Bir okyanusun içindeyim. Masmavi. Görenleri büyüleyecek kadar görkemli,dalgaları ona süs olmuş,cennetten bir parça gibi. Ama burası daha çok çirkin kalıba sokulmuş bir yer. Kara bulutlar arasından yağan yağmur bir o kadar siyah,okyanusu mahvediyor. İçimde bir alev beliriyor ya da kıvılcım. Dehşetin çağrısı. Hemen ardından bir melodi duyuyorum. Hüzünlere bürünmüş;sanki içimden bir şey fısıldıyor bana. Burası;Hüzün Okyanusu.
Birden,su seviyesi ve dalgalar artıyor. Hüzünlü melodinin sesi artıyor;sanki benim içinm yapılmış gibi. okyanusun tüm o görkemi gidyor ve cehenneme dönüyor. Derin derin nefes alıyorum. Kalp atışlarım hızlanıyor,yüzüm kızarıyor. Korkuyorum. Artık müzik de benim için sadece bir işkence oluyor.
Tam teslim olmuşken,ansızın biri adımı sesleniyor.
Gözlerimi sanki biri bana tırnaklarını geçirmiş gibi kocaman açtım. Güneş pırıltıları önümdeki kitaba kadar süzülüyor satırların arasına karışıyordu. Bu pırıltılardan nasibini alan bir kitap değildi elbette. Yanağımda,derin düşüncelere adım atmamı sağlayan elim sıcacık olmuştu. Daha fazla ısındamasın diye elimi yanağımdan çektim.
Beynimin içinde kara bulutlar uğulduyordu,birileri benim adımı sayıklıyordu. Ama ben bunu umursamıyordum çünkü beynim farklı bir yere odaklanmıştı. Az önce uyumadığıma emindim,yine de gördüğüm ve içinde olduğumu hissettiğim okyanus da gerçek gibiydi. Ayrıca,şekerleme yapıyor da olabilirdim.
İç sesim beni dürtüklerkercesime başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettiöm. Sıcacık ellerime karşı çıkan soğuk eller de beni dürtükleyince yanaklarımın kızardığını hissettim.
''Nehir,Nehir!'' Utançtan yerin dibine girsem diye düşündüm. O zaman daha kolay olurdu belki.
Gözlerim fizik kitabına boş bakışlardan vazgeçti,yukarılara tırmandı. Keşke tımanmasaydı. Ayaklarımın ucunun buz kestiğine emindim. Sarı saçları mavi gözlerle örtüşen,mavi gözleri belli etmek ister gibi kocaman açılmış göz kapakları ve şaşkınlığa ayak uyduran hafif aralanmış kırmızı dudaklar. Bunun bizim sınıfın en güzel kızı Melisa olduğuna şüphem olmadığı gibi onun ağzından çıkmadığına da adım kadar emindim.
Kalın,hırıltılı bir sesle konuşan,adımı tekrarlayan kişiyi gösterircesine kaşları ve gözleri yukarıyı işaret etti. Ben de onun bakışlarının bulunduğu yere bakınca Melisa'nın aksinme çatık kaşlar,siyah saçlar,kızarmış yüz,yeşil gözler ve iğrenirmiş gibi bakan buruşuk ağza bakarken ses ait olduğu yeri buldu;Bu bizim fizik hocamız Nurettin hocaydı.
Sesin ne denli kızgın olduğunu o zaman anlamıştım. Bütün sınıfın alaycı gözleriin benim üstümde olduğunu da.
Birkaç kez gözümü kırpıştırdım. Az önce yaptığım o belki birkaç dakikalık dalma içinde bulunduğum asıl gerçekliği önüme serpiştirmişti. Konuşmak için yutkundum ancak sçyleyeceğim kelimlereri seçemedim. Öğretmene,utangaç ve pişmalık dolu bakışlarla bakıyordum. Ama o bundan tatmin olmamış gibiydi. ''Nehir,ne bu durumun senin ha? Son bir haftadır hep böylesin. Yeter be kızım,kendine çeki düzen ver artık!' Sınıfın sessizliğini bozan Nurettin hocay sinirlerini bastırmak için dişlerini çatırdayacaj kadar sıkıyorduç. Onun bu haline gülmek istesem de o anki ciddiyet buna el veremedi.
''Dersten sonra yanıma gel'' dedi ses tonunu yumuşatmaya çalışarak. ''Konuşmamaız gerek.'' Ardından herkese bağırıp dikkatlerini derse vermeleri gerektiğini söyleyerek dersi anlatmaya devam etti. Hemen ön sıramda oturan Melisa'nın bakışları da diğerleri gibi hocaya kaymıştı.
Ders bitene kadar kafamı kurcalayan şeyleri düşündüm. Annem de babam da boşanmak üzere olduklarını her gün duvarları aşan bağırmalarını,kavgalarını....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Aşk.
RomansaNehir Gürsoy,yaşadığı ailesel sorunlar ve belalarla renklerini kaybetmemek ister. En zor anlarından birinde Bulut Gültekin karşısına çıkar.