BÖLÜM 2:Bal

14 0 0
                                    

Lütfen oy vermeyi unutmayın! Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum.
Yarım saatlik yolu neredeyse 12 dakika içinde koşmuştu.Nefes alıyor muydu ,kalbi atıyor muydu emin bile değildi.Sanki daha önce nasıl nefes aldığını unutmuş gibiydi.
Babasını onun bildikleri kurtaracaktı ama o neyi bilmesi gerektiğini bilmiyordu.Kahretsin !Neler oluyordu babasına .Kanlı gömlekler ,konuşulanlar,esrarengiz cinayetler ...
Hiçbirşey bilmediğini bilmenin acısı vardı içinde.Babasını korumak için yalan da söylerdi. Ama asıl canını sıkan yalan söylemek değil.En çok güvendiği ,adı bile geçtiğinde içinin titrediği babası ,kahramanı, yalan söylemesinin gerektirecek kadar büyük bir suç işlemişti.Büyü bozuluyordu.Babası hiçbir zaman eskisi kadar masum ve büyük olmayacaktı Mai'nin nezlinde.
Sonradan aklında bir şimşek patladı .
Kanlı gömleğin içindeki babası sürekli senin için yaptım der gibi konuşmuştu ,seni kurtarmak için.
Demek ki benim de başım belada.Ve babam beni kurtarmak için kötü birşeyler yapmak zorunda kaldı.İyi de ne ?
Bunların cevabını bulmak umuduyla attı eşikten adımını. İçeride dümdüz ve kusursuz camel rengi takımlarıyla iki adam vardı.Biri uzun ve daha zayıfken diğeri Yunan efsanelerinden fırlamış bir vücuda sahipti.Kesin yüz hatlarına yerleştirdikleri ciddiyetle sinir bozucuydular.Onlar meclisin suçluları toplamak üzere gönderdikleri iki eğitimli köpekti.Peki babasını almışlar mıydı? Oda da ağlamakla güçlü kalmak arasında gidip gelen bir ifadeyle annesi ve o adamlar vardı.Babası ve kardeşi nerdeydi?
"Anne,neler oluyor? " en dolaysız şekilde.
"Sakin ol git ve üstünü değiştir. Meclise gitmeniz gerekiyor." dedi sessiz soluklar içinde annesi.
"Hiçbir yere gitmiyorum neler oluyor onu anlatın!"
Ses tonunda ki yersiz yükselme takım elbiseli adamların sinirlerini geriyordu.Genelde onlar bağırır başkaları dinlerdi.
"Beni yorma .Gidince öğreneceğiz .Çabuk giyin!"
Hala sakindi İlkim ama dişlerini sıkarak konuşuyordu.
İkişer ikişer çıktı merdivenleri.Hareketli otomatikti.Sanki istemsizce adım atıyordu yürüdüğünün bile farkında değildi.
Dolabın tahta kapaklarını sökercesine sert açtı.İlk bu kadar hızlı soyunuyordu.Saniyeler içinde teni büsbütün ortaydı.Günlük kotlarından siyah ve yumuşak olanı çekti. Üzerinde ki kotlar devrildi fakat onları toplamak gibi bir kaygısı yoktu o an . Hava ne soğuk ne de bur tshirt giyecek kadar sıcaktı.Dengisiz bunaltıcı hava yüzünden babasının hediye ettiği bal köpüğü kumaş üzerine siyah kareleri olan gömleğini giydi .Babası bunu şehre gittiği nadir alışverişlerden birinde sonbahrdan kalan ürünleri satma ümidiyle vitrinde sergileyen bohem ürünler satan bir mağazadan almıştı. Nisan ayında sırf babasının gönlü olsun diye uzun kollu gömlekle dolaşmıştı Mai.
Kim derdi ki babası için meclise giderken giyeceğini. Saçlarına dokunmamıştı.Terden saç dipleri ıslaktı. Giydikleri de esmer tenine yapışmıştı.Ter kokuyordu büyük ihtimalle .Her daim içinde kimlik, cüzdan ,parfüm ve nemlendirici bulundurdu siyah çantasını da aldı yanına.
Odaya döndüğünde kimse yoktu.Kapıyı aralayıp bahçeye koştu. Annesi arabalarında oturmuş,onu bekliyordu. Hızlı ve seri adımlarla siyah arabanın yanına gitti.Koltuğa yerleşti .Fakat hiç rahat oturamamıştı.Elini ayağını nereye koyacağını şaşırmış heyecandan oturduğu yerde duramıyordu. Artık sabrı kalmamıştı.
"Neler oluyor anne ?Babam nerde ?"
"Sabah kapının çalınmasıyla uyandık.Baban telaşla açtı. Ben çok korkmuştum.Bu iki adam dışında bir adam daha vardı .Babanın kolundan tuttu arabaya götürüyordu.Baban 'Mai herşeyi biliyor onu getir !' diye bağırıp durdu.Ben engel olmaya çalışırken bu ikisi beni tuttu .Meclisten çağırdılarını falan söyledi. Tüm aileyi dedi.Zaten seni aradım gerisi mağlum ."
Eksik birşeyler vardı ve birden aklına geldi.
"Anne Derya nerede ?"
O an az önceki farkındalığı annesi de yaşadı .Neredeydi bu çocuk?
"Bilmiyorum hiç sesi çıkmadı evde uyuyordur.Bak ne olursa olsun bu olanları Derya bilmeyecek."
İlkim mavi çantasının fermuarını araladı ve gereksiz eşyalar, anahtarlıklar,parfüm ve faturaların arasından telefonunu bulmaya çalıştı. Rehberden kardeşi İklim'i tuşladı.Fakat telefona cevap vermiyordu. Sesli mesaj bıraktı.
"İklim çok acil bir işimiz çıktı .O zamana kadar Derya'ya göz kulak ol.Biz onu tamamen unuttuk.Lütfen önemli bu mesajı alır almaz bizim eve git ."
İklim'i Evi
"Lütfen önemli bu mesajı alır almaz bizim eve git ."
Ses tamamen kesilmişti.Ablasının sesi artık oda da yankılanmıyordu.Ağzında ki kalın beyaz kumaşa rağmen bağırmaya çalıştı. Sanki ablası duyabilirmiş gibi .Onun sesini duymak hop hop atan yüreğini biraz olsun rahatlatmıştı.Bir umut ipten ellerini kurtarmak istercesine çırpındı.Ama çırpındıkça French ojeli tırnakları kendi etine batıyor ve ipler kesmeye başlıyordu.Bu çırpınışları gri kapşonlu ucubenin ilgisini çekmişti.Gölgeler içinde kapanan yüzünü ona döndü. Onun için çok komikti.Bu eve ilk geldiğinde kadın yatağında uyuyordu.Tek yapması gereken onu salondaki sandalyeye taşıyıp bağlamaktı. Bunu o yapmamıştı tabi .Bunun onun için spor salonunda tanıştığı iri yarı futbol kaptanı yapmıştı.Sonrasındaysa bağlamak ona kalmıştı. Gri kapşonlu ucubemiz ipler konusunda çok iyiydi. Gerçekleri öğrendiği günden beri bunun için uğraşıyordu.Bu planı yapmak 2 yılına mal olmuştu.Bu iki yılda birini bağlamak, esir tutmak,başın sıkıştığında kaçmak ve beklenmedik şeylerde pratik çözümler üretmek üzerinde çok şey öğrenmişti. Hem tüm bunları işin ustasından öğrenmişti. Bunlar daha başlangıçtı.
Kadının perişan ve kaçamadığını görmek kendini güçlü hissettiriyordu.Birazdan futbol kaptanı çocukla gelince bu azap bitecekti. Sadece biraz daha esir hayatı yaşayacaktı bu kadın.Sonra ne kadar çok İlkim'e benziyor diye düşündü. Galiba sırf bu yüzden sabahtan beri sandalyenin karşında oturmuş sessizce yüzünü inceledi.
Bu şey,plan-azap ya da o şey her neyse ,bittiğinde çok mutlu olacaklardı. Hem İstiklal hem de gereksiz kızı Mai hayatlarında olmayacaktı.Telefonun yanına gitti ve son mesajı defalarca dinledi.İlkim'in sesi için tekrar tekrar dinledi.
Meclis Binası
Krem renkli binaya girdiklerinde içeride ki duvarların kese kağıdı ve kahverengi tonlarıyla oluşturduğu uyumu fark ettiler. Mermerlerin üzeri motifli ve çok parlaktı.Merdiven trabzanları tahtadan ama bir o kadar asildi. Tavan çok yüksekti. Kimsecikler yoktu.Bu kısım yani meclis işlerinin konuşulduğu ve meclis binası diye geçen yer Asilzadelerin evinin batı tarafıydı.Asilzadelerin evi çok genişti. Büyük bir plato üzerindeydi. Toplam 3 binadan oluşurdu .Biri çalışanlar içindi ayni zamanda yaz bahçesi ve havuzda o binadaydı.İkinci bina Asilzadeler için. Kimse orada uzun süre kalıp içerisini gezememişti.Ama içeride kendilerine ait,kaçak, bir antik Yunan heykeli olduğuna dair söylentiler vardı. Son bina yani meclis .Burada meclis için diğer üyelerle birlikte toplantılar yapılır. Meclis yararına balolar olurdu.Bu küçük kasabanın geçim kaynağı asilzadelerdi.Cadıların varlığından habersiz masum insanları çalışan olarak kullanırlardı. Onları şehirden özenle seçerek işe almışlardı.Bunun sebebi Meclisle ilgili meseleleri duyarlarsa bile anlam veremeyip geciştirirlerdi.Yine batı yakasına çok az çalışanın girme izni vardı.
Asilzade ailesi bu kasabanın ve meclisine kurucu ailesiydi.Zamanla cadılardan tarafından haksızlığa uğramış insanlar gelip buraya yerleşmeye başladılar.Her yıl bu göçler arttı.Mecliste ki üye sayısı arttı.Tabi herkes üye olabilirdi ama sadece zengin ve asil bir soydan olanlar bu meclis toplantılarına katılabilirdi.
Asilzadeler kasabanın geçim kaynağıydı.Ama onların milyon doların kaynağı bilinmiyordu. Dededen zengindiler.Soy isimlerini bile satın almışlardı. İlk soyadları Karayak'tı .Sonradan Asilzade soyadını aldılar.
Eğer bu binaya gelmeleri gerektiyse durum vahimdi.
Toplantı odasına girdiklerinde beklediklerineden daha sade bir oda karşıladı onları. Kaliteli olan mobilyacılardan herkesin temin edebileceği koyu kahve bir masa,etrafını sarmalayan siyah ofis koltukları ve tam bunların karşında tüm kasabayı göz hapsine alabileceğiniz cam bir duvar kalan üç duvar ise beyaz ve pürüzsüzdü .Başka hiçbirşey yoktu.Oda da tek başına bir adam dikiliyordu.Aslan Asilzade.40 'lı yaşların başındaydı.Keskin yüz hatları ve her zaman aynı uzunlukta olan kirli sakalı ,küçük yeşil gözleriyle evlerinde ki Antik Yunan Heykeli kadar güzeldi. Evet yakışıklıydı ama onu özel yapan şey bunu bilmesi ve kullanmasıydı.Konuşarak bir insanı hipnotize edebilirdi.Ses tonu amerikan filmlerinden çıkmış gibiydi.Her kadının hayatında olmasını istediği ve hayal ettiği adam.
"Hoşgeldiniz" dedi o muhteşem ifadesiyle.
"Umarım size kaba davranmamışlardır."
Mai yaşının verdiği tecrübesizlikle bir an babasını ve nerede olduklarını unutup Aslan'ı incelemeye daldı. Sesini ve nefesini dinledi.Annesinin sesini duyunca irkildi ve büyü bozuldu.
"Kocam nerde neler oluyor? Eğer niçin onu alıkoyduğunuzu söylemezseniz burayı birbirine katarım."
"Bu söylüyebileceğim birşey değil .İzleyebileceğiniz birşey." dedi aşırı soğuk ve sakin tavrıyla.
"Ne diyorsun sen be ?!" İlkim sinirlerini kontrol edemeyecek kadar telaşlıydı.
Masanın sonundaki laptopı eline aldı. Ve onlara doğru çevirdi. Videoyu başlattığında gördükleri onları büyük bir felaketin eşiğine sürükleyecekti.
İstiklâl orta yaşlı kirli bir adamın üstüne çıkmış boğazını sıkıyordu.İki erkek yerde boğuşurken bir kadın ayakta onları korkuyla izliyordu.Sonra kadın durdu yere baktı ve yerde ki demir kazığı İstiklâl'e veriyordu.İstiklal elindeki kazığa ve arkasına bir süre baktıktan sonra kazığı adamın boğazına saplıyordu.
"Görüntü burada sona eriyor.Ve görüntüde ki sesler silinmiş."
Anne kız birbirlerine baktılar ve Mai gördükleri karşısında annesinin omzuna sığınıp ağlamaya başladı. Babası bir katildi.Hatta babası Avcı 'nın ta kendisiydi.Tüm cinayetleri o mu işlemişti.
"Yanında ki kadın ..."
İlkim durdu ve donup gözlerle Aslan'ın sözünü bitirdi.
"Ferzin."
"Hah!Evet .Onu da yakaladık.Ama görüntülere bakınca..."
Mai onu dinlemeden söze atıldı.
"Kim gönderdi bunu ?"
"Gece 4 suları meclis kapısına bırakılmış. Defalarca izledik.Biliyorsunuz babanız meclisin en gözde üyelerinden .Ama herşey ortada .Üstelik sadece ikiside değil .Bir üçüncü olduğunuz düşünüyoruz."
Videoyu tekrar açtı. Tekrar izlemek midelerini alt üst edecek olsa bile.Belli bir süre sonra dondurdu.Bakın Her ikisi belirli aralıkla arkaya bakıyor.Ondan sonra hareket ediyor.Birinden komut alıyorlar."
"Peki o nerde ?" dedi İlkim ürkmüş bir halde.
"Güvende .Her ikiside."
"Aynı yerdeler mi ?"
"Evet."
"Onu görmek istiyorum. Kocamı hemen görmek istiyorum."
"Korkarım bu mümkün değil. Önce bir işimiz daha var .Baban sürekli seni sayıkladı.Küçük hanım .Ne ilgin var?"
"Ben birşey bilmiyorum." dedi tutuklu bir şekilde Mai.
"Baban o adamın sana saldırdığını ve seni korumak için öldürdüğünü söyledi."
İlkim kızgın ve şaşkın bir halde donakalmıştı.
"Öyle mi söyledi? Ben inanamıyorum.Dün Mai benimle evdeydi."
"Evdeydim."
"Peki baban kaçta döndü ?Gördün mü ?Farklı birşey oldu mu ?"
Söylenemezdi. Babasını kanlı halde geldiğini ,anlattıklarını söyleyemezdi.
"Hayır.Birşey farketmedim."
İklim'in Evi
Derya teyzesinin yatağında mışıl mışıl uyuyordu.Herşeyden habersiz.Kaslı futbol kaptanımız onu uyandırmadan getirmeyi başarmıştı.
Ama teyzesi İklim zor durumdaydı.Ağlamaktan nefesi kesilmiş ,yüzü morarmıştı.Gri kapşonlu ucube ise yatağın ayak ucunda Derya'yı izliyordu.Derya uyurken melek gibiydi.Kıvırcık saçları,tombul yanakları.8 yaşında bir bebek.
İri vücutlu suç ortağı ,ucubeye eğildi ve
"Kızı ne zaman arayacağız."
"Önce bırakalım babasının acısını yaşasın .Suçluluk duysun."
"Ya babasını korumak için yalan söylerse ?"
"Annesi yani ...Uf !"
Derin bir nefes aldı.
"Yani İlkim müsade etmez."
"Celat'ı ne zaman dirilteceğiz?"
"Hiçbir zaman."
"Ama sen ona söz vermiş..."
" Dediğin gibi ona söz verdim .Sana değil .Seni ilgilendirmez."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AVCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin