Anlatan Kişi ✦ Kim Jong Dae (Chen)
Yurt odasına Bay Wu Gan Kuai girdiğinde beri herkesin gözü onun üzerindeydi. Sonunda konuşmaya başladığında asla duymak istemediğimiz cümleyi sarf etmişti dudakları. ^Do Kyung Soo'yu götürmeye geldik.^
Kris: Yani. Onu öylece götürmenizi izleyeceğimizi mi zannediyor sunuz?
Wu Gan Kuai: Evet, ve de zorluk çıkarmayın bu saatten sonra sizinde bizimde yapabileceğimiz hiçbir şey yok.
Konuşmaya aniden Yoona atladi ve bilmiş bir tavırla şunları söyledi ^Yanılıyorsunuz efendim.^ Yoona bunları söyledikten sonra Bay Wu söylenen şeyleri duymamış gibi Yoona'ya bir daha tekrarlattırdı. Yoona'da bu sefer biraz daha açıklayıcı bir cümle kurdu.
Yoona: Dedim ki yanılıyorsunuz.
Wu Gan Kuai: Nasıl kendinden bu kadar emin konuşabiliyorsun?
Yoona: Çünkü D.O. 'nun kurtarılmasının imkansız olmadığını biliyorum. Ama verdiğiniz tepkilere ve cevaplara bakılırsa siz onu bilmiyor gibisiniz Bay Wu.
Wu Gan Kuai: Kimi bilmiyorum?
Yoona: Jung Jessica.
Bay Wu alaycı bir ses tonuyla ve gülüşüyle ^Hahaha Jessica'dan mı medet umuyor sunuz? Gerçekten komik.^
Yoona: Evet, neden ki?
Wu Gan Kuai: Jessica'nın hangi şartlar altında yaşadığını bilmiyor musun?
Yoona: Biliyorum, ama bu bizim için bir engel değil. Onu bulup D.O.'yu iyileştirebiliriz.
Wu Gan Kuai: Onu bulamazsınız, o istemeden de kimse onu bulamaz. Cadı konseyi bile başaramamışken sizin yapacağız demeniz gerçekten komik. Sen Jessica'yı hafife aldın galiba ama o sizin veya bizim gibi değil o hepimizden daha üstün. Ayrıca hadi buldun diyelim öyle birşey olmaz ama biz yinede bir düşünelim onu nasıl ikna etmeyi düşünüyor sunuz acaba?
Yoona: Sadece gerçekleri anlatacağız ve böylece bize bir şans tanımış olacak.
Wu Gan Kuai: Neden tanısın?
Kris araya girerek şunları söyledi ^Çünkü onun da bir kalbi var. Herkes sizin gibi değil Bay Wu.^
Bay Wu hafif sinir ve şaşkınlıkla beraber ^Bunu bilemezsin Wu Yi Fan, kimsenin kalbine açıp bakamadığın gibi.^
Yalnız o bu değil de öküzün trene baktığı gibi onların konuşmalarını izledik ve hiçbir şey anlamadık yani en azından ben anlamadım acaba diğerleri ne olduğunu biliyor mu? Neyse ben yinede çaktırmayayım da rezil olmayayım. Bu arada Jessica'yı da acaip bir şekilde merak ediyorum çok gizemli.
Bu arada Bay Wu 2-3 dakika boyunca sustu, adam içimden konuştuğumu anladı ve saygı olarak sustu işte adamın dibi, seni tuttum.
Aha yeniden konuşmaya başladı. ^Benden D.O'yu bırakmamı istiyorsunuz?^ Görüyorsunuz işte adam leb demeden leblebiyi anladı çok zeki adam çok iyi, başkaları iki saat anlamazdı ama o şıp diye olayı çözdü budur işte.
Bay Wu'nun sorusu üzerine hepimiz kafamızı yukarı-aşağı salladı ve bir onay bekleme sürecine girdik.
Wu Gan Kuai: Onu bulmak için altı gününüz var, elinizi çabuk tutun ve bizden herhangi bir istekte de bulunmayın. Bu altı günün sonunda taraflar arasında ne olunacağına sizin savunmanızı dinledikten sonra karar vereceğiz.
Söyledikleri bittikten sonra arkasına dönüp gitti.
İnanamıyorum resmen izin verdi ama ben bu adamı sevmiştim zaten.
Sevincimizi grup kucaklamasıyla kutladık ve başlarımızı Yoona'ya doğru çevirdik.
Anlatan Kişi ✦ Im Yoon Ah (Yoona)
Başlar teker teker bana çevrildiğinde bildiklerimi anlatmam gerektiğini anlamıştım.
- Cadılar için çok önemli bir kehanet vardır. Bu, bütün dünyadaki varlıkların hayatını etkileyecek kadar mühim bir konu. Bu hikâyede ki başrolümüz de Jessica. Jessica'nın sıradan bir cadı olmadığını anlamışsınızdır herhalde. Onu bizden ayıran en önemli özelliklerinden biri hiçbir destek almadan kendi başına yetişmesi, bir diğeri de ölen kişileri geri döndürme veya öldürmek. Biliyorsunuz ki D.O. hala yaşıyor eğer ölüm gününe kadar Jessica'yı bulup ondan yardım isteyebilirsek D.O.'yu bize geri döndürebilir.
Kai: Nasıl bulacağız onu?
-Arayarak.
Kai: Fotoğrafı falan var mı?
- Hee var, yani olması lazım. Bakmam gerek. Neyse ben bulunca getiririm size.
Diyerekten odadan çıktım. Off kahretsin Sehun'un almayı unuttum neyse onunla sonra uğraşırım.
■
■
■Kütüphaneyi tam anlamıyla alt üst ettim ve sonunda fotoğrafını buldum. Benden hiçbir şey kaçmaz, hayır yani anlamadığım şu çoğunluğun bildiği bir şeyi neden saklama gereksinimde bulunuyorsunuz ki. Gerçekten onları anlamak çok zor.
Aman neyse işte fotoğrafı bulduğuma göre şimdi ki işim fotoğrafı çoğaltmak ve orjinalini yerine koymak.
Evet, görüldüğü gibi her yerimden zeka fışkırıyor yine, off neden bu kadar mükemmel anlamıyorum.
■
■
■Çoğaltma işini hallettikten sonra orjinali yerine koymaya gittim ve tam koyarken arkamda birinin varlığını hissettim ve hislerimde yanılmadığımı arkama döndükten sonra anlamış bulundum.
Arkamdaki kişi kıdemli bir cadıydı. Kahretsin her yeri döktüm o zaman bir Tanrı'nın kulu gelmedi şimdi işim bitince mi geliyorsun zıkım olsun benim şansıma.
X: Ne yapıyorsun burada?
- Bir şeye bakıyordum.
X: O baktığın şeyi soruyorum zaten.
- Jessica hakkındaki şeylere bakıyordum.
X: Neden? Size zaten anlatılması gerekenler anlatılmadı mı? Çabuk dışarı.
- Tamam efendim.
Ohh ucuz atlattım. Hemen yedekleri dağatayım bari. Bugünlük bu kadar heyecan yeter.
Hızlı adımlarla diğerlerinin yanına gittim herkese fotoğrafı dağıttım.
Arkasından Xiumin ^Ama bu?^ dedi ve bende ^Ne oldu tanıyor musun yoksa?^ Xiumin normal bir şekilde ^Hayır nereden tanıyacağım sadece birine benzettim azıcık.^ bende ^Humm, tamam^ şeklinde cevap verdim ve konu kapandı.
Yazar Notu: Geciktiği özür dilerim. Okullar açıldığı için ilgilenemedim. Güzel bir gün geçirme umuduyla. Kendinize iyi bakın çünkü sizi sizden başka iyi anlayacak ve sizin kendinizi sevdiğiniz gibi sevecek birisi daha yok. Sevgilerle♡♡♡
~○~12MiRage~○~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PURIFICATION FROM THE SINS
FanfictionHer şeyin bir BEDELİ var. İYİ ya da KÖTÜ, DOĞRU ya da YANLIŞ, ÖDENMİŞ ya da ÖDENECEK...