BÖLÜM 2: Mucize

633 54 11
                                    

Bugün pazar yani sınava çalışmam gerekiyor diyerek yataktan kalktım. Kahvaltımı bitirdim ve elimde kahvemle odama yöneldim. Masamın başına oturup ders çalışmaya başladım. Yaklaşık 5-6 saat çalışmışım. Bu kadar çalışmanın yeteceğini umarak masadan kalktım. Yürüyüşe gitmeye karar verdim ama sonra o sesleri hatırlayınca vazgeçtim. Biraz whatsapp'da gezinip televizyon izledim. Saat 11 gibi de yatağımın yolunu tutum.
--------------------------------
Sabah alarmın çalmasıyla yataktan fırladım. Hemen giyinip saçlarını topladım. Ne giydin diyecek olursanız,sıradan okul forması işte. Kahvaltımı da yapıp evden çıktım. Ev ile okul arası yürüyerek 10 dk sürüyordu. Ben de her gün yürüyordum. Okula gittiğimde en yakın arkadaşım Azra sınıfın popi erkekleri olan Yiğit ve Burak'la konuşuyordu. Onları dinliyordum,dinlediğimi fark ettiklerinde sustular. Son duyduğum cümle "güçlü bir enerji hissediyor musunuz?" oldu. Sonra hepsi bana bakmaya başladı. Yanıma geldiler ve...
Azra:
Eda sen cumartesi günü yürüyüş yapıyordun değil mi?
Ben(Eda):
Evet nolmuş, ayrıca siz beni takip mi ediyorsunuz;benim yürüyüş yaptığımı nerden biliyorsunuz?dedim ve dememle acı gerçek kafama dank etti. Yürüyüş yolunda takip edildiğimi hissetmiştim. Yoksa o-onlar mı beni takip etmişlerdi? Ama neden,neden böyle bir şey yapma gereği duysunlardı ki? Hem ben kaç kere arkamı dönüp baktım,kimse yoktu. Nasıl görmedim ben onları görünmezlik büyüsü falan mı yapmışlardı?
Sonra Azra'nın sesiyle kendime geldim.
Azra:
Yine daldın gittin. Yiğit Eda ne düşünüyormuş baksana.demesiyle beynimin içi karıncalandı.
Yiğit:
Öyle önemli bir şey yoktu sadece onu takip ettiğimiz anlardaki düşünceleri.deyince ben şok.
Ben:
Nasıl beynimin içini okudun sen öyle be!
Yiğit:
Şimdi sana bu sorunun cevabını vermem için her şeyi baştan anlatmam gerek ama şimdi sınav var. Sınavdan sonraki tenefüste kantinde buluşalım. Ve Burak,bu sefer sen de geliyorsun.dedi.
Ve anında koridorda öğretmen belirdi. Biz de hemen yerlerimize oturduk. Bizim öğretmende yer değiştirme takıntısı var,o yüzden Yiğiti benim yanıma oturttu. Yiğit kulağıma fısıldadı:
Kanka ben hiç çalışamadım bana kopya verirsin dimi.
Ben:
Unut bunu. Öğretmeni tanımıyormuş gibi yapma. Sınavda nefes aldırmayan biridir ve sen kopyadan bahsediyorsun. İmkânsız.
Yiğit:
İyi,öyle olsun.
Ben Yiğit'in böyle çabuk vazgeçeceğini sanmıyordum. Yiğit'e bakınca bana sinsi sinsi sırıttı. Sırıtmasından bir planı olduğunu anladım. Kararım kesindi, ona kopya vermeyecektim.
Öğretmenin kâğıtları dağıtmasıyla sınav başladı. Yaklaşık 10 dk sonra beynimin karıncalandığını hissettim. Anlaşılan Yiğit'in planı ben sorulara odaklanmışken cevapları öğrenmekti. Yiğit:
Aferin planımı anladın.
Ben:
Sana kopya falan yok! Gerekirse soruları düşünmem.
Yiğit:
Peki soruları düşünmeden nasıl soru çözeceksin acaba?
Cidden iyi bir noktaya değinmişti. Pis pis sırıttığına emindim. Beni zor durumda bıraktı ya ne kadar sevinmiştir şimdi. Neyse bu seferlik de böyle olsun dedim ve soruları çözmeye başladım.(bu arada bunlar sınavda nasıl konuşuyor derseniz Yiğit benim zihnimin içine girip konuşuyor bende duyuyordum. Cevap verirken de düşünmem yetiyordu o zaten zihnimi okuyordu. Böyle iletişim kuruyorduk işte)
Soruları çözerken beynimin karıncalanması devam ediyordu. Yani hâlâ zihnimdeydi. Keşke onu zihninden çıkaracak bir yol olsa diye düşünürken birden karıncalanma kesildi. Ben bunu nasıl yaptığımı düşünürken öğretmenin sesiyle kendime geldim"son 10 dk çocuklar"
Eyvahlar olsun!dedim içimden. 10 dk kalmıştı ve benim hâlâ 4-5 tane sorum vardı,ayrıca daha sorularımın çözümlerini kontrol edecektim. Keşke zaman dursa dedim içimden. Sonuçta Yiğiti zihnimden atmak istediğimde işe yaramıştı. Sonra hızlıca diğer soruları bitirdim. Öğretmen süreniz doldu diyene kadar soruların çözümlerini kontrol ettim. Hepsinin doğru olduğunu görünce rahatladım. Ama 10 dk'nın çoktan dolması gerekmez miydi? Öğretmene baktım kıpırdamıyordu. Dur biraz,kimse kıpırdamıyordu! Noluyo ya,dedim kendi kendime.Demek ben zamanın durmasını isteyince gerçekten durmuştu. O zaman devam etmesini istesem acaba...
Evet,denemeye değerdi. Hemen içimden"zamanın devam etmesini istiyorum" dedim. Önce bir şey olmadı sandım. Etrafıma bakınmaya başladım. Sonra bir sesle yerinden sıçradım. Öğretmenim" Eda sınavın bitti mi?"diye sorunca 'e-evet öğretmenim' dedim ve kağıdımı verdim.Sınav bitince Yiğit koşarak yanıma geldi.
Yiğit:
Nasıl yaptın?
Ben:
Neyi nasıl yaptım?
Yiğit:
Beni nasıl zihninden attın?
Ben:
Ben mi seni zihnimden attım? Ha doğru ya keşke Yiğit'i zihnimden atabilsem dedim sonra sen bir daha girmedin sanırım çünkü bir daha zihnimden karıncalanma dı.
Yiğit:
Sen beni zihninden atınca bir daha zihnine giremedim. Neyse Burak ve Azra bizi bekliyor hadi gidelim.dedi ve beraber kantinde gittik. Ve Azra konuşmaya başladı:
Bak Eda, biz element kontrolcüleriyiz. Yani elementleri kontrol edebiliyoruz. Ben suyu,Yiğit toprağı ve Burak da havayı kontrol ediyor. Bizler elementlerimizi keşfettiğimizde Element Lisesi'nden bazı adamlar bizi Element Lisesi'ne götürdü. Orası bizim gibi element kontrolcülerinin gittiği bir okul. Bizim güçlerimiz 15 yaşımızda ortaya çıkıyor ve bu okul da 15 yaşına girmiş bütün öğrencileri araştırarak güçleri olanları okula getiriyor. Bizleri kötüler ele geçirmeden bulmak zorundalar yoksa kötüler kafamızı karıştırarak bizi kendi taraflarına çekiyorlar. Ve bize de Muğla bölgesini araştırarak oradaki ateş elementine sahip kişiyi bulma görevi verildi. Ve biz de 2 aydır o kişiyi arıyorduk ve o kişi sanırım sensin Eda. Aldığımız bilgiye göre ateş elementine sahip olman gerekiyor ki Yiğit'in seninle zihninden konuşabilmesi bunu kanıtlıyor. Su ve hava,toprak ve de ateş eşleşmiş ve birbirini tamamlayan elementlerdir. Bu elementlerin oluşturduğu 2 grup var. Birincisi mavi grup ikincisi de kırmızı grup. Her grubun içinde bir kız ve bir erkek olur. Bu iki kişi(kız ve erkek) eğer mavi gruptaysa kız ve erkeğin arasında mavi bağ,kırmızı gruptaysa kırmızı bağ oluşur. Bu bağlar aynı gruptaki kişilerin zihinden konuşmasını ve güç birleşimi yapmasını sağlar. Ve sanırım Yiğit'in kırmızı grup eşi sensin. Çünkü seninle zihinden konuşabilen tek kişi grup arkadaşındır. Ha ayrıca 4 elementin dışında 5. bir element daha var,o da zaman elementi. Ama bu güne kadar o elementi kontrol eden sadece 1 kişi vardı ve o da yıllar önce öldü. Ayrıca her elementin yan gücü vardır. Mesela suyun yan gücü görünmezlik,toprağın yan gücü şekil değiştirme,havanın yan gücü uçmak ateşin yan gücü ise hipnotize etmektir.
Ben olanları cahil cahil dinlerken aklıma bir soru geldi ve sordum:
Peki siz beni yürüyüş yolunda takip ederken görünmez mi oldunuz?
Yiğit:
Evet,Azra bizi suyun yan gücüyle görünmez yaptı. Dimi Burak?
Burak:
Hı,evet öyle aynen. Şey çocuklar kusura bakmayın Element Lisesi'nden mesaj gelmiş de ateş elementinin kontrolcüsü nü bulduysanız acil gelin diye. Onu okuyordum.
Yiğit:
O zaman hemen yola çıkmalıyız. Eda bak Element Lisesi gücü olmayanlara sıradan yatılı bir okul gibi görünür,bu yüzden aileni yatılı okula gidiyorum diye ikna et. Yalan söylemiş olmayacaksın çünkü Element Lisesi de yatılı.
Ben:
Tamam ama önce size bir şey söylemem gerekiyor. Benim zamanı dondurmam mümkün mü acaba?
Yiğit+Azra+Burak:
Ne!
Ben:
Evet sınavda öğretmen son 10 dakika dedi ben de soruları yetiştiremiycem keşke zaman dursa dedim sonra hepiniz dondunuz ve saat de ilerlemiyordu.10 dakika geçtiğine emin olmama rağmen saatin 1 dk'sı bile kıpırdamadı. Sonra ben keşke zaman yeniden devam etse diyince yeniden devam etmeye başladı.
Bu sözünden sonra aralarında "bu mümkün olabilir mi?" diye fısıldayarak tartışmaya başladılar.
Ben:
Ne mümkün olabilir mi,bana da anlatsanız şunu?
Burak:
Bak Eda zamanı kontrol eden tek kişi tam 10 yıl 8 ay 17 gün önce öldü. O tek zaman kontrolcüsünün bir oğlu oldu ve oğluna da güçleri geçti. Fakat oğlu 39 yaşındayken öldü. Zaten oğluna nadir olan 5. element geçtiği için oğlunun güçleri ancak 35 yaşındayken kullanılmaya hazır hale geldi. Ve 4 yıl da güç eğitimi sürünce güçlerini hiç kullanmadan öldü. Bu yüzden güçleri yok sayıldı ve tarihe sadece 1 zaman elementi kontrolcüsü var olarak geçti. Yani senin zaman elementini kontrol edebilmen için o aileden olman ve tek zaman kontrolcüsünün akrabası olan gerekli.
Ben:
Tesadüfe gel! Benim de büyük dedem tam 10 yıl 8 ay 17 gün önce öldü. Nerden biliyorsun derseniz büyük anneannem hep büyükdedemin yasını tutarken gün hesabı yapar. Biz de geçen hafta onlara ziyarete gitmiştik. Ve bize büyük dedemin tam 10 yıl 8 ay 10 gün önce öldüğünü söylemişti. E üstünden 1 hafta geçince de 10 yıl 8 ay 17 gün oldu. Ayrıca da dedem 39 yaşındayken öldü.
Burak:
Cidden iyiymiş. Gidince bunu müdüre söyleyelim.
Ben:
Şimdi son derse de girelim sonra okul bitince ben eve gider valizimi hazırlarım annemle babama da telefondan haber veririm.( evet benim bir ailem var.)
Yiğit:
Anlaştıktan o zaman. Yarın sabah okulun önünde buluşur müdüre yatılı bir okula geçiş yaptığımızı söyleriz. Oradan da Element Lisesi'nin yolladığı arabayla gideriz. Ben de eve gidince liseyi arayıp araba yollamalarını isterim.
Ve bu arada bu konuşma sadece 10 dk yani bir tenefüs süresinde oldu.
Yiğit:
Zil çaldı,hadi sınıfa!

5 Element LisesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin