3

42.6K 3K 557
                                    

Selam arkadaşlar, bölümlerde eklemeler, çıkarmalar, yeni betimlemeler,konu değişiklikleri ve türlü mekan değişikliklerine gittim. Birkaç güne derslerim başlıyor. Bir sene mezuna kaldığım için üstten ders alıp daha erken bitirmeye karar verdim. Ben mi biterim okul mu, bilemiyorum. Zorlu günler beni bekliyor. Zaman buldukça bölümleri ekleyeceğim. Sizler nasılsınız, neler yapıyorsunuz? Hepinizi öyle çok özledim ki... Hepinizi çok seviyorum. Çok çok. Daha fazla yazarsam ağlayacağım sanırım. O yüzden gidiyorum. Şimdilik. İyi okumalar. Sevgiyle kalın :*

  Hani filmlerde olur ya, kadın çıkmaza girer, onu kurtaracak tek şey beyaz atlı bir prensin hayatına dokunuşudur. Adam kadının hayatına girer elinden tutar ve düştüğü yerden kaldırır. Kadının hayatı birden bire sihirli bir şekilde düzelir. Her şey ama her şey. Ama biz bir masalda değildik. Ne Fatih beyaz atlı bir prensti ne de benim bir erkeğin yerden kaldırmasına ihtiyacım vardı. Güçlü olmama da gerek yoktu. Olduğum kişiyi olduğu şekilde sevmem epey zamanımı almıştı. Gerekirse düştüğüm çukurda yıllarımı harcardım, kalkacak gücü bulana dek.

Şu anda, o filmlerden birinde oynayan güçsüz kızlar gibi görünüyor olabilirdim ama bunun olmasına izin vermeyecektim. Onun hastalığına saygı duymam gerekiyordu, ki bu benim için çok zor olacaktı.

"Arabamı şu köşedeki tamirciye bıraktım. Taksiyle gidelim. " dedi işaret parmağıyla birkaç adım ileride duran taksiyi göstererek.

" Arabam var."

  Park ettiğim yere hızla ilerlerken, " Ben kullanayım mı?" dediğini duymazdan geldim. O haliyle bir de sürücü koltuğuma mı geçecekti? Ona ve hastalığına saygı duymak istiyordum ama her şeyin bir sınırı var değil mi? Orda duracaksın Fatih efendi.

  Arabayı uzağa park ettiğimi yeni farkediyordum. Yürü yürü bitmiyordu yol. Arabayla aramda iki adım kala duraksadım. Yeni hayatımın ilk günüydü ve ben bunu birkaç dakika önce öğrenmiştim. Bazen bazı şeyler hissedersin, ilk defa karşılaştığın biri veya bir durum  hakkında kendince fikir sahibi olursun. İyi mi kötü mü olacağı içine doğar. Her şeyin iyi olacağını hissediyordum. Belki bu his, olmasını istediğim için vardı. Belki de iyi şeylere ihtiyacım vardı.

  Sürücü koltuğuna oturduğumda, arabanın mis kokusunu içime çekerken, Fatih arabaya binmiş pis kokusunu yaymıştı mis kokulu arabama.
Ona kısa bir süre iğrenerek baktıktan sonra anahtarı kontağa sokup çalıştırdım. Gözlerimi kısıp yola baktığımda, ön camdaki kuş pisliğini gördüm.

Hangi gerzek kuş arabama pisler? Ah, evden çıkmamalıydım şu başıma gelenlere bak. Evren bugün benim üzerime oynuyordu. Başka bir açıklaması olamazdı.

"Bu...bu kuş pisliği mi?" dedim. Sorgucu gözlerle Fatih'e bakarak.

"Yok solucan pisliği." deyince hayrete düştüm.

"Arabamın üzerinde solucanın ne işi var?" dediğimde büyük bir kahkaha atınca, ona "Ne?!" der gibi baktım. Durun durun bir dakika! Asıl sormam gereken soru 'Solucanlar pisleyebiliyor mu?' olmalıydı. Sahi solucanlar pisler mi?

"Çok komiksin!" dedi kahkahasını bastırmaya çalışırken.

"Komik olduğunu mu sanıyorsun?"

Son sözlerim daha fazla gülmesinden başka işe yaramamıştı. Burun kıvırarak ona bakmaya devam ettim.

Arabadan inince ne yaptığını anlamaya çalışırken, tırnağıyla camın üzerindeki kuş pisliğini kazıyarak temizleyince kısacası mı sandım. Bu adam gerçekten çok pasaklıydı. Yüzüne bakınca böyle biri olduğuna inanamazdınız. Hem bir insan neden istifçi olur ki?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 11, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Temizlersen ölürsün!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin