Aşka İHANET...

Lunapark

Çirkin bir sabaha daha merhaba bugün yine hayattan bıkmış şekilde uyandım. Aslında yolunda olmayan birşey yok ama içimdeki karamsarlık beni bilmediğim duygular içine sürüklüyor. Herzaman ki gibi sabah duşumu alıp formamı giydim. Saçlarımı yandan örüp günlük basit makyajımı yaptıktan sonra aşağı inip babama kahvaltıyı hazırlamasında yardım ettim. Kahvaltılar bitince babam beni okula bıraktı. Hakikaten hayatımız çok sıradan, okula girer girmez kalabalığı görmemle adımlarım hızlandı birsürü insan toplanmış sinema izler gibi kavga edenleri izliyor. Uzaktan da olsa görebilmiştim Buğraa! Evet Buğra karşısındaki çocuğa bağırarak birşey ler söylüyor çocuğun ağzını açmasına fırsat bile vermeden yumrukluyor. Çocuğun yüzünün yarısı kanlar içerisinde kalmış. Onu bu derece sinirlendirecek ne yapmış olabilir ki acıdım çocuğa bu arada nöbetçi öğretmen koşarak kalabalığı dağıttı. Buğra müdür odasına çocukta revire gönderildi şuan tek düşündüğüm Buğra acaba ne ceza alacak. Bahçede dersin başlamasını beklerken lüks bir araba okul bahçesine girdi. İçinden çıkan takım elbiseli adam orta yaşlı oldukça da yakışıklı, hızlı hızlı okul merdivenleri ne yöneldi. Çok geçmeden Buğra'yla beraber çıktılar ne yani Buğra'nın Babası mıymış? Buğra'nın yakışıklılıgının sebebi şimdi belli oldu. Arabaya binip gittiler. Ama ben durur muyum hiç keşke bu kadar meraklı olmasaydım.

Giden:

Buğra iyi misin? Noldu?

Gelen:

İyiyim fıstık:) Babam halletti bişey olduğu yok:)

Giden:

Tamam.

Tamam mı? Aklına ilk gelen şeyi yazarsan böyle olur Şafak ne ruhsuzsun bee. Neyse keyfimi kaçıramam ilk iki ders yakışıklı ingilizce öğretmenimizin dersi onu tanıdıktan sonra ingilizceye ilgim arttı resmen ödevlerimi daha özenli yapar oldum daha çok çalışıp en yüksek notunu bana vermesini istiyorum gözüne girebilmek için sonunda o muhteşem öğretmen sınıfın kapısında göründü ve aynı anda bütün kızların kafası o yöne çevrildi. 'Ulan hiç mi yakışıklı öğretmen görmediniz!' Galiba sesli düşündüm. Önümde oturan kendini Aslı diye tanıtan kız arkasını dönüp '-Seninle aynı fikirdeyim' deyip gülümsedi. Vay be burada benle aynı düşünen biri çıktı sonunda şükürler olsun gülümsemesi de çok içten di diğerleri gibi yapmacık değil. Bütün kızların öğretmene olan ilgisi beni uzaklaştırmaya yetti de arttı bile bu arada ikinci ders de bitti. Merdivenlerden inerken telefonum dan mesaj sesi duydum.

Gelen:

Fıstık:) ??

Giden:

Efendim:)

Bu sıfat gittikçe hoşuma gitmeye başladı.

Gelen:

Okul çıkışında bekle seni almaya geleceğim:)

Giden:

Neden??

Gelen:

Çok soru soruyorsun sadece bekle!

Allah allah bu çocuk gitgide kendini aşmaya başladı. Okul aynı sıkıcılığında devam ederken Aslı koşarak yanıma geldi.

'-şafakkk'

'-Efendim Aslı?'

'- Olanları duydun mu? Bütün okul seni konuşuyor kızım'

'- Ne olmuş Aslı benle ne alakası var?'

'- Sen geçerken arkandan konuşmuş çocuğun teki işte bacaklarına felan bakmış. Hani şu bahçedeki dayak yiyen çocuk'

'- Ne yani Buğra bu yüzden mi dövdü çocuğu? Yok canım ne alakası var niye böyle bişey yapsın ki?'

'- Valla bilemiycem Şafak. Yakışıklı çocuk güzel olur yakışırsınız yani.'

'- Kimsenin yanında söyleme bunları Aslı belki bi yanlış anlaşılma vardır.'

Olamaz dimi? Olmasın ben Buğra'ya arkadaşça yaklaşmıştım buna hazır değilim. Tekrar aşık olmaya hazır değilim tekrar aynı şeyleri hissetmeye dayanamam ki ben hem ne olacak ki gün gelecek yollarımız ayrılacak evlenmeyeceğiz ya sonuçta eğer ona alışırsam vazgeçmem zor olacak. Alışmamak için mesafemi korumam gerek lütfen kalbim beni çıkmazı olmayan duygular içine sürükleme. Biliyorum bir gün gerçek aşkı bulacağım ama ne zaman?

Son dersin zili de çaldığında Aslı'yla göz göze gelip derin bir oh çektik. Çıkışa doğru ilerlemle Buğra'nın arabasını görmem bir oldu. Arabasının önüne yaslanmış herzaman ki gibi siyah tshirt, mavi jean ve siyah spor ayakkabılar oldukça cool ama banane. Gözünde ki Rayban gözlükleri daha da yakışıklı olmasını sağlamış ama dedim ya banane.

'- Hoşgeldin fıstık.'

'- Hoşbuldum. Eee anlat bakalım ne için çağırdın beni?'

'- Hadi atla seni bi yere götüreceğim.'

Arabaya biner binmez en sevdiğim ingilizce şarkı başladı "Taylor Swift - Blank Space" işte bu ya..

Nice to meet you, where you been?

I could show you incredible things

Magic, madness, heaven sin

Saw you there and I thought

Oh my God, look at that face

You look like my next mistake

Love's a game, want to play?

New money, suit and tie

I can read you like a magazine

Ain't it funny, rumors, lie

And I know you heard about me

So hey, let's be friends

I'm dying to see how this one ends

Grab your passport and my hand

I can make the bad guys good for a weekend.....

Şarkıya eşlik ederken birden kesildi.

'- Neden şarkının orta yerinde kesiyorsun!'

'- Çünkü geldik.'

Kafamı kaldırıp geldiğimiz yere baktım. Etraf ışıl ışıl lunapark!! İnanmıyorum. - Buğra ya teşekkür ederim. En sevdiğim yer lunapark nerden bildin?

'- Fıstık, bloguna attığın resimlerin çoğunda lunaparkdasın. Hadi gel benimle' deyip elimi tuttu. Oha. Yavaş ne oluyor be. Hızlıca elimi çektim.

'- Kendimde yürüyebilirim!'

'-Neye binmek istersin?'

Bakalım korkuyor musunuz Buğra Bey.

'- Rangerrrr! Ranger a binelim. Hadi Buğra korktun mu yoksa?

'-Ne korkması kızım ben bilet alıp geliyorum. Burda bekle beni.'

Biletleri verip yerlerimize yerleştikten sonra güvenlik için kemerler takıldı..

Buğra görevliyi çağırarak:

'- Amann koçum sıkı bağlayın şu kemerleri de bir kontrol edin' dedi.

" Abi merak etme sen ben hallettim"

Evet ranger hareket etmesiyle yan gözümle Buğra'ya bakıyorum ve galiba içinden bütün duaları okudu bu hali gerçekten çok komik. Ranger ters döndüğünde sımsıkı tutunmuş gözleri kapalı sesizce küfür ediyor ama ben duyuyorum. Şu halini okuldan biri görse Buğra Aylanşık'ın okulda hiç bir karizmasi kalmaz. Acıdım şimdi çocuğa sırf korktuğunu belli etmemek için bindi benimle neyse niye üzülüyorum ki binmeseydi banane. İndigimizde benim bile başım dönmüştü acaba Buğra ne halde?

'- Buğra iyimisin?'

'-İyiyim. Sadece başım dönüyor. Bu son cümlesiydi ve aniden yere yığıldı.

-Buğraaaa!