YABANCI

17 1 0
                                    

Nimoska'nın evlerinin önüne geldik, zile bastım. Sanırım biraz ısrarcı basmışım çünkü annesinin yüzü oldukça sinirliydi. Her zaman görünce etkilendiğim bu yüzü görünce belki yüzüncü kez ne kadar güzel bir kadın diye düşünmekten kendimi alamadım. Saçları yine soldan sağa doğru kalın bir örgü ile örülmüş kalanları ise özgürce omuzlarına bırakılmıştı. Her ne kadar gözlerindeki bu soğuk ifade güzelliğine tezat düşse de yinede göz kamaştırıcıydı. 'Nymesis, geçsene' sesi biraz ısınmış gibiydi fakat hala mesafemi korumam gerektiğinin farkındaydım. 'Aslında Nimoska dışarı gelse daha iyi olur.' Merirose'un yanağını nazikçe sıktı ve peki diyerek içeri girdi. Birkaç dakika sonrasında Nimoska geldi. 'Nymesis bu ziyaretini neye borçluyum, hem de bu satte?' Aslında her ne kadar Nimoska en iyi arkadaşım gibi  olsa da yalnız takılmayı  yeğlerdim. Diğer arkadaşlarımın kurduğu yakınlıkları kuramaz frekansları pek tutturamazdım. 'Evde sıkıldım acaba köşedeki çay bahçesine gitmemizin bi sakıncası var mı?' Bu cevabım sanırım Nimoska'ya pek inandırıcı gelmedi fakat pek de üzerinde durmadı. Biraz daha inandırıcı olsam iyi olabilirdi 'İstersen kardeşini de getir Merirose'la oynarlar. Bu sayede ben de bu adamın kim olduğunu ve onu tekrar görüp görmeyeceğime odaklanabilirdim. Bir müddet süre sonra kardeşi Carolin ve Nimoska kapıda belirdiler ve hep birlikte apartmandan çıktık.

Önde Carolin ve Merirose arkada ise biz ağır aksak adımlarla temiz havayı sonuna kadar tenefüs ederek yürüyorduk. Nimoska hiç durmadan tanımadığım kişi isimleri geçirerek bana önemli bi olayı anlatıyordu. Önemli olduğunu ve ilerleyen günlerde bu olayın bomba gibi okulda yayılacağını ve ilk duyanlardan olduğum ve olayları yalansız ve abartısız dinlediğim için şanslı olduğumu söylüyordu. Eminim öyledir diyerek sekizi seksen anlattığını bilmezmişcesine ilgili bi ifadeyi bakışlarıma yerleştirdim. Hiç durmadan konuşması bir yönden rahatlatıcı bir yönden ise sinir bozucuydu. Bu iki zıt duygu arasında etrafa bakınmaya başladım, bu yabancıyı tekrar görmeliydim. Bir dürtme ile kendime geldim. Sanırım Nimoska bir soru sormuştu. Benim duymadığım bi soru. Dışarıya çıkmak için Nimoska'yı seçtiğim için pişman olmaya başlamıştım. 'Şey...Evet, haklısın' dedim başımı sallayarak. Cevabım normal kaçmış olmalıydı ki rutinine dönerek aralıksız ve nefes almazcasına konuşmaya devam etti. İlkinde tutturdun Nymesis ikincisi meçhul diyerek yürümeye ve ne kadar katlanmaz olsada bu saçma olayı yarım kulak dinlemeye başladım 'Sonra sen tut pudingin içine hapşırık tozunu serp ve bizimikine uzat bu da şımararak Edmun'a gözlerinden kalpler fırlayarak bakarken pudingi al hemen bi kaşık ağzına at ve teşekkür amacıyla ki buna kimse inanmadı resmen Edmun'a sırnaşarak onu öpecekken ve bizimki kaçmaya vakit bulamamışken yanağından öpmeye uzan. Tabi kocaman ve mukuslu bi hapşurma ile beraber...' Bizimki diyerek bahsettiği kişinin sürekli değiştiğini farkettim . Geçekten çok bomba bi olaymış diye mırıldandım İkiz Kuleleri tekrar bombalasalar bu kadar şarşırırım diyerek kendi kendime söylenirken parka varmıştık. Birer soda eşliğinde bu dayanılmaz konuşmayı dinler gibi yapmaya gayret ettim. Tabi gözlerim bi yandan da etrafı kolaçan ediyordu. Bi kaç saat sonra sıkılıp Nimoska'nın yeniden konuşabilecek kadar nefesini toplamadan önce kalmamızı önerdim. Bu süreç içinde Nimoska hiç susmamış, küçükler oynamış bense Nimoska'nın söylediği her şeye kafamı sallamştım bazen şaşırmış gibi yapmayı da unutmadan tabi. O da kabul etti gönülsüzce ve kalktık. Eve doğru yürümeye başladık.

Yabancıyı hiç görmemiştim. Bir banka oturup arkamdan bana baktığını ve pis pis sırıttığından ise haberim yoktu. Henüz...


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CİTRUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin