir oldu.
-Bunlar Exo'dan chanyeol baekhyun chan suho ve kai değil miydi. Yoksa ben mi yanlış gördüm?
Arkamı dönüp tekrar bakarken kai'nin baekhyun'nun kulağına birşeyler fısaldadığını gördüm. Ardından ikiside kahkaha krizine girmiş birşekilde gülmeye başladılar. Ne söyledi ona? Acaba benim hakkımda mı? Hayır imkansız. O zaman ne hakkında olabilir ki diye düşünürken girişteki kadının bana ne yapıyorsun bakışlarıyla karşılaştım. Hemen gülümseyip yola devam ettim.
Asansörle 4.kata çıktım.
Asansörün kapısının açılmasıyla siyah ceketli ve gözlüklü bir adamın bana doğru gelmesi bir oldu.
Sanırım çalışanlar güvenlik için telsizle haberleşiyor diye geçirdim içimden.
+Merhaba
A:Merhaba ben seçmeler için gelmiştim.
-Buyrun beni takip edin.
Adamı takip ederken bir yandanda etrafı inceliyordum. Heryer SM gruplarının büyük boy posterleriyle kaplıydı.
-Buyrun bu kapıdan
A: Ah Ta-taman
Büyük bir kapının açılmasıyla yüksek sesin etrafı kaplaması bir oldu.
Yavaşca salonun merdivenlerinden inmeye koyuldum. Sahnede 2 kız pop dans yapıyorlardı. Cidden harikalardı.
Üstünde kimlik kartı olan bir adam beni sahne arkasına götürdü. Ve elimdeki başvuru belgelerini istedi. Hemen çıkarıp verdim. Ardından 38 Asya Derin yazan bir kağıt ve iğne verip. Üstüme taktıktan sonra etrafı incelemeye başladım.
A:Vay canına ne kadar da kalabalık
-Bu yarışmayı kazanmak binlerce insanın hayali.
Kim bu diye bakarken karşımda 1.75 boylarında taş gibi bir kızı beni incelerken buldum.
A:Sen de mi seçmelere geldin.
-Tabi ki de. Benim adım Min Byul.
A:Tanıştığıma memnun oldum.
Elimi uzattım ama kız oralı bile olmadan aynanın karşısına geçti.
Byul: Senin gibilere acıyorum.
A: Ne saçmalıyorsun?
Byul: Ahaha hala anlamadın mı. Gel gel aynaya bak.
Ben aval aval ne diyor bu diye ona bakarken Byul beni hızlıca bileğimden kavradı ve yanına çekti
Byul:Bak şimdi aynaya. Ne görüyorsun? Dur ben söyleyeyim. Tam bir ezik. Sen senin gibiler o sahneye ve insanların karşısına çıkmayı hayal edersiniz. Ama hayal etmekten öteye gidemezsiniz. Çünkü senin gibiler sıradan olmak için doğmuştur.
A:Hey bırak kolumu. Ne bu küstahlık? Kendini ne sanıyorsun sen? Ben söyleyeyim o aynı estetik fabrikasından çıkan kızlardan farkın yok.
Byul: Ahaha aptal olduğun kadar salaksında. Bak sahnenin yan tarafına bak.
Gösterdiği yöne doğru baktığımda az önce sahnede olan 2 kızın ağlayarak bu tarafa doğru geldiğini gördüm.
Byul:Az sonra seninde onlardan farkın kalmayacak.
Kala kalmıştım. Az önce harika ötesi dans ediyorlardı. Nasıl olabilir?
İstemsiz bir şekilde gözlerim dolmuştu. Kafamı çevirip Byula baktım. Gerçekten haklı olabilirdi. Asla o kadar güzel gözükemeyecektim. Neden beni seçsinler ki? Kore gibi güzelliğe tapan bir ülkede gerçektende şansım yoktu sanırım. Sonra bir kenara geçip oturdum. Kafanda milyonlarca soru işareti vardı. Karşı duvarda asılı duran sahneyi gösteren televizyona baktım. Saatlerce baktım. Gelen gidiyor gelen gidiyor. Juriler zaten tamamen suratsız. Neyi beğenip beğenmedikleri bile meçul. Benim sırama daha 6 kişi vardı. Biraz daha rahatlamak için çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Rastgele müzik dinlerken gözüme bir şarkı ilişti.
Mao Abe- Believe in yourself.
Bu şarkıyı daha önce hiç dinlememiştim. Büyük ihtimal bir yerde görüp dinlerim belki diye attığım müziklerdendir. Hemen açtım.
Müzik japoncaydı. Japonca bilmediğim için hiçbir şey anlamıyordum. Ama ritmi bile beni heyecanlandırmaya yetti. Şarkı sözlerini kendim söylüyordum. Uyduruyordum ama bu ses kalbimden geliyordu. Kendine inan.
Müziği defalarca ama defalarca kez dinledim. Her dinleyişimde biraz da güçleniyormuşum gibi hissediyordum.
Dinlemeye devam ederken kimlik kartlı adamın bana el kol hareketi yaptığını farkettim. Hemen kulaklığımı çıkardım.
A: efendim
-2 dakika sonra çıkacaksın hazırlan.
Ne sadece 2 dakika mı kalmıştı? Yüreğim parçalancakmışcasına atmaya başladı. Son kez ayakkabı bağcıklarımı ve saçlarıma baktım. Sonra sahneye doğru yürürken büyük bir özgüvenle Byula bakış attım.
Sahnenin ortasına geçtim ve yandaki kadın bana mikrofon uzattı.
Juri koltuğunun en sağında oturan adam: Bize kendini tanıt.
A:Merhaba ben Asya. Türküm. 19 yaşındayım. Dans için özel bir eğitim almadım. Ama 5 senedir hergünümü dans etmekle geçiriyorum. Bu kadar.
1.juri:Bu kadar mı?
A:E-evet
Jurideki adam kendini gülmemek için zor tutuyormuş gibi bir hali vardı.
1.jurini yanındaki kadın: Peki neden buradasın?
(Neden mi burasaydım? Seçme için tabikide ama bu soruyu neden sordu? Başka birşey mi demem gerekiyor? Diye düşünürken
2.Juri:Evet seni dinliyoruz
A:...
2.Juri: ah peki anlad...
A:durun bir dakika.
Ah pardon yani şimdi cevap verebilir miyim?
2.juri:Evet
A:Be-Ben buraya hayalimi gerçekleştirmeye geldim. Ben buraya ne olursa olsun pes etmemeye geldim. Önüme çıkan tüm zorluklara rağmen dans rüyamı devam ettirmeye geldim. Ve umutlarıma bir adım daha yaklaşmak için geldim.

Içimde o an söylemek istediğim binlerce cümle vardı ama ağzıma ilk gelenleri söyledim. Off ne salakca cevapladım. Kesin hiçbir şey anlamadılar.
2.juri:Peki bize performansını göster.
İçimden sakince 3e kadar saydım ve dans etmek için seçtiğim müzik BoA-Hurricane Venus çalmaya başladı. Artık rahatlayabilirdim. Çünkü en büyük kurtarıcım artık benimleydi. Dans. Kendimi onun kollarına bıraktım. Ve o ne isterse onu yapmaya başladım.Tamamen özgürdüm. Ardından kendimi yavaşca onu kollarından kurtardım ve performasım bitti. Gerçek dünyaya dönmüştüm. Yavaşca jurileri selam verdim ve ne diyeceklerini beklemeye başladım.
Ardından 3.koltuktaki juri: Bize ünlü olsaydın neler yapardın biraz bunu anlat.
A:Eğer ünlü olsaydım, ilk önceliğim insanlardaki müzik algısını değiştirmeye çalışmak olurdu. Etrafımıza baktığımızda insanlar kendilerine hiç bir mesaj vermeyen anlamsız müzikleri dinlediklerini görebilirsiniz. Ben hem insanlara içindeki hisleri ortaya çıkaran hem iyi bir dünyaya yönelten müzik yapmak istiyorum. Onlara hem eğlenip hemde doğruya yönelebileceğini kanıtlamak istiyorum.
3.juri:Peki bize o bahsettiğin tanıma uyan şarkılardan birini söyle.
(Ne şaka mı bu? Dans seçmeleri değil miydi bu? Müzik söylemek ve ben imkansız. Ah napıcam ben?)
1.Juri: Söyleyecek misin?
A:A a ben tamam
(Unutma kendine inan kendine inan diye söyleniyordum kendime. Ardından dinlemeyi çok sevdiğin şarkılardan biri olan Ailee-Heaven şarkısı aklıma geldi.)
A:A tamam başlıyorum.
Ağzım bir yandan şarkıyı söylerken bir yandanda kalbimden gelen kendine inan müziğini dinliyordum. Iyice tepe taklak olmuştum.
Şarkıyı bitirdiğimde elimdeki mikrofonu sıkmaktan tırnaklarımı elime batırdığımı hissettim. Nasıl söylediğime dair hiç bir fikrim yoktu. Ben duşta bile şarkı söylemem!
1.Juri:Peki yerine geçebilirsin. Biz değerlendireceğiz.
A:Teşekkürler.
Içeri geçerken şokta gibiydim. Hemen koltuğa oturup soğuk bir su içtim. Geriye beklemekten başka birşey kalmıyordu. Aradan 1 saat geçmişti ve saat neredeyse 3 e geliyordu. Nerdeyse 5 saattir buradayım şaka gibi. Kimlik kartlı adam Tüm performanslar bitti. Şimsi hepinizi sahneye alıcaz. Ve kazananı açıklayacağız. Herkes kara kara düşüncelere dalmış gibiydi. Bir tek Byul elindeki telefonla kahkalarla biriyle görüşüyordu. Tam bir uyuzdu.
Sonra hepimiz sıramıza uygun bir şekilde sahneye çıktık. Juri üyeleri kendi aralarında tartışırken bir yandanda elindeki dosyaları birbirlerine gösterip duruyorlardı.
1-2 dakika sonra 1 numaralı masada oturan juri ayağa kalktı.
-Biliyorum hepiniz seçilmek için içinizden dua ediyorsunuz. Ama burada dualar kabul olmaz. Burada yetenekler kabul olur. Biliyorum bir çoğunuzun şarkı söylemek aklının ucunda bile yoktu. Ama üzgünüm ki sadece dans ederek sanatçı olamazsınız. Öyle olsaydı tüm dans okulundakiler ünlü olurdu.
Şimdi aranızdan sadece 1 kişi seçeceğiz. Geri kalanlar için dilerim ki burası bir son olmaz. Denemeye çalışmaya devam etmelisiniz.
1.juri yanındaki kadına bakarak sözü sana bırakıyorum dedi.
2.juri ayağa kalktı.
2.juri: 1.ciyi açıklıyorum
Kendime inanıyordum. Bu sefer elimden gelen herşeyi yaptım. O adamında dediği gibi seçilmesemde sorun değil. Bu daha başlangıçtı belkide. Daha 10larca şirket var. Asla pes etmeyecektim.
Gözlerimi kapamıştım. Sanki seçilmeyeceğimi hissedercesine kendi kendime ağlama sakın diye söyleniyordum.
2.juri: Ve kazanan...

Yeniden merhaba arkadaşlar. Önceki bölümün görüntülenme sayısı oldukça düşük. Umarım hayal kırıklığına uğratmıyorumdur sizi. Elimden geldiğince gerçekçi yazmaya çalışıyorum. Umarım bu bölümü beğenir ve yorum yaparsınız. Yeni bölüm en yakın zamanda paylaşıcam. Kendinize iyi bakın.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İmagine Brezee / Hayal EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin