YAĞMUR

69 7 12
                                    

Yağmur şiddetini attırken üzerimdeki siyah kabana sıkıca sarıldım. Vücudumu delip geçen rüzgarı iliklerime kadar hissediyordum. Sırılsıklam olmuş kıyafetlerim üzerime ikinci bir deri gibi yapışmıştı ve bu histen nefret etmiştim. Neresi olduğunu bile bilmediğim ıssız bir sokakta, yağmurun altında tamamen savunmasızdım.

Hiç tanımadığım bir şehirde yaşamak zorunda bırakılmış olmaktan nefret ediyordum. Bu lanet olası sokaktan ve dinmek bilmeyen yağmurdan da. Kafamı yukarı kaldırıp, karanlık bulutların yıldızları sakladığı geceye baktım. Yüzüme düşen yağmur damlaları yüzünden gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım ve sinirle derin bir nefes aldım.

Hayatımda ilk defa kaybolmuyordum, bu sahneyi daha öncede yaşamış ve başımın çaresine bakabilmiştim. Bu şehirde yeniydim ve ilk zamanlar böyle şeyler olabiliyordu. Şimdi sakin olmam ve nerede olduğuma dair bir iz bulmam gerekiyordu. Bir sokak ismi, bir tabela, yerimi belli edebilecek herhangi birşey. Daha sonra Melih'i arayacak ve beni burdan almasını sağlayacaktım.

Gözlerim içinde bulunduğum dar sokağın etrafında gezindi. Yıkık dökük binalar eski ve terkedilmiş görünüyordu. Bir kaç evin önünde hurdaya dönmüş eski model arabalara baktım.Yardım isteyebileceğim kimse yoktu. Yağmurun altında kalmış ve kendine sığınacak yer arayan bir sokak kedisi bile. Bu sessizliğe anlam verememiştim. Duyabildiğim tek şey kendi ayak seslerim ve sık aldığım nefeslerdi.

Geri dönüş yolunu bulmak için artık çok geçti. Burada her yer birbirine andırıyordu ve gelirken yolu adam akıllı takip etmemiştim. Hoş, takip etsemde eve yürüyebileceğimi zannetmiyordum çünkü saatlerdir beynimdeki düşüncelerden kurtulmak için sokaklardaydım ve yorgunluktan ayak tabanlarım ağrımıştı.

Siyah kabanımın cebindeki telefonumu bulmaya çalıştım ve soğuktan titreyen ellerimle telefonun çalışıp çalışmadığını kontrol ettim. Yağmur ceketimin cebine kadar sızmış ve telefonumu da ıslatmıştı ama şans benden yanaydı ki sorunsuz bir şekilde çalışıyordu. Ekran kilidini açarak rehbere girdim ve Melih'in numarasını tuşladım. Uzun süre telefonun karşı tarafından gelecek bir sesi bekledim ama aramama yanıt vermemişti. İnatla ikinci kez aradığımda Melih'in sesini duydum. "Zamanlaman müthiş, kuzen. Tam iş üzerindeydim ve bil bakalım kim beni yatak odasında bekleyen uzun bacaklı sarışından alıkoydu. Umarım bunun için geçerli bir sebebin vardır." dediğinde yüzümü buruşturdum.

Telefonu neden ısrarla açmadığı belli oluyordu. Kim bilir yine hangi barın arka odasında yada hangi kızın evindeydi. "Seni işinden alıkoyduğum için üzgünüm Melih, ama sanırım beni hemen buradan alman gerek." Gözlerim beni çevreleyen duvarların arasında gidip gelirken endişeyle dudaklarımı ısırdım. "Evde değil misin?" "Hayır, biraz dolaşmak istemiştim. Bilirsin, yeni şehre alışma turları."dediğimde "Bana tek başına olmadığını söyle, Efnan. Neden çıkarken bana haber vermedin?"dedi. Endişeli çıkan sesi beni huzursuz etmişti. Melih ve ciddiyet kesinlikle birbirine oldukça uzaktı. O her zaman umursamaz ve pervasız olmuştu ve basit bir kaybolma işini bu kadar sorun edeceğini düşünmemiştim.

"Kapıdaki ızbandutlar seni haberdar eder diye ummuştum."dediğimde göz devirdim. Amcam her zaman fazla temkinli bir adam olmuştu ve kapımızın önünde güvenliği sağlamak için bekleyen adamlar vardı. Melih onu içeride bekleyen uzun bacakları sarışına pantolonunun nerde olduğunu sorduktan sonra bana "Nerede olduğunu söyle." dedi. "Bilmiyorum, bir saniye bekle. Etrafa bakacağım." Arkamı dönüp sokağın diğer tarafına bakındığımda aynı zamanda burayı tarif etmeye çalışıyordum. Karşı caddedeki bordo duvarda bir tabela gördüğümde ona doğru ilerledim ve "Sessiz, Sessiz sokaktayım. Eski evler falan var. Tarihi bir yer gibi duruyor."dediğimde Melih'in sıkıntılı bir nefes aldığını duydum. Bu ne saçma bir sokak ismiydi böyle. Doğru okuyup okumadığıma emin olmak için üç defa okumuştum. Sokağın sessiz olduğu doğruydu ama böyle bir isim verileceğini düşünmüyordum.

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin