" Bir Krallık genç bir kıza emanet edilebilir mi ?"
Her sabah yaptığım gibi deniz kabuğundan yapılan yatağımda öylece uzanıyordum. Aklım hala teyzemdeydi. Eski bir olay yüzünden iki Krallıkta birbirine düşman kesilmişti. Bu düşmanlığın artık bitmesini istiyordum.
Revolusion Krallığı ile hala savaş içerisin de ve ben bundan artık sıkılmıştım, bu savaşın sona ermesini istiyordum ama babam buna asla son vermeyecek gibi gözüküyordu.
''Kath neredesin taç giyme töreni başlayacak sen hala uyuyorsun Katherine hadi kime diyorum? '' Martha başımda her zamanki gibi söylenerek beni uyandırmaya çabalıyordu ve başarmıştı.
''Tamam... tamam geliyorum.''
Bugün Taç giyme töreni var ve ben de o taçlardan birine sahip olacaktım prenses olma vaktim gelmişti artık. Benimle beraber Stella ya da taç takacaklardı. Saçlarımı arkadan toplayarak küçük bir topuz yaptım ardından incilerle süslenmiş kıyafetimi giydim göğüs bölgesindeki kırmızı renkteki elmaslar kıyafetime ayrı bir hava katıyordu.
Kuyruğumdaki pulların mavi rengi bana güç veriyordu. Bu hep böyleydi ben doğduğumdan beri güçlerimi pullarımdan alırdım, benim güçlerim çok farklıydı ve halada keşfedemediğim güçlerim var ve onları bulmam gerekiyor. Geleceğim için...
''Sonunda gelebildin Kath.''
''Abartma Martha, 10 dakikadır bekliyorsun alt tarafı.''
''10 dakika mı!? Sen şaka falan mı yapıyorsun Kath? Ne 10 dakikası yarım saattir seni bekliyorum burada.''
''Ne var yani beklesen? Ölür müsün? ''
''Bekledim zaten ... Hadi baban ve annen bizi bekliyor daha fazla bekletmeyelim onları.''
Martha küçüklüğümden beri arkadaşımdı yani kuzenimdi ama yakın bir arkadaşım gibiydi. Sürekli onunla gezer, eğlenir, güler, ağlardım. Şimdi benimle beraber taç giyme törenime geliyordu, onunda taç takmasını istiyordum ama sadece iki tane sihirli güçleri vardı ve bu onun daha taç takma zamanın gelmediğini gösteriyordu. O da bu duruma üzülmüyordu zaten, sabırlılıkla güçlerini keşfetmeye çabalıyordu.
Taç giyme salonundan içeri girdiğim anda borozanlar çalmaya başladı küçük Deniz kızları yanıma gelerek bana eşlik ettiler onlarla beraber babamın durduğu kürsünün yanına doğru yüzmeye başladık. Babamın hemen yanında annem duruyordu o kadar güzel ve asil görünüyordu ki adeta nutkum tutuldu. Annem bir Kraliçeden ziyade Diva gibiydi. O kadar güzel bir kadındı ki gerçekten onun cennetten düştüğüne yemin edebilirdim. Annemin hemen yanında da biricik kardeşim Stella vardı.
Hemen onun yanındaki yerimi aldım. Halkın gözü benim üzerimdeydi benimde gözüm Hazel'i aradı .... İşte oradaydı Deniz atlarının hemen yanındaydı. Hazel, Mike'ın en yakın arkadaşıydı. Aslında o da Mike gibi bu saraya giremezdi ama kuzen olduğumuz için sarayımıza girmesinde bir sakınca yoktu kısaca Revolusion soyundan gelmesi onu düşman yapmazdı o yüzden onu da taç giyme törenime davet ettirmiştim.
''Değerli Decariuas halkım burada bulunma amacınız iki kızımın da bu onurlu günde taç takmaları için hep beraber burada toplanmamızdır. Büyük kızım Katherina Herinley'in kutsal tacını takmak üzere ayağa kalkmanızı rica ediyorum.''
Babam elini bana işaret etti ve beni yanına çağırdı. Yüzerek yanına gittim ve tam önünde durdum. Şövalye tacı getirdi.
''Bu taç seni daima korusun ve gücüne güç katsın, sana daima doğru yolu göstersin.''
''Bu onuru bana verdiğiniz için çok teşekkür ederim Kralım , daima bizimle olun." diyerek referans yaptım ve yüzerek yerime geçtim.
Tacı getirmekle görevli olan şövalyenin yüzü birden asıldı. Biraz garipsedim daha sonrasında kafamı kardeşime çevirerek gülümsedim. Çok heyecanlıydı elini tutup.
" Kocaman gülümse ve derin bir nefes alarak babamın yanına git." Dedim.
Taç takma sırası Stella'daydı. Babam onuda yanına çağırdı oda benim gibi babamın önünde durdu ve tacının gelmesini bekledi. İçeri gelen şövalyenin yüzü bembeyazdı. Babama odaklanmış sadece ona bakıyordu elinde tuttuğu taca odaklandım tacın üzerinde kan vardı. Kan mı? Yanlış görüyor olmalıydım kan olamazdı değil mi? O gördüğüm kan olmamalıydı yanlış olan bir şeyler var. Şövalye babama yaklaştığı anda Stella çığlık atıp bayıldı çünkü tacında gerçektende kan vardı. Hemen Stellanın yanına gittim. Gardiyana seslendim, ona stellayı odasına götürmesini ve ayılana kadarda başından ayrılmamasını söyledim.
''Bu da ne demek oluyor ! Bu tacın hali ne hemen bir açıklama bekliyorum..... TAÇ TÖRENİ BİTMİŞTİR..." diyerek töreni bitirdi babam.'
''Henri buda ne demek oluyor kutsal taç töreninde böyle bir olayın olması hiç iyi bir şey değil. ''
''Anna bende ne olduğunu bilmiyorum ama eğer bunda Biton'un herhangi bir parmağı varsa bu sefer onu bitireceğim Anna.''
Babam kutsal tapınaktan gitmek için şövalyelere işaret vererek Toplantı odasına gittler. O sırada Hazel bana doğru geliyordu.
''Katherine bu olayla bizim tarafın bir bilgisi yok böyle bir şeyi asla yapmazlar bunu sende biliyorsun. Kutsal taç giyme törenini asla sabote edecek bir şeyler yapmazlar.''
''Biliyorum Hazel amcam böyle bir şey asla yapmaz ama bu da neydi böyle kanlı taç da ne demek? Bu çok büyük bir saygısızlık birileri babamı korkutmaya çalışmış ama bu onu daha da sinirlendirir kim yaptıysa cezasını çekecek... Şey bu arada Mike nasıl iyimi?''
''Bu durumda bile Mike'ı düşünüyorsun Kath... Evet iyi, o da seni merak ediyor.''
''Onu sevmekten vazgeçmeyeceğimi söyle... Şimdi gitmem gerek. Sarayın kapıları içeriden ve dışarıdan kapanacak sende gizli odadan Krallığına git kendine dikkat et.'' Diyerek ona sarıldım ve öptüm daha sonra bahçeye çıkarak gözden kayboldu.
Odama doğru yüzmeye başladım hemen arkamdan Martha geldi Elimi tuttu Stella'nın yanına gitmemiz gerektiğini söyledi ve Stellanın odasına doğru yüzmeye başladık.
OKUYUP YORUM YAPIN LÜTFEN VE VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİNİZ. ❤
=)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Kızı Katherine #Wattys2019
FantasyPullarım yüzünden çok ilgi görüyorum ama neden niye bu kadar parlaklar. Doğduğumda beri bütün ilgi bende idi. 2 tane Krallık var ve ikiside birbirine düşman. Ne biz onların alanına girebiliriz ne de onlar bizim alanımıza girebilirler.Ama bir sorun...