1.Bölüm

113 11 1
                                    

Her başlayan yeni gün yeni bir umuttur mutluluğa,geleceğe,sevgiye,sonsuza. Yeni umutlar hayattan zevk almanı ve hayatta kalmanı sağlar,umutlarıyla yaşamak hayatta kalman için bir neden. Sığınıyordu genç kadın umutlarına, olacakları umut edip yaşıyordu. Belki sevmiyordu geleceği ama sığınıyordu onlara,bakıyordu çevresine yaşadıklarına. Ne kadar da yabancıydı geçmiş yaşantısına,uzaktı. Sessizlik,karanlık,yalnızlık çok uzak kelimelerdi ona. Severdi o mutlu olmayı,yaşardı özgürce,yalnızlıktan korkardı o tek başına yapamazdı,hep neşeli ve cıvıl cıvıl olan genç kadın neden şimdi yaşıyordu yalnızlığı,sessizliği,korktuğu şeyi şimdi dibine kadar yaşıyordu. Denizde yüzen ama dibinden korkan birisi gibi derin dalgalar ile birlikte dibe batan o kadın. Yaşamına çok uzak bir kapıya girmişti ve o kapı bir daha açılmamak üzere kapatılmıştı yüzüne. Şimdi yapayalnızdı o yerde,tek başındaydı artık doğru yolu bulana kadar devam edecekti çünkü geçmişini geri istiyordu genç kadın. Sevmişti geçmişini hiç olmadığı kadar,özlemişti geçmişi,mutluluklarını,sevinçlerini,herşeyini. Şimdi bu kapının ardında neler oluyor kim bilir,hayat her haliyle devam ediyor,dünya dönüyor herşeye karşın,olmuşları ve olacakları umursamadan. Bilmiyor ki tükeniyor,bitiyor yavaş yavaş. Bunu ona yapan kimler mi? Tabiki de bizler. İhanet ediyoruz dünyaya içinde yaşadığımız şeye. Tıpkı bir anne gibi bizi bu hayata kavuşturan,büyümemizi sağlayan bir anneye ihanet etmek gibi acı,duygusuzca ve haince. Şimdi yine o yerde otururken bunları düşünüyordu genç kadın. Ona genç kadın diyorum ama o daha 22 yaşını yeni doldurmuş bir genç,onun daha hayatın kötülüklerin görmemesi gerekirdi. Ama o bütün bunları daha genç bir kız iken yalnızlığı dibine kadar yaşadı. Bunun için ona artık genç bir kız değil küçük biri iken yanlışları sonuna kadar tatmış bir GENÇ KADIN diyorum.
Şimdi yine aynı yerde oturmuş bakıyordu karşısına,denize. Her zaman hırçın olan bu deniz şimdi o kadar durgun du ki. Onun şimdiki hali de aynen böyleydi. İçinde herhangi bir duygu kırıntısı olmaksızın bakıyordu etrafa. Belki özlüyordu annesini ama artık alışacaktı. Aslında hayır alışmak istemiyordu o annesizliğe. Sanki annesi yine yanında beraber oturuyorlarmış gibi hissediyordu. Ama oturduğu o bankta yanı artık boştu. Buraya her gelişinde bu banka oturuşunda yalnızdı,yanına birinin oturmasını istemiyordu annesinden başka. O da artık olmadığına göre yapayalnızdı. Gözünü kapattığı her anda aklına yaşananlar geliyordu. Duru bunları düşünürken sol gözünden bir damla yaş aktı,aktı ve artık ağlıyordu. Elini annesinin o gün oturduğu yere koydu ve gözlerini kapattı,sessizce hıçkırıyordu. Bağırmak istiyordu haykırmak bütün dünyaya annesinin öldüğünü kendisinin mutsuz olduğunu artık yapayalnız olduğunu ama yapamıyordu işte içinde yaşıyordu acılarını,o zaten bitip tükenmişti ama bir umut bekliyordu hayattan onu hayata bağlayacak bir umut ama bekle diyordu kendi kendine birgün hayat sana da gülecek senden aldıklarını fazlasıyla geri verecek. Zaten her zaman umuda ve hayallere inanan bir kızdı. Hayattan birinci tekmesini yemişti o, bu geçen zaman içinde öğrenmişti direnmeyi ve direnecekti yalnızlığa yılmadan,bıkmadan,usanmadan...Herşeyi hayattan ve geçen zamandan beklemeyecekti. Kendisi de direnecekti hayattan yediği tekmeler onu yere düşürmeye yetmeyecek. Hadi hayat göster kendini çünkü ne yaparsan yap ne kadar ihanet edersen et düşüremeyeceksin onu çünkü herşey yeni başlıyor.

***
Duru'dan
Allahım,hissetmek istiyorum sadece bir dakikalığına annemin varlığını hissetmek son mutlu olduğumuz yerde şu an oturduğum bankta yanımdaki boş yerde annemi hissetmek...Bir an hayal olduğunu düşündüm,gerçekten annem şu anda burada olamaz o öldü. Yavaş yavaş gözlerimi araladım. İlk başta uçsuz bucaksız denize baktım,sanki zaman ağır çekimde ilerliyormuş gibiydi,sağ tarafıma döndüm ve büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Karşılaştığım kişi tam olarak benim yaşlarımda kumral bir gençti. Bir anda sinirimden kat be kat yüksek dozda bir acı hissettim kendime hakim olamayarak "Lütfen kalkar mısınız?" dedim. Tepki vermedi öylece denize bakıyordu. Bir daha tekrarladım. "Beyefendi lütfen kalkar mısınız?". Omuzundan dürtükledim,haraket yok. Ama olamaz benim yanımdaki boşluğu annemin doldurması gerekiyordu bu sağır şahsiyet değil,en azından şimdilik."Hey,size diyorum."Sonunda tepki verebildi."Bana mı seslendiniz acaba?"
"Yok salağım ya ben kendi kendime konuşup insanları rahatsız etmekten acayip haz alıyorum."
"Efendim?"
Sabrımı mı sınıyor acaba diye suratına baktım da yok adam bildiğin yanıma oturmuş ve hala anlamamazlıktan geliyor. Bir dakika ya ben daha az önce ağlıyordum şimdi kendi kendime çemkiriyorum. Yok yok ben kesin delirdim.
"Kalkar mısınız acaba?"
"Burasının ben oturmadan önce boş olduğunu düşünüyorum."
"Hayır-"
Konuşmamı yarıda kesen çalan telefonumdu. Aslında açmazdımda çünkü konuşmayı sevmiyorum. Yani aslında seviyorum da...aman boş verelim arayanın Selim olduğunu görür görmez açtım.
"Alo Selim."
"Alo bitanem sana bir sürprizim var,verdiğim habere çok seviniceksin."
"Ne oldu Selim çatlatma insanı."
"Tamam söylüyorum 20 dakikaya kadar gel havalimanındayım seni bekliyorum."
"Ne! İnanamıyorum tamam 20-25 dakikaya oradayım sevgilim, seni seviyorum."
"Bende birtanem."
Hemen olduğum yerden kalktım ve koşar adımlarla taksi durağının olduğu sokağa girdim. Hemen bir taksiye bindim. Adresi verdim. Annemin ölümünün ardından iki ay geçmişti.Ve annem öldüğü günden beri Selim'e ulaşamıyordum. Sonra beni arayıp yurt dışında olduğunu işleri olduğunu söylemişti. O benim ruh eşimdi,ölümüne seviyorum onu,yokluğu diye birşey düşünemiyorum. Derken taksi durdu ücreti ödeyip indim.Çok heyecanlı olduğum için ilk başta lavaboya girip elimi yüzümü yıkadım tam çıkıyorum ki o aşık olduğum sesi işittim.
Selim"Tamam birtanem sen merak etme ben onu yola getirip paraları cebe indirdikten sonra kaçarız buralardan."diyordu. Tiz bir ses ise "Selim'im,aşkım zaten sana sırılsıklam aşık hemen kanar yalanına..."gerisini duyamadım kulaklarım uğulamaya başladı. Ama bu ses Burçin'e aitti. Hayır,ben şu anda kabusun içinde olmalıydım. Elim gücünü kaybetmiş bir şekilde kapının kolundan düştü. Bu sefer söze Selim girdi."Sen merak etme Burçin ben işimi biliyorum sevgili aşığımın elinden herşeyini alacağım ve sonra mutlu son."Gözlerim yuvalarından çıkmak istercesine açılırken Burçin bir kahkaha patlattı."Bende o arada evimizde,bizim evimizde seni bekliyor olacağım."Daha fazla dayanamayarak kapıyı açtım ve dışarı çıktım."Merhaba Selim." Kafamı çevirdim ve Burçin'e dönerek "Sana da merhaba Burçin yada dur kaltak mı demeliyim."Selim kolumu tutup itiraz edip özür dileyip kafamı ona çevirmeni sağladı."Artık çok geç Selim!"Kolumu iğrenç ellerinden kurtardım ve göğüsüne vurup itekledim. İkiside şoka girmiş bana bakıyorlardı."Yanlış zamanlama gençler. Ne yazık ki herşeyi duydu bu kulaklar. Biliyor musun Selim sana güvenmiştim,inanmıştım tüm kalbimle köreren duygularım birtek senin yanında canlanıyordu.Ha fark ettiysen "du" dedim di'li geçmiş zaman. Artık sen benim için geçmiş bitmiş,tükenmiş duygularsın. Ama kalbimden atabilir miyim bilemem?"Burçin sanki hiçbirşey olmamış gibi dinliyordu."Bunun için miydi bu sürtük için miydi?Ben seni sevdim ve sana her hücremle aşık oldum. Senin yanında mutluydum. Sen..."dedim Burçin'e dönerek"Peki sen, hı hiç mi gururun yok,azıcık olsada sızlamadımı kalbin?"Bir kahkaha patlattım."Ne saçmalıyorum ya ben zaten sizde kalp diye bir şey olsa azıcık vicdan kırıntısı da bulunurdu değil mi?"Elimi Selim'in kalbine koydum ve işaret parmağıyla bastırdım."Şurası var ya insanları insan yapan burasıdır. Duyguları,mesela sevgisi, inancı olan insanlarda bu vardır. Ben seni ölümüne severken sen bunu göremedin bile,ama sen ölmüşsün,duygusuzlaşmışsın,burası bile taşlaşmış ama seni bu taş kalbini benim yumuşacık kalbim buraya kadar örtebildi. Kendimi ağlamamaya zorladım."Benim göz yaşlarımda yavaş yavaş ölürken sen,senin ölümünle yavaş yavaş dirileceğim ben."Dedikten sonra o yanındaki sürtüğe çarpıp çıktım oradan. Koşmaya başlamıştım çoktan ağlıyordum ve gittikçe hızlanıyordu gözyaşlarım. Çoğu insana çarparak çıktım oradan. Koşuşum dahada hızlandı,gözyaşlarımdan heryeri bulanık görüyordum. Kalbim ağzımda atıyordu. Ciğerlerim patlamış gibi olunca durup etrafıma baktım. Yine oraya gelmiştim annemle son oturduğumuz banka. Hemen elime telefonumu aldım ve şunları yazıp gönderdim."Beni o kadar küçümseme be Selim belkide ölümün benim elimden olacak..."

Genç KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin