6. Bölüm- Tyler Krizi

65 10 7
                                    

O an ağlamamak için kendimi deliler gibi zor tutuyordum. Her an ağlayıp sel çıkartabilirdim ama hayır! Ağlamayacaktım. Babama ve en önemlisi anneme inat ağlamayacaktım! Hemen sinirle odama doğru ilerlemeye başladım. Çarptığım her şeyi yere düşüyordum ve dönüp bakmıyordum. Çok sinirlenmiştim! Annemin vazosunu kırmıştım. Hem annemin çığlıkları hem babamın "gitmiyorsun!" demesi adeta kulaklarımda çınlıyordu. Odama gelince kapıyı hızla kapattım ve kilitledim. Annem arkamdan bana bağırıyordu ama gram umursamıyordum. Babam umudu verdi verdi sonrada annemi mutlu etti. Adeta bana fake atmıştı. Babamdan hiç beklemediğim bir şeydi. Cidden hayatımda hiç olmadığım kadar sinirliydim. Hemen Ashley'i aradım.

"Efendim Caroline?"

"Canım babamla konuştum Ashley. Tahmin et ne cevap verdi?" Dalga geçermiş gibi söyledim. Ne zaman böyle konuşsam, bir şeyler ters gidiyor demektir. Bunu beni tanıyanlar iyi bilir.

"Ay canın babanla konuştun demek! Tahmin ediyorumm... koca bir "hayır" !" Dedi. O da dalga geçti tabii. Dalga geçilecek durumdaydım zaten.

"Ya partiye gelmemeyi geçtim kızım ben. Tyler'a ne diyeceğim şimdi? Tamam seninle geleceğim demiştim!"

"Sakin ol biraz ya. Babanı ikna etmeye çalışsak?"

"İkna etmeye çalışalım bence de. Çünkü ne zaman ikna etmeye çalışsak, kesin izin veriyor değil mi kanka?" Dedim, dalga geçerek.

"Of kızım ya! Senin baban böyle bir tek. Ben ne yapayım şimdi?"

"Babamla konuşacağım! Parti için olmasa da, annemin gülüşünü söndürmek için! Bana gülüşünü görmen lazımdı."

"Beni haberdar edersin."

"Tamam, hadi görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattıktan sonra kendimi yatağıma bıraktım. Yarım saat tavanı izledim. Tam dalacakken annem kapıya vurdu.

"Caroline, iyi misin tatlım?" Beni sinir etmek için geldiyse hemen sinir edip gidebilirdi. Uğraşacak halim yoktu.

"İyiyim, bir şey mi oldu?"

"Kapıyı açar mısın?" Kapıyı zorluyordu. Kilitli kapıyı neden zorlarsınız ki? Kitli ise açılmaz işte! Neyini anlamak istemiyorsunuz?

"Sebep?"

"Merak ediyorum seni. Bir şey konuşacağım seninle. Hadi aç kapıyı." Açmaya niyetim yoktu.

"Anne merak etme beni! İyiyim ben, rahat bırak beni." Hala zorluyordu. Sonunda hayır diyemeyeceğim bir teklifte bulundu;

"Eğer kapıyı açarsan, babandan izin almana yardım ederim! Ne dersin?" Hemen yerimden fırladım ve kapıyı açtım.

"Ne diyeceğim? Allah derim!" Kocaman sarıldım. Kadının arkasından konuşmuştum oysa ki. Neyse ya, her ergenin genel huyu bu; sinirlenince kız, sevinince sarıl! Bana özel değil yani.

"Nasıl yapacaksın?"

"Sen onu bana bırak. Şimdi hemen yat, yarın okul var!"

Son cümleyi söylemeseydi iyiydi! Her gece kaldıramıyorum bunu ya, anlayın! Neyse hemen Ashley'e mesaj attım;

"Annem halledecekmiş!" Telefonu kapatıp uykuya daldım.

........

Sabah gözlerimi açtığımda annem karşımdaydı.

"Hadi uyan uykucu!" Her sabah zorla uyandırılır mı ya? Neyse zar zor kalktım yataktan. Elimi yüzümü yıkadım. Amele ve uykulu halimden çıkıp, okula hazır bir Caroline olmuş şekilde aşağıya indim. Kahvaltı hazırdı ve babam sofrada oturuyordu. Sofraya oturup oturmamam konusunda tereddütte kaldım. Bir süre sofraya ve babama baktıktan sonra annem seslendi;

"Kızım otursana!" Babam kafasını kaldırdı ve bana baktı. Canice bir gülüş sergiledikten sonra konuştu;

"Merak etme, sofraya oturmana izin veriyorum." Saçma salak bir bakış attım.

"Ben okulda kahvaltımı yaparım. Ben çıkıyorum anne!" Annem bana şaşkınca bakıyordu.

"Beni beklemeyecek misin? Otur kahvaltını et, çıkarız birazdan."

"Gerek yok. Ashley gelecek, beraber gideriz. Görüşürüz."

Babam tek kelime söylememişti, bu daha da sinirimi kabartmıştı. Daha da bir şey söylemedim ve dışarı çıktım. Çıktığımda Ashley karşı sokaktan geliyordu. Yanıma geldiğinde sarıldık.

"N'aber?"

"İdare eder, senden?"

"İyi olabilirdim ama gelememe durumunu öğrenince benimde idare eder durumuna düştü." Bir şey demedim. Yolumuza devam ettik.

Okula yaklaştıkça Tyler'ı göreceğim diye tırsıyordum. Görsem dert, görmesem ayrı dert. Çıldıracaktım!

"Caroline iyi misin? Tırnaklarını yiyip duruyorsun!" Bundan hiç hoşlanmazdı. Bende genelde yemezdim zaten.

"Hiç iyi değilim Ashley."

"Niye, ne oldu?" Durduk.

"Ya kızım Tyler'ı görürsem ne yapacağım ben?"

"Selam verip geçersin." Çok kolay bir şeymiş gibi söylüyordu. Bir şey demedim, okula gitmeye devam ettik. Sonunda gelmiştik tabii.

"Boşa stres yapıyorsun Caroline! Seni görmeden kaçarız hemen."

Okulun kapısında beklerken Barbara geldi yanımıza.

"Hayırdır kızlar? Caroline, ne oldu sana?"

"Ne olmuş?"

"Bir şeyden korkmuş gibisin." O kadar belli ediyor muydum ya?

"Bize yardım edebilir misin Barbara?" Dedi Ashley. Yardım edeceğini sanmıyordum.

"Bana bağırın, yanınıza almayın. Sonra 'bize yardım eder misin Barbara?' Çok biliyorsunuz." Ashley her an bağırabilirdi.

"Ya kızım! Beni deli etme. Yardım edersen bir daha yapmayız. Hadi ne olur?" Çabuk oltaya gelmişti.

"İyi tamam. Ne istiyorsunuz?" Ashley gülmüştü.

"Tyler'ı bul ve konuş. Sen onu oyala, biz ona görünmeden içeri gireceğiz."

"Niye böyle bir şey yapıyorsunuz?"

"Niyesini sonra anlatırız! Sen yapacak mısın, onu söyle?"

"Tamamdır. Şurada zaten."

"Hadi Barbara! Çok teşekkür ederim."

"Önemsiz Caroline."

Barbara, Tyler'ın yanına gitti ve bir şeyler zırvalamaya başladı. Neler söylediği konusunda hiç bir fikrim yoktu. Ben dudaklarını okumaya çalışırken, Ashley kolumdan çekti.

"Kızım saf mısın? Hadi çabuk, gidelim!"

Gizliden gitmeye çalıştık ama pek başarılı olamadık sanırım. Tyler bana seslendi!

"Caroline! Bir saniye bekler misin?"

Yerin dibine girmek istedim o an...

Küçük BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin