4.Bölüm- Parti

134 23 4
                                    

Yaklaşık 5 dk. boyunca hiç konuşmadık. Böyle olduğunu zaten tahmin etmiştim. Ashley hala kötü gibiydi. Gözleri kızarmıştı ve muhtemelen gördüklerini unutamıyordu. Ona en iyi ben yardım edebilirdim.

"Ashley, iyi misin?" Kafasını kaldırdı ve hafiften dudağının kenarını kaldırarak gülümsedi.

"Niye kötü olacakmışım ki?" Gerçekten sarsılmıştı.

"Geldiğimizden beri ağlıyorsun. Şimdide 'niye kötü olacakmışım' mı diyorsun? Tuhafsın."

"Üzülmeye değmez, 2 günlük biriydi zaten. Hem ne yapalım? Sonunda ölüm yok ya. O da sevmiyor, bende. Hadi biraz gezelim." 

Bu kız gerçekten tuhaftı. 2 dk. öncesinde ağlarken, şimdi umursamıyormuş gibi yapabiliyordu. Ashley'in en çok bu huyunu seviyordum. O kadar güzel 'iyiymiş' gibi taklit yapıyor ki, bazen ben bile mutlu olduğuna inanıyorum.

Biraz yürüdükten sonra bir banka oturduk. Bilerek konuşmuyordum. Çünkü konuşmamı değil, yanında olmamı istiyordu biliyordum. Zaten sürdürdüğümüz kısa sessizliği sonunda Ashley bozmuştu.

"2 ay." Ne dediğini anlamamıştım. Suratına bakarak şaşkın bakışımdan yaptım. Gülümseyerek devam etti;

"Tamı tamına 2 aydır konuşuyoruz. Bugün 2. ay oluyor. Benimle konuşmayı sevdiğini, beraber zaman geçirmemiz gerektiğini, benden hoşlandığını ve bunun gibi bir sürü şey söyledi. Haliyle umutlanmıştım. Zaten başıma ne gelirse, umutlandığım zaman geliyor. Bu huyumdan nefret ediyorum!" 

2 aydır konuşmalarına rağmen bunu bilmiyordum. Biraz kızmıştım ama kızdığımı ortaya çıkarmanın alemi yoktu. Sadece nedenini sordum.

"Neden bana söylemedin? Belki ayarlayabilirdim sizi. Bak şimdi Bella'ya kaptırmış old..." Sözümü kesti.

"Bella'ya kaptırdığım falan yok. Benim olmayan birini nasıl kaptırabilirim? Üstelik sen ayarladıktan sonra ne anlamı kalacak? Senin söylemen üzerine benimle beraber olacak. Ben istiyorum ki kendi isteğiyle gelsin. Çok mu çaresizim?"

"Hayır be! Ne çaresizi? Sende suç yok ki kızım. Utanılacak bir şeyde yok, asma suratını böyle. Asıl utanması gereken o! Sevildiğini bilmesine rağmen sevmiyorsa, burada suçlu olan asla sen olamazsın."

"İyi ki varsın Coraline."

"Sende canım, sende." Kafasını omzuma yasladı. 5 dk. falan öylece oturduk. Sonunda omzum ağrıdı ve sessiz kalamadım.

"Ashley!" Bir anda kafasını kaldırdı.

"Ne oldu?"

"Kızım omzumu çürüttün! Ne bu üzüntü ya? Hadi kalk gidelim."

"Nereye?"

"Okul çıkışına gidelim! Bu dersten sonra çıkış var sanırım."

"O kadar zaman geçti mi ya?"

"Tabii kızım, ne sandın? Neyse hadi. Bakarsın Dylan ve Tyler'ı görürüz. Hem Tyler ateşimi söndürürüm hem de Dylan'a haddini bildiririm."

"Hayır, Dylan ile konuşma! Sakın."

"İyi be tamam, bir iki sinirli bakışlarımdan atarım o kadar."

"Tamam." 

Sonunda yüzünü güldürebilmiştim. Güldükten sonra kalktı ve okulun yolunu tuttuk.

...

Okula fazla yaklaşmadık. Sinir olduğum hoca beni görürse yanmıştım. Karşıdan baktık sadece. Sonunda zil çalmıştı ve herkes çıkmaya başlamıştı. Sonunda Tyler ile karşı karşıyaydım. Yanıma doğru yaklaşıyordu. Git gide tırsıyordum, sonunda geldi.

Küçük BelaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin