Sınıfa girdim herhangi boş bir sıraya oturdum. Yanımda serseri tipli bir çocuk oturuyordu ve gearip garip bana bakıyordu bunun üzerine kalkıp yan sıraya geçtim. Kitaplarımı çıkardım ve öğretmeni beklemek için kafamı sıraya koydum. Sabah erken kalktığım için uykuluydum bu yüzden dalmışım yanındaki arkadaşın öğretmen gelince kitaplarını çıkarmasıyla irkildim. Kafamı kaldırıp bakdığımda öğretmen çoktan girmiş derse başlamıştı. Bende takip etmek istesemde kendimi derse fazla veremedim zaten o sırada zil çaldı çantamı alıp kantine indim bur tane kahve aldım ve ders içinde tutabildiğim notları tekrar ettim o sırada sandalyenin sesiyle yanıma döndüm ve sınıfta yanımda oturan çocuktu.
-Merhaba ben Oğuz. Aynı sınıftayız galiba. Dersin sonlarına doğru notlarım tam değil. Bana notlarını verebilirmisin acaba?
Aslında bakarsanız uykusuzluktan dolayı pek birşey anlamamıştım ama yavaşça kağıtları uzattım.
-Tabiki.
Tekrar önüme dönüp kahvemi yudumladım.
Sandalyeden kalkarken elim Oğuzun kahvesine takıldı ve kahve üzerine döküldü ee haliye çocuk yerinden fırladı bende panikle bağırmaya başladım.-aaaa aaaa çok pardon yaa.
Oğuz sakin ama canı yanan bir ses tonuyla.
-Tamam iyiyim ama eve gitmem gerek.
Bu haliyle araba kullanamayacağı için taksi çağırmak istedim ama daha sonra arabasını alacak biri yokmuş ve maalesef ki babamla ilişkimi kesince arabamda elimden gitmişti yani kullanabileceği md en emin değildim ama seçeneğim de yoktu çocuğu o hale getirdikten sonra...
Kitaplarımı ve onun kitaplarını topladıktan sonra arabaya gittik. Arabaya bindiğinde biraz tedirgindim ama derin bir nefes aldım ve tüm cesaretimle arabayı çalıştırdım.-Evin tam olarak nerede.
Verdiği cevap bana şok etkisi yaratmıştı çünkü komşuyduk.
Siteye vardığmızda kendi kartımla girdim.
Oğuzda şaşkın bakışlarla.-Sen...
-Burada oturuyorum. kaç numaradasın?
-28
Eve vardığmızda yan yana oturduğmuzu yeni fark ettim çünkü bende 29 numarada oturuyordum.
Oğuzun kitaplarını teslim ettikten sonra kendi evime yoneldim. Bir ses...-Adını hala bilmiyorum.
Arkamı döndüm hafifçe gülümsedim.
-Ece
-Ben üzerimi değiştirirken kahve yapmaya ne dersin?
Gülümseyerek.
-Peki.
İçeri girdik ve yine bir şok geçirdim.
Evi bir bekâr erkeğe göre çok topluydu.-Bu ev senin eminiz dimii!
-Evet.
Şaşkın ifademi gülümsemeye çevirdim ve kahve yapmak için mutfağa gittim yerlerini kız iç güdülerimle rahatlıkla buldum. ☺
Aslında baya aradım. Kahveleri yapıp salona geçtim ve koltuğa oturdum kahveleri de masanın üzerine bıraktım.-Kahveler hazır.
O sırada oğuzun ayak sesleri üzerine kafamı oğuza doğru çevirdim.
üzerinde birşey yoktu altındada kırmızı düz bir kapri. Açıkçası karın kaslari karşınında ağazım açık baka kaldım. Oğuzun gülüşüyle toparlandım.-Böylemi durucaksın.