[[Multimediada Ezgi]]
Ben Ezgi :) kısaca bana Ezo derler okulda tanınmış biriyim ve nerdeyse her ders müdürün odasındayım.Babam bağış yapmasa bi dakika bile kalamam o okulda tabi her şeyi tek başıma yapmıyorum can dostum Eylül olmasa aslında pek de yaramaz sayılmam.Okuldaki tüm erkeklere aşıktır kendisi ama hiç biriyle çıkmaz. Neden derseniz ben de bilmiyom ama güzelliğine laf yok çıkma teklifi de alıyo ama kabul ettiği gibi ayrılıyo.Deli mi ne :) O tek gecelik ilişkileri seven bi kız bense az olsun öz olsun diyorum hiç tek gecelik bi ilişkim olmadı.Aslında hiç olmadı bi kaç kere sevgilim oldu ama hiç öpüşmedim bile siz düşünün.Ama Eylül her gün başkasıyla olan bi kız.......
Okula az kalmıştı ve bu günler bitmesin diye dua ediyodum.Derslerim iyiydi ama okulu sevmezdim.Eylül bugün bize gelicekti ve okul için hazırlık yapıcaktık.Ben sevmem böyle şeyleri ama Eylül işte.Katlanmak şart. Hemen hazırlandım ve bahçeye inip Eylülü bekledim geldiginde beraber içeri girdik ve birşeyler atıştırıp çıktık. Bi taksiye atlayıp gittik şöförle uğraşacak zamanım yok. Avmye vardığımızda Eylül ilk gördüğü mağazaya beni çekistirmeye başladı ben de mecburen peşinden gittim. Bu mağazadan herşeyi alıcaktım ve eve gidicektim. Hemen gözümün takıldığı şortların yanına gittim ve 3 kot şort ve 7-8 tane rengarenk şort aldım zaten ihtiyacım yoktu. Bi kaç tane büstiyer ve tshirt aldım.Normalde her sey aynı gelir ama ilk kez dikkatimi çeken bir şey gördüm ve bu mağazadan aldıklarımın parasını ödeyerek"'paketlensin geliyorum" diyerek çıktım.Karşıdaki mağazaya girdim ve hemen gözlerimi kamaştıran elbisenin yanına gittim ilk kez bu kadar beğenmiştim bir şeyi.Hemen elbiseyi alıp kabine ilerledim (normalde kabine girmeyen bi insanım) giydiğimde çok güzel olmuştu ve bu elbise gibi bir sürü güzel elbise vardı.Diğerlerini denemeden aldım ve okulun ilk iki ayı için kıyafetim olmuştu.Bu mağazadaki işlerimi halledip diğer paketlerimi almak için ilerledim. Diğerlerini de almak için gittiğimde Eylül de kasadaydı.Onun da işi bitince bir şeyler içmeye karar verdik.Asansör sonunda gelmişti.Asansörün içindeki çocuğu süzerken arkamdan ittirilmemle irkildim ve çocuğun üzerine yapıştım.Beni belimden tuttu ve iyi olup olmadığımı sordu.İyiyim dedim beni daha demin ittiren kadına bakarak. Rezil olmuştum güzelim çocuğa.Sonunda en üst kata gelmiştik ve utancım biraz olsun geçmişti ama hala yanaklarım kıpkırmızıydı. Hızlı hızlı ilerlerken Eylülün dikkat et demesiyle orda bulunan süslerden birine takıldım tam düşücekken iki kaslı el belimden tuttu ve beni kendine çekti. Nefesi saçmalarıma değiyodu.Her zaman yanına olmayabilirim prenses diye fısıldadı ve gitti. Ne olduğunu anlamadan Eylül kolumdan çekip bi sandalyeye oturttu hala şoktaydım. Kahveler geldiğinde kendime gelmistim ve Eylülü dinlemeye başlamıştım.
Çok Tatlı çocuk değil mi?
Kasları da baya fazla dime?
Sence sevgilisi var mıdır?
İyi bi çocuk mudur?
Ona borçlu hissediyo musun kendini?
Seni tutunca ne hissettin?Laaaaannnnn yeterrrrrrrrr. Ne bilim ben.Eve gidiyorum zaten yorgunum aksam konuşuruz dedim ve asansöre yine bindim bu sefer kimse yoktu içinde.Hemen eve gitmek istiyodum derken kapı açıldı ama telefonumdaki mesajları kontrol ettiğim için kim olduğunu farketmedim.Zaten umrumda da değildi.Ne büyük Avm yaa bi varamadık zemin kata.Birden ışık kapandı ve asansör durdu.Kim olduğunu bilmediğim kişiye sarıldım.Tanıdık geliyodu. Ya oysa ...? Bana sımsıkı sarılırken bi kaç tuşa bastı ve ışık açılmıştı. Yine mi sen dedi gülerek. Yere baktım ve birşey diyemedim. Asansör neden hala haraket etmedi yaa. Bana baktığından emindim ve kızarmaya başlamıştım. Ben de ona baktım ve "Ne bakıyosun ya "dedim. "Bana borçlusun"dedi. Ne borçlu muyum nasıl ya kurtarmasaydın o zaman diyemedim tabiki de. Asansör haraket etti sonunda. Tam inerken arkamdan bi ses duydum. Borçlu kalmak olmaz...