Polisler evdeki herkesi tutuklarken eli hala kolumun üstünde olan bu adam
"Sakin ol,sakın telaş yapma.Anladın mı beni?"Şaşkınlıktan dilim tutulduğundan başımla onaylamakla yetindim.
"Kaldırın ellerinizi!Duvara yaslanın!" Polisin dediğine itaat edip duvara yaslanınca ellerimizin arkasından kelepçeleri takıp polis arabasına sürüklemeye başladı.Arabaya bindiğimiz andan beri öylece ona bakıyordum.
"Korkma bize birşey olmayacak.Alkol ve uyuşturucu testi yaptıracaklar.Birayı içmedin dimi?"Ağzım hala şaşkınlıktan aralanamadığından başımı iki yana salladım.
"Tamam bu iyi işte.Büyük ihtimal sabaha karşı salarlar.Ailen için yapabileceğim bir şey var mı?" Korkum bu sözden sonra gitmeye başladığında konuşabilecek duruma geldiğimi anlayıp bu soruya en uygun cevabı aradım.
"Beni merak etme başımın çaresine bakarım." Ne de olsa beni merak edicek bir babam ve ablam yoktu.İkiside çok uzaklarda.Annem aklıma gelse de eve istersem hiç gelmeyeyim umurunda bile olmazdı.O oğlu ve kocasından başka kimseyi umursamazdı.Oğlu demişken 9 yaşında olan döl israfı bir erkek kardeşim vardı,o adamdan...
"Pekala sen bilirsin." Uzun bir bekliyişten sonra polis karakoluna vardık.Evde ot çeken herkes şimdi yarı baygın vaziyette bekliyorlardı ama birini göremiyordum.Karizmatik beyefendi?
"Berk nerde?" Bu soruma o da şaşırmıştı ki kaşları çatık vaziyette etrafa bakınıyordu.
"Bilmiyorum." Kalın bir ses
"Üfle!" Orta yaşlı bu polis memurunun dediğini yapıp dizilerde gördüğüm alkol ölçen cihaza kuvvetlice üfledim.İçimden İsmail YK edasında '0 promil' diye haykırırken bu muhtemel ki 3 çocuk babası polis 'temiz' dedi.O vaziyette bile gülebiliyordum.Kandemir'e de aynı uygulamayı yaptı ve nihayi sonuç 'temiz'.
"Şu an biyolojik olarak öpüştüğümüzü biliyorsundur ufaklık."
"Cidden mi? Şuan burda bunu mu söylüyorsun?" Gözlerimi devirmiştim.Hadi ama bunun sırası mı gercekten?Burda,karakolda,ellerimiz kelepçeliyken.Birkaç test daha yaptıktan sonra karşılıklı nezarethanede sabaha kadar bekledik.Genç bir polis memuru kelepçelerimizi açtıktan sonra
"Serbestsiniz."
"Sana demiştim." Sinirden öylece bekliyordum. Şu yerden bi çıkalım..
"Neyin var?"
"Neyin mi var? Farkında mısın senin yüzüne nerdeyse hapsi boyluyodum."
"Sakin ol..Çıktık işte.Bak!Hapistede değiliz." Daha fazla dayanamıyorum.Hemen burdan gitmem lazım.Telefonunu çıkartıp birkaç arama yaptıktan sonra o 'gel beni al' diyen muhteşem arabası önümde duruyordu.
"Bin hadi seni bırakayım."
"Başıma bir bela daha almak istemiyorum." Bunu sitemli bir şekilde söylemiştim.
"Sana bin dedim." Sinirlendiğini anladığımda üstelemeyip bindim.Fazlasıyla yorgun ve uykusuzdum ve ben uykuyu çok severim.Evin yolunu tarif edip geldiğimizde
"Getirdiğin için teşekkürler." Alayla söylememin ardından arabadan inip camdan
"Ve bu arada nezarethane içinde." Bu sözleri haketmişti.Eve doğru yürürken o çoktan gazı kökleyip gitmişti.Birgün şu evi özleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.İki katlı olan bu evin ikinci katında yalnızca bana ait olan küçük odama girdiğimde rahat bir nefes alıp yatağa kendimi attım.Uyku,uyku...diye mırıldanarak uykuya daldım.
Uyandığımda her yerim terlemiş vaziyette gözlerimi açmaya zorlanıyordum.Duş alıp tekrar yattım ve pazar günüm böylece son buldu.Bal dudakları uzun zamandır görmemiştim ve yaşadığımın rüya olup olmadığının tek kanıtı bileklerimdeki kelepçe izleriydi.Ne kadar kızsamda bu karakol olayı oldukça heyecanlıydı.Okuldaki tüm haftam sıkıcılıkla geçmişti.Birkaç ufak detay hariç.Onlardan biri bizim 7 karılı Oğuz yine sevgili yapmış ve her sabah hiç anlatmamış gibi heyecanla anlatmıştı.Diğeriyse Sinemle Sezgin'in kavgası.
"Bir günde kavga etmeden durun ya."
"Ama sende bana hak vericeksin,Sare."
"Neden?Niye hak veriyor muşum bakem?"
"Çünkü Sinem'in bir sevgilisi var."
"Nolmuş ki bunda." Sezgin küçüklüğünden beri Sinem'den hoşlanıyordu ve bunu bilen bitek bendim.Tamam kabul arada şantajla istediklerimi yaptırmıyor değilim.
