Benim biricik okuyucularım bana fikir mi verirmiş :) Hepinize teşekkür ediyorum yaptığınız yorumlar ve eleştirirler için, cidden kendimi değerli hissettim :) . Mesajlara cevap veremememin sebebi telefondan cevap verince iki üç tane mesajın ard arda gitmesi. Bilgisayar elime henüz geçti.
Ben de sizi kırmamak adına bu bölümü fantastik yaptım. İşte şimdi Mafyanın Meleği'nin kurgusuna özel bir bölüm oldu! Sağ olun canlarım bölüm sizlerle :)
Kucağımda Dumanla aşağı inip yere bıraktım. Aklımda hala Bartu vardı. Rahatsız mıydı acaba? Ya da kahvaltı etmiş miydi? Oflayıp kahvaltı masasına oturduğumda Melis telefondan kafasını kaldırıp beş karış asık suratıma baktı.
"A-a ne bu haller, bir afra tafra?" ters ters Melis'e bakınca iyi günümde olmadığımı anlamasını bekledim. Bir süre suratımı inceledikten sonra anlamış olacak ki yüzü anlayışlı bir hale büründü.
"Dünden beri bir şey var sende. Ne olduğunu anlatmak ister misin?" başımı olumsuz yönde sallayıp ağzıma bir kaç lokma attım. Lokmalar boğazımda diziliyor, çiğne çiğne bitmiyordu sanki. Aklımdaki soruyu Melis'e sormaya karar verdim. Aklıma takılmasından iyiydi.
"Melis Bartu iyi mi?" Melis derin bir nefes alıp gülümsedi.
"Derdin bu muydu? Merak etme iyi dün içmiş başı ağrıyormuş. Hap içti bir şey yemeden de yukarı çıktı." masadan kalkıp mutfağa gidince Hatice Teyzeden tepsi istedim. O yemediyse ben ona kahvaltı götürürdüm. Salona geri dönüp masadan tabaklara yiyecek koyarken Melis'in bakışları üstümdeydi. Tabakları doldurunca bir şey demeden üst kata çıktım. Bartu'nun odasının önünde durup tepsiyi dizime yaslayarak kapıyı tıklattım.
İçerden herhangi bir ses gelmeyince kapıya daha şiddetli bir şekilde vurdum. Bu sefer bıkkın bir ses 'Gel' deyince yüzümde oluşan gülümsemeyle kapıyı açıp içeri girdim. Ayağımla kapıyı örtüp tepsiyi çalışma masasının üstüne koyarken sıkı sıkıya kapanmış perdeleri sonuna kadar açtım. Bartu içeri giren ışığa söylenirken tepsiyi elime alıp Bartu'nun kucağına bıraktım. Her zaman ki gibi tişört giymemişti. Üzerinde sadece eşofman altı vardı. Koyu kahveleri beni bulunca gözleriyle 'bu ne?' der gibi tepsiyi gösterdi.
"Sana yemek getirdim. Kahvaltı etmemişsin." hafif tebessümle bana bakıp arkasına yaslandı.
"Şu an pek yiyebileceğimi zannetmiyorum başım ağrıyor. Gidersen uyumayı planlıyorum." oflayıp tepsiyi komidinin üzerine koyarken ellerimle kucağımı gösterdim.
"İstersen başına masaj yapabilirim. İyi gelir belki." kaşlarını kaldırıp bana bana bakınca yatağın diğer tarafına oturup dizlerimin üstünde durarak başına hafif masaj yapmaya başladım. Masaj yaptıkça benim başım ağrıyordu sanki. Kötü olmuştum. Buna rağmen durmayıp devam edince bir süre sonra Bartu'nun bedeni gevşemeye başladı.
"Bu cidden iyi geldi." mayışmış bir ses tonuyla söylenince birden başımın döndüğünü hissettim. Ellerimden destek alıp yatak başlığına tutunduğumda gözlerimin önüne siyah lekeler belirmeye başladı. Bartu yatakta doğrulup yüzüme baktığında bulanık bir şekilde ona baktım. Gözlerini kocaman açtığında donup kalmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/45257115-288-k454451.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafyanın Meleği
FantasyBir mafyayı gözetleyen ve onun koruyuculuğunu yapan görünmez bir melek. Tek bir şart var; eğer koruduğu ve zamanla platonik bir aşkla bağlandığı bu adama dokunursa ölene kadar dünyada kalmak zorunda. Peki adı gibi el değmemiş ve masum olan Azr...