-3- Korku

97 8 8
                                    

"Mutluluk kaynağım,

Ne olursa olsun seni çok seviyorum. Vazgeçmek benim için inan kolay değil. Fakat elimden gelen tek şey dua etmek. Rabbim bizi kavuştursun. Seni çok seven Tatlı Bela'n."

Çok sevdiğim dostumun isteği üzerine bu mesajı yayınlama kararı aldım. Umarım tüm sevenler birbirini bulur. İyi ki varsınız. İyi okumalar!


Multimedia - Ekin Kutlay


~


Korkunun farklı türleri vardır. Her ne kadar hepsi 'korku' adı altında birleşse de, babası madenci olan bir çocuğun babasına her an bir şey olacağı korkusu ile yaşamasıyla, zengin bir kadının mücevherlerini kaybetme korkusu kesinlikle bağdaştırılamaz. Bu ve bunun gibi onlarca türe ayrılan korku neredeyse insanlara boyun eğdiren tek şeydir.

Karışımdaki adamın şu anki tek korkusu, onu açığa çıkaracak herhangi bir şey yapmam olabilirdi. Fakat ben içimde birden fazla türde korku taşıyordum. Tecavüz korkusu, kaçırılma korkusu, sevdiklerini kaybetme korkusu. Sonuncusu saçma olsa da karşımda öfkeden deliye dönmüş bir halde burnundan soluyan adam beni araştırabilir, tehtid amaçlı annemi bile kullanabilirdi. Şu an bu kadar derin düşünüyordum. Fakat ne yaşadığım korkuları, ne de düşündüklerimi karışımdaki adama hissettiremezdim. Hissettirmemeliydim.

Son 1 aydır olduğu gibi yine hissizliğimden ödün vermedim. Gözlerine boş boş bakmayı sürdürürken öfkesinin giderek arttığını hissedebiliyordum.

Bir kaç saniyelik bakışmamızın ardından polis arabasının kırmızı ve mavi ışıkları karanlık ve ıssız sokağı yırtarcasına etrafa yayıldı. 

Sınıfta karşılaştığım o adam önce bize git gide yaklaşan ışıklara, sonrasında tekrar bana çevirdi gri gözlerini. Ardından kalın ve bir o kadar da ürkütücü sesini işitmeme izin verdi.

"Okulda karşıma çıkayım deme. Sakın." Söylediklerine karşın arkasında duran iki kişi şaşkınlıkla başını olduğumuz yere çevirdi. Cevap vermeme müsaade etmeden büyük ve hızlı adımlarıyla bulunduğumuz noktadan uzaklaştı. Ki ben de cevap vermeyecektim gitmeseydi bile zorba prense.

Diğerleri de onu takip ederken yüzüne bile bakmaya tenezzül etmediğim çocuklardan biri bir şey unutmuşçasına durdu ve hızla yanıma geldi.

"Şimdi hemen buradan uzaklaş ve bir daha bu sokağın yüzlerce metre ilerisine bile yaklaşma. Bu senin yararına olacaktır."

Sözlerini bitirir bitirmez o da diğerleri gibi koşarak sokaktan kurtuldu.

Orada kalıp yaşadıklarımı düşünecek vakit yoktu. Çünkü polis arabası çoktan sokağın diğer ucunda görünmüştü. Başıma daha fazla bela almak istemeyeceğimden ben de koşarak olanları ve beni gördü - görecek polis arabasını arkamda bıraktım.


Şanslıydım, çünkü polislere yakalanmadan evime gelebilmiştim. Evin ışıkları yanıyordu. Biraz önceki karanlık sokağın aksine etrafa ışıklarını saçan evime ulaşmış olmak kalbimi müthiş bir rahatlama duygusuyla doldurdu. Hayatım da böyle olabilir miydi? Şu an içinde bulunduğum karanlık yaşamıma, aydınlığa kavuşarak son verebilir miydim?

Daha fazla beklemeden apartmanın demir dış kapısını açtım ve yavaş adımlarla iç kapıya yürüdüm. Kapının zile basmadan açılmasıyla annemin geldiği yönünde yürüttüğüm teoriyi kanıtlamış bulunuyordum. 

Kötü ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin