Lütfen oy vermeyi unutmayın! Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum.
"Anne yine onu gösteriyorlar,koş!" diye bağırıken bir yandanda elindeki kraker dolu kaseye daha sıkı tutundu Derya .Televizyon ekranı boğazı demir kazık geçirilmiş insanlar ve kan gölüne dönmüş banyolar kaplıyordu.Her ne kadar belli etmek istemese de bunları gördükçe eli boğazına gidiyor ve hala yerinde sapa sağlam durduğu için şükrediyordu."Nasıl hissediyorlardır acaba?,ne kadar acı çekmişlerdir?,ne kadar süredir kıvranarak can verdiler?" diye düşündü Derya.
Bu odada onunla aynı soruları düşünen biri daha vardı;ablası Mai.Ölenlerden bazıları Mai yaşındaydı,bazıları ise büyük annesinden bile daha yaşlıydı.Özellikle yaşlı insanları öldürdüğü anı düşününce midesi ağzına geliyordu.
Kumandayı kardeşinin elinden aldı ve televizyonun sesini biraz daha açtı.Bayan spikerin sesi odada yankılanmaya başlamıştı.
"Bugün bir kişinin cesedi daha bulundu .Ve yine aynı kasabadan Kayalık Bulvarı'ndan 2kilometre ötede bulundu.Bu 6.cinayet ve 3 aydır ikişer hafta arayla devam ediyor .Issız bir arazide bulunan ceset 20li yaşlarda bir erkek.Üzerinde kimlik bulunmadı.Yetkililer bunu yapanın ya da yapanların bir tarikat üyesi olduğunu varsayıyor.Çünkü her seferinde cesedin üzerine kanlı papatya bırakıyorlar.Diğer iki varsayım daha ilginç .İlki hepimizin bildiği ve insanların Kayalık Bulvarı'ndan göçüne sebebiyet veren " Avcı"efsanesini tekrar canlandırmaya çalışan ,onu taklit eden ,bir Avcı hayranı ya da hayranlarının yapmış olduğu. Diğer varsayım ise Avcı' nın geri döndüğü .Tabiki yetkiler bu varsayımı kabul etmiyor .Ama anlaşılan halk panik içinde. Ölen kişilerin eski akıl hastanesiyle ilgisinin olup olmadığı..."
Kumandanın kırmızı düğmesine basıp bu ızdırabı sonlandıran kişi anneleri İlkim olmuştu.
"Bu kadar yeter Avcı falan yok .O aptal bir hikaye." Korkuyla bakan küçük oğlu Derya'ya döndü kıvırcık saçlarına parmaklarının arasına alarak biricik oğluna sarıldı.
"Bunu yapanlar belli ama ..."
Mai ,hilal kaşlarını kaldırıp kaçamak bir bakış attı annesine.Konuşlan bunca teoriden sonra annesinin teorisi neydi?
Peki bu Avcı hikayesi doğru muydu?
Rivayete göre bu kasabada büyük bir tımarhane varmış .Ve bu ıssız kasaba üzerindeki en korkunç yer orasıymış.Bu hastaneye sadece en tehlikeli ve ıslah olmaz hastalar gelirmiş. Bu yüzden bu şehire uzak küçük olan kasaba seçilmiş. Her şey her zamanki bokluğuyla devam ederken hastaneye öyle bir hasta gelmiş ki herkesin huzuru kaçmış.Bu kadının adı bilinmiyormuş.30 'lu yaşların başında ve oldukça mistik olmasın dışında hakkında hiçbir şey yokmuş. Bu kadının ikiz kardeşi varmış.Diğer ikizi çok iyi biriymiş .Ama bu kadın tam bir cadıymış.Mecazi anlamda değil.Büyü ve tılsımlara karşı büyük bir zaafı varmış. Birgün bu kadını ve ikizini bodrum katında yüzü koyun yerde yatarken bulmuşlar. Yüzünü çevirdiklerinde iyi olanın yüzü paramparçaymış,derisi yokmuş,bağırsakların ise etrafa saçılmış.Diğer kardeş ise öğle uykusunda gibiymiş.Uyandığında ise sevinç çığlıkları atmış. Hemen hastaneye kapatmışlar.
Ne zaman hastalar bahçeye çıkarılsa o ortadan kaybolurmuş.Geri döndüğünde ise üstü başı kan içinde dönermiş. Bu kimin kanı bulamamışlar bir süre. Sonra odasını aradıklarında yatağının altında bir sürü tavşan ölüsü bulunmuş. Hepsinin boğazı demir kazıkla oyulmuş 15'e yakın tavşan varmış. Gözleri kapanmış ve renkleri solmuş olan tavşanları ormandan avladığını düşündüler. Bu yüzden bu isimsiz kadına" Avcı" dediler.Bazılarıysa ona "Kaltak Avcı " derdi.Çünkü hastanenin yakışıklı ve dönemin zengin ailelerinden birinin çocuğu olan psikolog İstiklal Saroğlu'yla bir münasebeti olduğuna dair dedikodular vardı.İstiklal 'le sık sık bir arada görülmeleri bu dedikodulara sebep olmuştu.
Bahçe çıkışı yasaklanmıştı. Hastanenin dışına adım dahi atamıyordu.Aradan iki hafta geçtikten sonra bodrum katında hasta bakıcı boğazı kazıkla oyulmuş ve yanına kanlı papatya bırakılmış halde bulundu.Hemen Avcı'yı buldular odasını aradılar ama hiçbirşey bulunamamış.Papatyalar hastanenin arkasında ki koruluktanmış.Ama Avcı oraya hangi yolla çıkmış ?Bunun cevabını bulamamışlar.İşler gitgide daha kötü bir hale gelmiş.İkişer hafta arayla tüm hastalar ölmeye başlamış.Korku her yeri sarmış.Hastalar başka hastanelere sevk edilmiş.Bir çoğu doktor istifa etmiş.Avcı nasıl yaptıysa hastaneden kaçmış.Hiçbir şey onu durdurmamış.Hastaları yeni hastanelerinde de bulup tek tek avlamış.Sadece hastaları değil doktorları da tek tek avlamış.Kimse ondan kurtulammış.Onun av sezonu tam 3 yıl sürmüş .Ve tüm hastaneyi öldürdüğünde ortadan kaybolmuş.
Bu efsaneden kalan bir gelenek vardı.Cennet Meclisi'nin cadı ihbarları doğrultusunda 3 yıl boyunca onları yargılar.Sonrasında ise meclise saldırı olmadığı sürece onlara dokunmazlar.Kafanız karıştı biliyorum. O yüzden en başa dönüyoruz.Yaklaşın ve efsaneye şahit olun .
Yıllar yıllar önce iki melek insanlara büyü yapmayı öğretti.Sonrasında gelen yasakla büyü günah sayılmıştı ve bu günahın cazibesine kapılan ve büyü yapmaya devam edenlere Cadı denildi.İyi ya da kötü asla büyü yapamazdınız. Ama mucizeleri mümkün kılan bu günaha karşı koymak çok zordu.Kaderi bile değiştirebilirdiniz.Bir süre sonra cadıların sayısı o kadar çok arttı ki korkmaya başladılar hala bu günaha ortak olmayan asiller bir meclis kurdu.Sayıları çok azdı.Cadıları avlamaya başladılar .Normal insanlar gibi ölürlerdi.Nefesini kesmeniz yeterliydi.Zor olan taraf ise büyülerini saf dışı bırakıp etkisiz hale getirmekti.
Bu meclis normal insanların içinde barınamadılar.Bu ıssız kayalıklara yakın bölgeye küçük bir kasaba kurdular. İlk kurulduğunda akıl hastanesi gerçekten de vardı .
Bir süre sonra kasabaya göçler başladı meclise girmek üzere gelenlerde vardı.Ortada ne döndüğünden habersiz kafa dinlemek için gelen normal insanlarda vardı.Daha sonrasında göçler iyice artınca korkutup kaçırmak için Avcı efsanesi uyduruldu.Bir çoğu kaçıp gitti.Ama hala burada yaşamaya devam edenlerde oldu.
Bugün Kayalıklar Bulvarı hem küçük hem de bir sinemaya sahip olacak kadar zengin bir kasaba.Cennet Meclisi burada yaşamaya ve ihbarlarla cadı avlamaya devam ediyor. Bilmedikleri şey ise Avcı'nın geri dönmek için hazırlıklar yapmaya başladığı.
Mai uyandığında saat daha 5.28 di.Ama dövüş dersleri için her haftasını olduğu gibi erken kalktı.Sökülmeye başlamış olan şafak turuncu ve pembelerle görülmeye değer bir görüntü oluşturuyordu.Aynanın karşında parmaklarının arasındaki saçı sıkıca topladı ve esmer cildinde her güldüğün de parlayan beyaz dişlerini fırçaladı.Spor çantasının içine havlusunu, suyunu ,ve yedek eşofmanlarını,şampuan ve havlusunu aldı.Aşağı indiğinde kimseyi uyandırmadan çikolatasını aldı ve evin dışına kendini attı.Yağmur yine yağacak gibiydi. Su kokulu çamurlara hızlı adımlarla basarak ormana doğru koşmaya başladı. Antrenmana daha 1 saat vardı. Antrenman öncesi kaslarını biraz çalıştırmak iyi gelir diye düşünüyordu. Hala alacakaranlık olan ormana doğru ilerlemeye başladı.Kuruyan sarı yapraklar hışırdıyordu.Tipik eylül manzarası karşındaydı.Ağaçlar yapraksız çıplak kalmıştı.Koştukça nefesi kesiliyor ama asla durmuyordu.Aklında dün olanlar vardı. İşlenen cinayetler ,annesinin katili bildiğine dair imaları ,babasının dün gece söyledikleri.
DÜN GECE ,SAAT 00.19
Mai uyuyamamış televizyon karşında kahvesini yudumlayıp The Actor Studio izliyordu.Kapının anahtarla hiddetli bir şekilde açılmasıyla sıçradı ve yavaş adımlarla kapıya yöneldi. Babası saçı dağılmış ve üzeri toz toprak olmuş bir hâlde ve neredeyse gömlek ve üzerindeki deri ceketi tamamını kaplayan bir kan iziyle kapıdan içeri girdi.Bu hale nasıl gelmişti?
"Baba ne oldu ?" dedi mantıklı bir açıklama bekleyen Mai.
"Ne olacak kızım hallettim işte. Onu aldık ,etkisiz hale getirdik merak etme bir daha ne sana ne başkasına birşey yapabilir ."
Ağzından çıkan hiçbir şeyi anlamıyordu. Kime ne yapmıştı bu adam.
"Baba ne diyorsun sen ? Ne yaptın ?"
Bir anda kalbi hızlandı sanki bir sırrını paylaşırken olduğu gibi.
"Sen sakin ol.Şoktasın hala .Neden beni beklemeden çekip gittin ?Eve sağ salim varamazsın diye çok korktum."
En ufak bir mantık barındırmıyordu bu cümleler.
Mai gecenin başından beri evdeydi.Müzik dinledi, kendi sıcak bir kupa kahve yaptı ,birşeyler atıştırdı,internette ki avcı haberlerini okudu sonra annesiyle bu cinayetleri konuştu hatta belki bu yerden taşınmaları gerektiğini söyledi.Ama hiç dışarı çıkıp babasının yanına gitmedi.
"Baba neyden bahsediyorsun sen ? Ben evdeydim .Bu halin ne ?Bu kimin kanı baba?"
Hayır lütfen bu kan olmasın diye geçirdi içinden ama kandı kokusunu bile alabiliyordu.
Babası inatla
"Sen şoktasın tabi şimdi sakin ol hepsi geçti .Git ve guzel bir uyku çek diye tekrarladı."
Üzerinde ki pisliğe aldırmadan sarıldı Mai'ye .Toz toprak içinde ki yüzünü Mai'nin saçlarının arasına gömdü .
"Sen güvendesin önemli olan tek şey bu.Öleceksin diye çok korktum.Ama bana biraz izin ver çok yoruldum.Üstümü değiştirip bunları atmak lazım. "
Korkuyla aralandı Mai'nin dudakları "Baba birini mi öldürdün ya da saldırıya mı uğradın ?Ben seni bugün hiç görmedim baba? Doğruyu söyle ne yaptın?"
Kollarının arasından sıyrıldı .
"Çok yorgunum kızım sonra yarın sen de bende bunları uzun uzun konuşuruz.Ama sonrasında asla bundan bahsetmiyeceğiz tamam mı?Unutucaz bu geceyi ." dedi ve merdivenlerden bir kedi sessizliğiyle yukarı çıktı.
Lütfen sadece çok alkollü olsun dedi Mai .Belki yolda alkollü araba kullandı ve hayvana çarptı.Bu da onun kanı .Sarhoş bu yüzden saçmalıyor diye geçirdi bunun çok küçük bir ihtimal olduğunu bile bile.
O gece yatarken kalbi göğüs kafesinden çıkacak gibi atıyordu Mai'nin.
_______________________________________
Artık kasları daha fazla dayanamıyordu.Durdu ve nefes almaya başladı .Elinde olsa tüm gökyüzünü ciğerlerine doldururdu.
Yaprak hışırtısı gittikçe arttı ve yaklaştı. Kendi etrafında dönüp korkuyla atan kalbini ve parmak uçlarında ki karıncalanmayı kontrol altına almaya çalıştı .Bir kaç saniye sonra oradan uzaklaşmak üzere koşmaya başladı .Vücuduna ağır birşey çarpmıştı. Çarpmanın etkisiyle sendeledi.Ona çarpan şey nefes alan bir şeydi. Kafasını kaldırdığında gri kapşonlu birini gördü. Koyu renk bir kot giymişti .Durmadı ve koşmaya devam etti kapşonlu .Ne kaba bir davranıştı hem çarpmış hem de özür dahi dilememişti.
"Ben iyiyim önemli değil !" diye bağırdı Mai sinirle.
Telefonu zırladı bir anda .Açtığındaysa annesinin inleyen sesi ilişti kulağına .Annesi bu kadar erken uyanmazdı ki .
"Ne var anne ?Sen bu kadar erken uyanır mıydın?"
"Mai çabuk eve gel .Meclisten geldiler babanı götürdüler .Birşey söylemediler.Baban sürekli Mai'yi getirin o herşeyi biliyor diyip durdu."