Hayalet Kilise

56 8 0
                                    

Arlene'in sesi çok hüzünlü gelmeye başlamıştı. Bana herşeyi önceden anlatmalıydı. Belki yazarın önünü kesmeyi başarabilir ve savaşı baştan durdurabilirdim. Ancak Arlene'de kendince haklıydı. Daha fazla birşey demeden telefonu kapattım. Haftasonu New Jersey'e gelecek ve barış için savaşacaktık. O zamana kadar kendi ordumu kurmalıydım. Kuracağım ordu melez,safkan karışık olacaktı. Arlene cadı arkadaşlarını çağıracaktı. Bu savaş ancak çok güçlü bir büyüyle engellenebilinirdi.

Bahçede Jules Verne okurken Edward'ın bana doğru geldiğini fark ettim. Kitabı koltuk altıma alıp Edward'la sarıldık. Yanımdaki sandalyeye oturup:

"Kanka uzun süre seni göremeyince buraya gelmeye karar verdim. Annen ve baban neredeler?"

"Edward ne desem bilemedim. Evimizi basıp annemleri kaçırmışlar. Evde sadece Rose vardı. Onunla buraya geldik. Annemleri bulana kadar buradayız."bunları söylerken gözlerimin sulandığının farkındaydım. Edward bize doğru yaklaşan Julie'ye selam verip söze girdi:

"Geceleri huzur yok. Melezler çok haşin saldırıyorlar. Safkanların cevabı çok sert olacak, dün haberlerde bir kafede on üç melezin öldürüldüğünü duydum."

"Bizde artık kendi ordumuzu oluşturmalıyız: Cadılar,safkan ve melez vampirler biz bu savaşı durdurmalıyız!" Edward şaşkınlıkla:

"Ne cadısı?"

Hızlıca olanları anlatırken Julie bana bakıyordu. Konuşmam bitince:

"Kevin, Arlene cadı arkadaşlarıyla gelecek değil mi?"

"Evet. Cumartesi günü burada olurlar."

Biraz daha bu konuyu konuştuktan sonra Julie lavaboya gitti. Edward bunu fırsat bilerek:

"Oğlum bu kız sana aşık. Bakışlarını gördün mü? Ayrıca sen de ona boş sayılmazsın."

Gülümsüyordum. Yanaklarım kızarmıştı:"Sen bunu boşverde yarın okula gelecek misin?"

"Tabi."

Akşama kadar konuştuktan sonra biz sofraya Edward ise evine geçti. Yemekler çok güzeldi. Masada joleli ve kakaolu pastalar vardı. Bir yudum kan içtikten sonra yemeğe başladım. Bay Smith ilk kez akşam sofrasında bulunuyordu ve bu sefer Bayan Smith ile pek küs durmuyorlardı. Ama ben yinede Bayan Smit'in Bay Smith'e hala kırgın olduğunu hissediyordum. Rosalina mutlu mutlu pastasını yerken kaçamak bakışlarla Bay Smith'i gözetliyordu. Yemekten sonra ev halkı yataklarına gitti.

Ertesi sabah Julie beni hoş sesiyle beni uyandırdı. Günaydın deyip giyinmeye başladım. Giyinir giyinmez kahvaltıya indim. İştahsız bir şekilde birkaç şey atıştırarak beraber okula gittik. Rose ise evde Bayan Smith ile oyun oynuyordu. Annemleri ne çabuk unutmuştu?

İlk dersin ardından teneffüse çıktım. Yemekhanede vampir arkadaşlarıma barış ordumuz için davette bulunuyordum. Bazılar kesin bir dille hayır derken bazıları ise katılmaya gönüllü oluyorlardı. Yorgun bir şekilde sınıfa giderken melez olduğunu bildiğim Jeremmy'i (Bizim eve saldıran) takip etmeye başladım. Elinde bir broşürlerle ilerlerken birini düşürdü. Onu yaptıkları için yumruklamak istiyordum ama şimdi sırası değildi. Koşarak broşürü aldım. Sırama oturup okumaya başladım:

"HAYALET KİLİSE;

RUHLARINDAN SIKILMIŞ VAMPİRLER,BÜYÜCÜLER YADA GARİP YARATIKLAR. TANRI İLE ARANIZDAKİ BAĞI BİZ KURACAĞIZ. ANCAK KORKUYA HAZIR OLUN. BURASI YILLARIN SIRLARINI TAŞIR."

Hayalet kilisemi? Bunu Elizabeth Parker'ın kitabında okumuştum. Gerçekten de yılların sırları romanda da anlatıldığı gibi bu kilisede saklanıyordu. Kitapta kilise kaçırılan kurbanlar için biz melez zindanıydı ve çoğu vampir pis işlerini burada yapar sonra pedere günah çıkartırlardı. Romanın anlattıkları doğruysa annem, babam ve daha fazla kurban orada olabilirdi.


KATİL SAFKANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin