Öhom öhom, evet yine ben :D. Bundan sonra daha sık yb atıcamm demiştim (Umarım yeterince sık yb atabilirim :3) Ben bu bölümü herzmanki gibi daha erken atıcaktım ama kulağım çok korkunç bir şekilde ağrımaya başladığı için doktora gittik ve lanet olası damlalar yazdılar. Artık iyiyim :D Tamam uzun oldu ben daha konuşmıyım size iyi okumalar.
-The Yazar
Ben birkaç hafta için bazı aile üyelerini ziyaret etmek için güneye gidicektim, fakat ne yazık ki Philadelphia'ya en erken uçuş 7 Saat sonraydı. Bu kahrolası saatleri havalimanının dışında geçirmek istemediğim için ucuz bir motel bulmaya çalıştım. Bu otel gördüğüm en garip oteldi ama en azından yatakları vardı.Bitkin bir şekilde odama gittim. Oda numarası 103'tü. Odaya girer girmez kendimi yatağa attım. Biraz topaklı, ama fena değildi. Gözlerimi kapadım ve kafamın düşüncelerle dolmasına izin verdim.
Uzanırken karnımın yüksek bir sesle guruldadığını duydum. Havayolu bize yiyecek hiçbişey vermemişti. İyi ki çantamda birkaç tane konserve çorba olucaktı. Onlardan bir tanesini bulup odamdaki mikrodalgaya koydum. Mikrodalgayı çalıştırırken mikrodalganın altında sıkışmış bir kağıt parçası fark ettim. O kağıdı aldım. Bunun üzerine karalanmış bir kelime vardı "Bakma." Huh. Herneyse. Kağıdı bir kenara koydum ve çorbamı aldım.
Yalnız hissediyordum. Bazı arkadaşlarımla çevrim içimi diye bakmaya karar verdim. Benim uzun mesafe arkadaşımın Skype'ı vardı. Onu aradım ve bir süre konuştuk. Herzamanki gibi beni güldürdü (Bu ne Army'yle mi konuşmuş lan?). Biraz sonra üst katta birinin yürüdüğünü duydum. Başkalarını uyandırdığım için biraz kötü hissediyordum, arkadaşıma iyi geceler dedim ve uçuştan önce biraz dinlenmek için uzandım.
Oda çok karanlıktı, uzanırken perdeden gelen hafif bir ışık farkettim. Bu beni gıcık etmişti, perdeyi kapatmak için kalktım. Birinin konuştuğunu duyduğumda neredeyse pencereye varmıştım:
"Yatak odanı görebiliyorum."
Bu ses beni iliklerime kadar ürküttü . Bunu hayal etmiş miydim emin değildim. Başımı salladım ve perdeye baktım.
" Beni duyduğunu biliyorum. Senin oda pencerendeyim ve beni duyduğunu biliyorum."
Bunu kesinlikle hayal etmemiştim. Birisi ordan içeri, bana bakıyordu.
"Ben senin yatak odasının penceresinin önündeyim ... Beni duyduğunu biliyorum. Ben içerisini görebiliyorum. Beni dinliyor musun? Gel, bir bak. Ben odanın penceresindeyim."
Aniden kiracı üst katta yine dolaştığını duydum. Ayak sesleri yukarıdaki kapıya doğru yöneldi ve boğuk çığlık sesi duydum.
"Hey, bu komik değil!" Üst kattaki kapı çarpıldı ve bir sessizlik oldu. Ben derin bir nefes aldım ve biraz uyumaya karar verdim.
"Ben hala buradayım ... Hadi gel dışarı bak."
Dik oturup elimi kulaklarıma koymuştum. Ses geri dönmüştü. O tekrar tekrar fısıldıyordu. İleri geri sallanmaya başladım. Sağ yanımda duruyormuş gibi çok net bir şekilde duyabiliyordum. O geliyordu.
Biraz sonra telefonu aldım ve polisi aradım. Korkuyla kekeleyerek onlara olanları anlattım. Korkuyordum. Biraz sonra polislerin yolda olduğunu söyledi. Ben onlara teşekkür ettim ve telefonu kapattım, sorun ne olduğunu görmek için gelecekleri kısa bir sürede olsa bana güven verdi.
Oda çok sessizdi. Bu ses yok, O ses durmuştu, klima, tv, sokak sesleri kesildi ve ışıklar gitti.
Bir anda telefonum çaldı. Arama yerinde arayanın polis karakolu olduğu yazıyordu. Telefonu dikkatlince açtım.
"A-Alo?" Diye fısıldadım.
Bir ses "Onlar gelmiyor." diye homurdandı.
Ve tüm ışıklar kesildi, hiçbirşey göremiyordum.