Soğuk bir rüzgarın tenini sıyırıp geçmesi..
Uçağın kalkışındaki gürültü..
Issız bir parktaki kuş cıvıltısı..
Ilık bir su...Teninde soğuk hisler bırakacak şekilde ilerliyor.Vücudunun alıştığını belli eden bir his ardından ürpertinin kaybolması.Bedeninin ihaneti.Bu sefer soğuk bir su ama daha fazlası...
Savunmasız olduğum anlardan bir tanesi.Üstündekileri tek tek çıkar.Bir adım atarak kabine gir.Tüm duygularının akıp gitmesine izin ver.Düşüncelerimin silinmesine yardımcı ol.Musluğu çevir.Ilık suyun bedenine çarparkenki ürperti.Ah işte aradığım şey...Buna hakim olmalıyım.Sakın alışma,kendinde üstünlük kur.Küçük damlaların vücudunda gezindiği yolu izle..Benliğini serbest bırak.Zaman ve ihanet.Vücudun bu ılık suya alıştı.Sakın kendini bırakma!Kendine gel musluğu en soğuk dereceye getir ama bir şeyi sakın unutma ellerini bedenine sakın sarma.Asla hiçbir şeye alışma her şey herkes biticidir.Her şey birgün sona erer.Yaşamın izlerini yansıtmış mı sor ?Cevabın bedeninde mi yoksa ruhunda mı?Cevap zaten belli.Vakit kaybı.Ne acınası bir hal..Aldığın her nefesin bir fazlalık olduğunu düşünmek.Ne bencillik ne küstahlık ama.Sana verilenin kıymetini bil.Aklını kullan aptallık etme.Hayatına son vermek bir çözüm değil.Küçücük bir çocuk bile yaşama bu denli tutunurken intihar sadece bir şımarıklık.Kolay yoldan çıkışa varmak..Kısa yoldan bir çözüm kapısı.Bir kapı..Aç ve beklediğin o iki kişiyi gör ve ardında bıraktığın bir yaşam..Buna değer mi?Onlar için elbette.Birisi hiç görmediğim halde yanımda olduğunu hep hissettiğim biri.Diğeriyse 9 yılımı beraber geçirdiğim peşinden ayrılmadığım bir arkadaş,bir baba...Geriye kalan tek şeyse biraz inanç birazda cesaret.Gözlerini kapat.Gördüğün tek şey karanlık,boşluk.Düşüncelerini sakla.Gözlerini aç ve musluğu kapat.Bedeninde kalan son damlalara bak.
Derin bir nefes alıp kabinden çıktım.Yine ne çok şey düşünmüştüm.Havluyu vücüduma sararken yerlere dökülen küçük damlalara gülümsüyordum.Ben şeffaflığı seviyordum.Saçımdaki fazla sudan kurtulmak için lavabonun kenarına ilerlerken gözüm kol saatime ilişti.Babamdan bana kalan en değerli hatıra..Epeyce oyalandığımı anlayınca ellerime baktım.Buruş buruş olmuştu.Kapının tıklanması ve bana oldukça yabancı gelen bir ses
"Sare,Beren aradı,duşta olduğunu söyledim.Birazdan tekrar arar haberin olsun."Sıradan bir gün gibi duygusuzca konuşması kaşlarımı çatmama engel olamıyordu.Saçımın suyunu sıkıp kapıya yönelmemle derin bir nefes aldım ve beklenen an kapının arkasında bekliyordu.
"Tamam,bu sefer söyleme zahmetinde bulunduğuna göre gidebilirsin."
"Kendine gel,karşında akranın yok!Annenim ben senin."
"Annem mi?Güldürme beni senin bana annelik etmediğin 9 yılın ardından annelik lafını ağzına alma sakın.Sen benim en son 9 yıl önce annem oldun.En son o zaman senin kokunu aldım.En son o zaman senin kucağınla buluştum.Bu annelik oyunu için artık çok geç."
"Ne yani 9 yıldır sana annelik yapmadım mı sarılmadım mı?Nankörlük etme."
"Doğru sarıldın ama bana değil o adama sarıldın sen."
"O adam diyip durma!O benim kocam.Acını anlıyorum ama 9 yılın ardından her geçen gün daha da agresifleşiyorsun.Davranışlarına çeki düzen ver." Aklım sadece bir kelimede takılı kalmıştı.
"Acını mı?Acı sadece benim acım mı?Bu acı sadece benim,senin,Beren'in değilde yalnız benim mi?" Alayla gülmemin ardından onu konuşturmaya fırsat verdirmeden
"Doğru ya sen o adamın altına girdiğinden beri bu acı sadece benim ve Beren'in acısı oldu senin değil." Bu çıkışım ağırdı biliyorum ama büyük bir dalganın içine inatla dalan bir dalgıcın yüzünde hissettiği o yanma hissini bende saçımdan yüzüme doğru akan küçük damlalar eşliğinde gelen tokat ile yaşadım.
"Sare artık sınırlarını aşmaya başladın.Sokaktaki kavgalarında kullandığın o jargonu bu evde bana karşı kullanamazsın.Ayrıca zamanında babanı bende çok sevdim ama artık ölü bir adamı kalbimde yaşatmamı bekleme benden.Aradan 9 yıl geçti üstünden çok sular aktı." Tokatın bir yanıtı olarak
"Evet üstünden o adam geçti biliyoruz.Pardon kocan geçti o kısmı hep atlıyorum galiba."
"Neden anlamak istemiyorsun?Vedat öldü yalnızlık bir yere kadar.Gökhan'a böyle hitaplarda bulunmayı kes artık."
"Yalnızlık bir yere kadar ne ya dalga mı geçiyorsun.Hem sen hiç o dönemi yaşamadın ki.Babam ölür ölmez o adamla evlendin.Sanki hep babamın ölmesini bekliyormuş gibi." Konuyu başka yöne çevirerek
"Yarın babamın mezarına gidiceksin değil mi?"
"Şu sıralar çok işim var bi ara Gökhanla gideriz." Daha fazla bu anlamsız sohbete katlanamayarak odamın yolunu tuttum.Kapıyı kapatıp kilidini çevirirken nereden bu konulara vardığımızı düşünmekle vakit geçirip Beren'in arayacağını aklıma getirmemle telefonu aramaya başladım.Tabiki bu dağınık oda da bulamıycağımı düşünüp bir umut yatağımın içine baktım.Çorabımla aşk yaşayan telefonumu bulmamla dağınık odanın kötü bir şey olmadığı teorimi çürütmüş oldum.Kilidini açıp son arayanlara baktığımda henüz aramamış olduğunu görüp rahat bi " oh " çektim.Aylardır onu göremiyordum.Amerika'da yaşadığı için yanına sık sık gidemiyordum.Kısa bir süre aramasını bekledim.Telefonun ışığı yanmayınca havluyla duran halimi fark edip hemen iç çamaşırlarımın bulunduğu çekmeceyi açtım.Siyah bir takım üzerime geçirip dolaptan askılı ve şortumu giyip yatağın içine zıpladım.Telefonun titreşim sesini duymamla hızlıca dizlerimin üzerine oturdum ve kilidi açtım.
"Beereenn..." Az evvel yaşadıklarımı yansıtmamak için neşeli bir şekilde telofonu açmıştım.
"Sana kaç defa söylemem gerek bana 'abla' diyceksin demedim mi ben sana?" Gözlerimi devirerek küçük bir tebessüm eşliğinde
"Of Beren..Ordaki insanlara biraz uyum sağlasanda telefonu her açtığımda bana bunu demesen nasıl olur?"
"Şımarık şey seni." Asıl konuya ne zaman gelicek diye düşünürken
"Bak Sare biliyorsun ki yarın babamızın vefatının yıl dönümü.Geçen seneki gibi bir durumla karşı karşıya bırakma sakın beni."
"Telefondan bana destek olamıyorsun Beren'cim.." Konuyu değiştirmeye çalışarak
"Abla diycektin herhalde canımın içi.Yarın orada olamıycam ama sınav zamanı yanına gelicem.Sıkı çalış fıstık." Yaşamam için tek nedenimdi beni seven tek kişiydi.İyiki varsın ' abla'..
"Peki öyle olsun bakalım.Beren'cim benim kapatmam lazım.Mağlum duştan çıktım saçlarım ıslak"
"Abla canım abl.." Sözünü tamamlamasına izin vermeden telefonu kapattım.Hızla kurutma makinesini alıp saçlarımı kuruttum.Sıcağın yüzüme vurmasıyla bir yorgunluk çöktü ve yatağıma doğru ilerledim.Yorganı çekip soğuk yatağa girmemle güzel bir ürperti geldi ardından gözlerim yavaşça uykuya daldı.
"Sare hadi kızım ebe benim.Beren saklanmak için gitti bile onu bul ve sakın kaybolma.Sayıyorum bak koş hadi.."
"Tamam babaa..." Ormana doğru mu gitti acaba yoksa çadırların içine mi girdi?Ağaçların arasından bir ses geldi sanki o mu acaba
"71,72,73.." Babamın 100'e git gide yaklaştığını duyunca hızlı adımlarla ormana doğru yürüdüm.
"Beeereeen,Bereeen... nerdesiiiin." Bir çocuk gülüşünün geldiği yöne doğru koşmaya başladım.Yine bana oyun oynuyordu kesin onu bulduğumda saçını çekeceğime emin olsam iyi olur.Arkama da bakıyorum bir yandan babam gelirse diye.
"Ber..en..." Olamaz kaybolmuştum galiba.Tekrar çocuk sesinin geldiği yöne döndüğümde bana gülümseyen küçük sarışın bir erkek çocuğun bağırmasıyla irkildim.
"Kapıyı aç Sare!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARBİYELİ
RomanceEğer dudakların.. Yalnız ve susuz hissederse Yağmuru öp Ve şafağı bekle. Cesaretini karanlıkta ara ve gözlerini kapat! "Neden yanımdasın? Neden bana güveniyorsun? Neden seni bırakmak zorundayım? Neden seni seviyorum?" "Yalnızlıktan bıktım.. Rol yapm...