Bir hafta geçmişti.gardiyan yavaş adımlarla sabahın ilk saatlerinde koridordan son hücreye doğru gelmeye başladı. Ted sesleri duyunca yattığı iğrenç sedyeden doğruldu ve kulaklarını sesin geldiği yere odakladı. Ses kapının önüne geldi ve kesildi ardından bikaç anahtar sesi çıngırdadı. Gardiyan anahtarı deliğe takıp çevirdi ve ardından yavaşça kapıyı açtı,
-hey velet kaldır bakalım o kıçını gidiyoruz,
Dedi ve Tedin boynundan tuttu birlikte koridora çıktılar ve hızlıca yürüyerek kısa sürede koğuşa vardılar. Ted'in gördüğü sadece B6 koğuşu tabelasıydı yarı uyur haldeydi. Ted'i içeriye ittirdi ve kapıyı kapatarak döndü gitti gardiyan içeri yanaştı ve yatağına baktı. Yatağı boştu yani kiöse sahiplenmemişti. Sonra kafasını çevirerek Ref'in olduğu yatağa baktı ve bi an dondu Ref yerinde yoktu. Şaşkın şaşkın bakarken kapı tekrar açıldı yine gardiyanlar gelmişti milleti kaldırıyolardı Ted hemen yanına yaklaşan gardiyanın yanına gitti ve,
-şu yatakta yatan çocuk, Ref nerde
-iki gün önce mahkemeye çıktı yetimhanedeki bikaç çocuğun da tanıklığıyla suçsuz olduğu ortaya çıkmış. Serbest bırakıldı...
Ted bir an donakalmıştı daha öncelerfe gep beraberiz kardeşiz diyen kişi onu terk etmişti. Peki şimdi ne olacaktı... Derken Smith Ted'e yanaştı ve kulağına,
-Daha bitmemiş bi hesaplaşmamız var ,diyerekyanından süzüldü geçti gitti Ted artık yalnızdı...Dışarı saatiydi. Ted koridorlarda dikkatlice ilerliyordu tüm gardiyankarın ve mahkumların dışarıda olduğunu biliyordu. Hızlı adımlarla odalara göz atıyor içeride ne var diye bakıyordu. Ve evet sonunda tüm dosyalaron olduğu odayı bulmuştu kapının kitli olması gerekiyotdu ama şansına açıktı. Hızlıca içeri girdi. Dolapları açmaya başladı. En sonunda eline aldıpı birşey karşısında sırıtmaya başladı. O bir krokiydi binanın tüm elektrik kamera giriş çıkış krokileri vardı elinde. Hızlıca katladı ve koşarak dışarı çıktı koridorun batı ucundan gardiyan sesleri geliyordu. Anşden yönünü değüştirdi ama ordan da sesler geliyordu. Ted'i ter basmıştı. Gözüne yandaki cam ilişti. Camın dibine vardı ve aşağıya baktı kimse yoktu ama burdan atlarsa biyeri kırılırdı. Yine de camı açtı çünkü başka çaresi yoktu. Tam atlayacakken yan taraftaki camın altında gübre çuvallarını gördü. Çok zamanı yoktu bu yüzden koşarak o cama gitti ve hiç düşünmeden atladı pek yumuşak bi düşüş olmasa da toprağa atlamaktan mantıklıydı. Ayağa kalktı ve etrafına baktı. Burası hapishanenin ortasındaki mahkumlara dışarı saati verdikleri yerdi ama kimse yoktu muhtemelen herkes yemeğe gitmiş olmalıydı.Ted koşarak kapıya gitti ve vurmaya başladı. Birkaç dakika uğraştıktan sonra gardiyan geldi. Ted halsiz duruyordu. Gardiyan kapıyı açarak onun kolundan tuttuğu gibi içeri attı
-zaten gece uyumazsınız ki gündüz de bulduğun yerde uyursun tabii ,dedi ve Ted'e tokadı yapıştırdı. Ted sesini bile çıkaramadan yoluna devam etti ve koğuşa vardılar. Ted'i kapıdan içeriye ittirdi. Ardından kapıyı sert bir biçimde kapattı. Herkes Ted'e bakıyordu. Bu ortamdan hoşlanmayan Ted hızlı adımlarla dolabına gitti ve ceketini çıkartıp koyduktan sonra yatağına çıktı ama uyumadı etrafı süzüyordu zaten bu saatte kimse uyumazdı saat daha ikindi 5'ti. Smith durmadan onu süzüyordu ve yanındakine bişey diyordu ama Ted bunu takmıyordu.Saat 7 olmuştu. Akşam yemeği için herkes yemekhaneye iniyordu. Ted elini yıkamak için lavaboya doğru ilerledi içerden sesler geliyordu. Tam içeri girdiği anda Smith ile karşı karşıya geldi. Bikaç saniye bakıştıktan sonra Ted'in omzuna omuz atarak geçti gitti. Ted yumruğunu sıktı ama yine de devam etti.
Herkes yemepe oturmuştu. Ted köşedeki
Masada tek başına oturuyordu. Düşünceliydi..dalgındı.
Bu arada Smith'in yanında dolaşan tiplerden birisi aşçının eline kimseye çaktırmadan bir miktar para koydu aşçı da ekmeğinin içine etrafı kolaçan ederek bir çakı yerleştirdi ve genç doğruca Smith'in yanına koştu. Ted hala dalgındı olanların farkında bile değildi. Bir yandan nasıl çıkacağını düşünürken bir yandan da Ref'i düşünüyordu kardeşim dediği çocuk acaba onu satmış mıydı yoksa istemeden mi çıkmıştı burdan.
Smith etrafı kolaçan ederek çakıyı pantolonu ile kemeri arasına sıkıştırarak yemeğini yemeye devam etti ve sonra Ted'e uzuunca baktı... Yüzünde sinsice bir tebessüm düştü...
Yemekten sonra herkes dışarıdaydı. Ted bi ağacın altına oturmuş etrafı süzüyordu dikkatli olması, etrafta olup biten hiçbir şeyi kaçırmaması gerekliydi. Biraz bekledikten sonra ayağa kalktı ve lavaboya doğru yürüdü yolda gördüğü taşları tekmeliyordu yürürken. Gardiyanın yanına geldi ve kapı açıldı Ted tereddütsüz içeri girdi. ted için fırsat kollayan Smith koşarak kapıya gitti, kapıyı açtırdı.
Ted lavabodan çıkmış elini yıkıyordu. Bir anda Smith içeriye daldı ve belindeki çakıyı çekerek düşünmeden Ted'e savurdu. Ted çakıyı görünce aniden geri çekildi ve karşılıklı durdular. Smith sinsice gülerek;
-bu sonun olacak Ted bu çöplükte ya sen ya da ben kalacağız. Dedi
Ted hiç bozuntuya vermden;
-senden daha kötükerini gördüm Smith,
dedi. ama kendisi onun kadar iri birisiyle hiç karşılaşmamıştı.
Smith yaklaşmaya başlamıştı Ted düşündükçe düşünüyordu bu düşünceler Smith'in saldırmasıyla bozuldu. Ted bi daha geri çekildi ve sırtını duvara vurdu. Smith bu defa sinirlendi ve tekrar atıldı bu defa Ted yandaki tabureye basıp sıçrayarak Smith'in kafasın bi tekme attı o arada Ted de sinirlenmişti ki Smith'in sersemleyen kafasını tutup duvara çarptı ve koşarak dışarı çıktı. Kapıdan tekrar dışarı çıktı tedirgindi daha dakka geçmeden Smith bahçeye koşarak daldı çok sinirli gözüküyordu. Gardiyanlar elindeki bıçağı görmelerine rağmen bişey demiyordu Ted olanları anlamıştı. Ted geriye doğru çekildi Smith'in tayfası Ted'e gözünü dikmişlerdi. Ted bunun sonu olduğunu düşünmeye başlamıştı o arada gardiyanlar da görmezden gelerek içeriye girdiler Ted dövüşmeyi iyi bilirdi fakat bu kadarı fazlaydı. Ted cesurdu korkusuzdu, ama şimdi ne olacaktı merak içindeydi. Smith koşarak geldi, gelişi öküzün koşuşuna benziyordu. Ted yumruğunu sıktı ama sonra bundan vazgeçerek yere çöktü smith'in son hızla koşan haline dönerek yüzüne yerden bir avuç tozu savurdu kendisini de yana yuvarlanrak önünden çekildi tekrar ayağa kalkınca Smith gözlerinü ovuşturuyordu Red vakit kaybetmeden yüzüne bir yumruk vurdu. Artık smith yerdeydi. Herkes Ted'e doğru yürüneye başladığı anda kapı açıldı ve bahçeye gardiyanlar daldılar. Herkesi geri çektiler. İçlerinden biri Ted'e dönerek;
-bu iyiliğimi unutma Ted, dedi ve kapıya yöneldiler sonra diğer gardiyanlara bağırdı;
-herkesi içeriye götürün, doğu bloğunun hücrelerine kapatın...Hapishanenin en üst katındaki bi odada yaşlıca bi adam bir tane de genç vardı.
Evet bu genç Ted'di. Yaşlıca adam gardiyandı ve gardiyan söze başladı;
-Ted, son zamanlarda haraketlerini duruşunu her şeyini izledik ve karara vardık. Seni bu hapishaneden kurtarırım.
Ted'in gözleri büyümüştü. Gardiyan devam etti;
-New york'ta çin mahallesinde bi adam var tüm hapishanelerdeki senin gibi öksüz ve zeki olanları topluyor. Eğer istersen gidebilirsin ama o adamın emrinden çıktığın an 20 yıl hapse çarptırılırsın unutma bunun için sana gps yerleştirecekler nasıl istersin sen söyle. Yarın sabaha kadar vaktin var gece burada kalacaksın kıyafetlerin şurda eğer gitmek istersen kıyafetleirni sabaha topla ve hazır ol.
Bu sözlerin ardından gardiyan hızlı adımlarla dışarıya çıktı kapıyı kapattı ve kitledi.Ted artık umut ışığını bulmuştu ama bu çinli adamın kim olduğunu merak ediyordu. Ama o anda boşver dedi buradan ölmeden çıkamayacaktı yoksa.
Çok düşünmedi kıyafetleri hazırladı giyeceklerini giydi ve babasından amcasına ondan da Ted'e kalan kolyesini boynuna geçirdi sonra çaldığı krokileri düşündü yatağının altında kalmıştı ne olacaktı onlar düşünmeye başladı ve koltuğa oturdu, dakika geçmeden orada uyuyakaldı.
Sabah gardiyan içeriye dirdiğinde Ted'i uyur buldu. Gözlerinde umuda bakan bir bakış vardı...For you hobbit