"Ama bu çocuk üniversiteye gidiyor." Sezgin'in bu sözleri karşısında şaşkınlıktan gözlerim açıldı.
"Oo...Sinem.Daha ilk sevgiliden bir üst levıldan başlamışsın.Nasıl bişey?Yakışıklı mı bari?"
"Evet hemde çok."
"Adı ne?"
"Bir şartla söylerim."Sezgin sabır dilenerek yanımızdan uzaklaşırken biz hala bu gizemli çocuğun dedikodusunu yapıyorduk.
"Ne şartı kızım.Söylesene!"
"Eğer şartımı kabul edersen söylerim."
"Ne şartı?" Ne zaman böyle birşey dese başıma hep bi iş getirirdi bu kız.
"Sen kabul edeceğine söz ver söyliyim."
"Bilmeden nasıl kabul ediyim kızım?"
"Olsun sen yinede söz ver.Merak etme bu sefer kötü bişey değil." Bunu son söyleyişinde her yerim sırılsıklam olmuş vaziyette meydanda yürümüştüm ama meraktan ölüp bitiyordum.
"Of tamam.Söz veriyorum." Boynuma atlayıp
"Ayy benim tatlı best friendim,minnoş best fri..." sözünü yarıda kestim.
"Hadi ne söyle şu şartını?"
"İlk defa biriyle çıkacağım için ilk buluşmada ne yapılır ne konuşulur bilmiyorum.Bendeee o yüzdenn akşam seninde geleceğini söyledim." Ne de tatlı anlatıyor.Masum şeytan..
"Nereye?Napcaz kızım üçümüz? Ben ne yapabilirimki sanki."
"Üç kişi değiliz işte o da en yakın arkadaşını çağırıyor benimki gibi."
"Off Sinem ya kırk yılda bir sevgili yaptın onunda cefasını ben çekiyorum."
"Sanki senin çok sevgilin oldu.Gıcık.."
"Tamam,tamam gelicem."
"Benim minnak arkadaşım,iyiki varsın.Ha bu arada ne giyeceksin?Pantolon değil heralde?" Şu tek kaş kaldırma olayını birde ben yapabilsem süper olur.
"Pantalon giycem tabi.Elbise felan giymem ben."
"Ya saçmalama orda pantolon mu giyilir.Alışverişe çıkalım."
"Pantolon iyidiiir."
"Lütfennn."Bana yavru köpek bakışı atarsa hayır diyemem ki ben.
"Of tamam ona da tamam."
Bir elbise alıcaz diye alışverişe gidip saatlerce oyalandıktan sonra zorla bana bir sürü kıyafet aldırmıştı.
"Akşam beraber gidelim oraya tamam mı?" Çok ürkek gözlerle bakıyordu
"Tamam Sinem.."mutlu etmek lazım arada.
Siyah üstünde işlemeleri olan mini etek üstüne transparan askılı siyah tişört ve siyah sütyenimle oldukça çekici göründüğümü kabul etmeliydim.Uzun sarı saçlarıma maşayla iri dalgalar yapıp ağır bir göz makyajı ve elbisenin altına ince topuk siyah butiler giydikten sonra Sinem'in kombini tamamlanmıştı.Makyaj yapmayı,elbiseleri,etekleri her ne kadar sevmesemde eğer hazırlanıyorsam tam hazırlanırım.
"Ben geldim.Evin önündeyim." Sinem'in mesajını görür görmez yanına gittim.
"Nasıl olmuşum?"
"Oha Sare fıstık gibi olmuşsun.Ee kimin elinden çıkma." Nasılda geriniyor bu kız.
"Kimin acaba."
Taksiye binip dediği barın önüne geldiğimizde
"Bak ordalar." Karanlıktan yüzlerini seçemiyordum.Arabadan inip ağır adımlarla yanlarına gittiğimizde ağzım açık kalmıtı.
"Naber bebeğim.Çok güzel olmuşsun." Berk ve Sinem mi? Ve yanlarındaki.1haftadır görmediğim içinde ne anlamlar yüklü belli olmayan gözler.
Berk Sinem'e sarıldıktan sonra gözleri beni bulmuştu.
"Çok şık olmuşsun,Sare." Bu derin gözler hala tek laf etmeden bende geziniyordu.
"Teşekkür ederim."
"Siz tanışıyor musunuz?" Sinem'in sesi aklımı başıma getirmişti.Bir uyuşturu evinde tanıştık diyemezdim.O beni sıradan ev ve okul hayatı olan arada çılgınlıklar yapan hep neşeli bir kız olarak biliyordu.Ona,Sezgine,Oğuza...Ben kendimden başka herkese iyi kız rolü yapıyordum.
"Aslında biz Kandemir sayesinde tanıştık." Bu ismin sahibi elini kaldırıp 'selam' işareti yaparken
"Kandemir'i nerden tanıyorsun?" Beklenen soru..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARBİYELİ
RomanceEğer dudakların.. Yalnız ve susuz hissederse Yağmuru öp Ve şafağı bekle. Cesaretini karanlıkta ara ve gözlerini kapat! "Neden yanımdasın? Neden bana güveniyorsun? Neden seni bırakmak zorundayım? Neden seni seviyorum?" "Yalnızlıktan bıktım.. Rol yapm...