Ben Suho. Normal bir hayatım var. Sıkıcı,yalnız bir hayat. Kadere inanır mısınız? Ben inanırım. Kaderi kesinlikle kendin yazmassın. Eğer yazarsan ben kesinlikle onu seçerdim.
Ne olursa olsun onu...
**************/*************************/*******************
Güneşin doğmasıyla uyandım. Okul formamı giyip mutfağa indim. Bizimkiler oturmuş yemek yiyorlardı. D.o, Baekhyun, Chanhyeol, Kai, Lay, Chen, Sehun ve Xiumin. Biz böyle bir aileyiz. Annemiz ve babamız uzun zaman önce ölmüş. Biz beraber sokakta tanıştık ve böyle bir aile olduk. Yanlarına oturdum ve güzelce yemeğimizi yedik. Taş kağıt makas oynadık ve Chanheol ile Kai mutfağı toparladılar. Biz böyle bir aileyiz. Her seferinde taş kağıt makas ile işi kimin yapacağına karar veririz. Chanyeol ve Kai mutfağı toparladıktan sonra çantalarımızı aldık ve otobüse binip okula gittik. Okula girdik ve sınıfa doğru ilerledik. Arkamızdan gülüşme sesleri duyunca arkamızı dönüp kim olduklarına baktık. Okula yeni gelmiş ikş tane kız gördük. Biri kahverengi hafif dalgalı uzun saçlı, kahverengi gözlüydü. Diğeri siyah dalgalu uzun saçlı, siyah gözlü bir kızdı. Kahverengi saçlı birşey anlatıyor, gülüyorlardı. Bizim onlara baktığımızı görünce bize gülümseyip, başlarını hafif eğerek selam verdiler. Bizde onlar gibi gülümseyip, başlarımızı hafif eğerek selam verdik. Onlar sonra yeniden birbirlerine döndüler ve gülmeye
başladılar. Arkalarından onlara baktık. Ve çantlarında adları yazıyordu. Kahverengi saçlı SENİHA, siyah saçlı İKBAL. Onların arkalarından baktıktan sonra yolumuza devam ettik ve sınıfa girdik. Ders sırasında kapı çaldı ve sınıfa 2 tane kız girdi. Öğretmene aldırmayıp bir sıraya oturmaya çalıştılar. Bizim öğretmenimiz nasıl desem çok cırtlak bir sesi var ve normal konuşması bile bağırarak olduğundan dolayı kızlar yandılar. Hoca onlara bir süre baktı. Ve bağırmaya başladı.
"Kızlar! Siz niye geldiniz!?"
Kızlar arkalarını döndüler ve bir süre fısıltı ile birşey konuştular. Sonra bir kız çıkıp öğretmene cevap verdi.
"Okumaya geldik hocam."
Tüm sınıf bu cevaba karşı gülmekten yerlere yattı. Biz kızlara iyice baktık ve anladık ki bunlar Seniha ve İkbal'di. Cevabı veren kişi ise İkbal'di. Öğretmen daha çok kızdı ve sesini yükseltti.
"Ukala kızlar sizi kendinizi tanıtın!! Ne terbiyesizliktir bu!!"
Bu konuşmalar sırasında Seniha'nın öğretmene tip tip
baktığını gördüm. Çok sinirli görünüyordu. Tabi o ses... Seniha sonra kafasını eğdi. Ve sağdan kafasını kaldırdı. Öğretmene baktı. Bir süre öğretmene baktıktan sonra gözlerini kapatıp açtı ve arkada bir yer bulup oraya oturdular. Sonra öğretmenin göz bebekleri büyüdü, küçüldü ve robot gibi
"Hadi dersimize devam edelim." Dedi. Tuhaftı ki bağırmadı ve sesi cırtlak çıkmadı. Zil çalınca tüm sınıf dışarı çıktı. Bizde herzamanki kamelyamıza geçtik. O kızlar da karşkmızdaki kamelyaya geçtiler. Çok ciddi konular konuşuyormuş gibiydiler. Ama bilmiyorlardı ki orası okulun belalarının kamelyasıydı. Oraya oturanları çok kötü bezetirlerdi. Kız, erkek farketmezdi. Hatta öldürürlerdi. İşte karşıdan geliyorlar. Tam 5 erkek. Liderleri Zach, Zach'in sağ kolu Sam, Zach'in sol kolu Spencer ve diğer 2'si Franklin ve Harry... Onlar her seferinde aynı düzende yürürlerdi. Zach en önde, Sam Zach'in bir adım arkasında sağda, Spencer Zach'in bir adım arkasında solda, Franklin Sam'in bir adım arkasında sağda, Harry Spencer'ın 1 Adım arkasında solda... Onlar kendi kamelyalarında o iki kızı görünce küplere bindiler. Ve hızlıca kamelyanın içine girip bağırmaya başladılar. Zach
"Kalkın bu kamelyadan!"
Kızlar sanki onların geleceklerini biliyor gibiydiler. Belki okulda duymuşlardır. Kızlar Zach'in bağırmasına karşılık sadece sırıttılar. Zach daha çok sinirlendi.
"Size kalkın dedim!!"
Kızlar hala sırıtıyorlardı. Bunun üzerine Sam İkbal'in yanına gitti. Zach birdaha bağırdı. Ama bu bağırtısı tüm okulda yankılandı.
"KALKIN!!!!" kızlar hala sırıtınca Sam İkbal'e tokat attı. Seniha İkbal'e şaşkınlıkla baktı. Sam'e kafası eğik bir şekilde göz ucuyla baktı. Sonra ellerini masaya vurarak kalktı
"YAH!!!" Gözlerini kapattı, açtı ve sağdan kafasını iyice kaldırıp çocuklara baktı. Çocuklar korkarak 2 adım geri gittiler.
"EĞER SİZİ BURDA ÖLDÜRMEMİ İSTEMİYORSANIZ. ÇIKIN GİDİN!!!!!"
Çocuklar bunun üzerine bir süre durdu. Seniha çok fazla sinirlenmiş görünüyordu. Söylediği her kelime okulda yankı yapıyordu. Okulun bahçesine çıkan kapının önünde tüm öğretmenler belirdi. Olanları izliyordu. Seniha gözlerini kapatıp açtı ve çocukların öğretmene olduğu gibi göz bebekleri büyüdü, küçüldü ve arkalarını dönüp gittiler. Seniha tam İkbal'e dönecekken herkesin ona baktığını gördü. Ve sağa baktı. Sola baktı. Ve sola bakarak nefes alıp verdi. Kafasını yavaşça yere eğdi. Birşeyler fısıldadılar ve gittiler.
----###---#----###------###-----#------###-----##----###----###--#----
Kendimi uykunun kollarından kurtardım ve yeni bir güne uyandım. Hepimiz o kızda tuhaf birşey olduğu konusunda hem fikirdik. Okulun belalarını dize getiren savunmasız bir kız kesinlikle o kızda birşey vardı. Öğretmeni sadece bakışları ile okulun belalarını sadece bir tehditle dize getiren bu kız kesinlikle normal değildi. Hepimiz yemeklerimizi yiyip okula gittik. Okula gitriğimizde herkes bu kızlar hakkında birşey konuşuyordu. Birşey olmuştuda fazla geç mi kalmıştık? Kızlar ortada yoktu. Sınıfta olmalıydılar. Yüksek sesli bir çığlık duyduk. Bizim sınıftan geliyordu. Hızla bizim sınıfa ilerledik. Sınıfa vardığımızda bir çocuk ölü vaziyette arka duvarın dibinde yatıyordu. Önünde de o kız vardı. SENİHA. Elleri yere doğru bakıyordu kasışmış bir şekilde. Saçları... Saçları kıpkırmızıydı. Sonlara doğru kan kırmızısı oluyordu. Çocuğa bakıyordu. Herkes ona şaşkınlıkla bakıyordu. Bizde aynı şekilde ağzımız açık ona bakıyorduk. İkbal'e döndüm. O pek şaşırmamıştı. Sadece bakıyordu. Derin bir nefes alıp, verdi. Hiç bir şey söyleyemedi. Seniha birden saçları normale döndü, elleri normale döndü. O da şaşkınca bakıyordu. Eğildi ve çocuğun baş ucuna oturdu. Çocuk yüz üstü yatıyordu. Titrek ellerle çocuğun omzundan tutarak onu çevirdi. Şimdi çocuk sırt üstü yatıyordu. Titrek elleriyle çocuğun yüzünde ellerini gezdirdi. Ve bağırmaya başladı.
"Özür dilerim!"
Gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı.
"Özür dilerim! Çok üzgünüm!"
Birden göz yaşları sel olup gitti. Ağlaması hızlandı.
"Çok üzgünüm..."
sesi alçalmıştı artık bağırmıyordu.
"Çok üzgünüm. Çok üzgünüm."
Durup ağladı. Ve kafasını kaldırıp bağırdı.
"HAYIR!!!!"
Ağlaması hızlandı. Yanına hiç kimse yaklaşmadı. Herkes şaşkınlıkla bakıyordu. Bense acıyarak. Seniha durdu. Elleri ile gözlerinden akan yaşları sildi. Yavaşça ayağa kalktı. Çocuğun cesedine baktı. Ve yavaşça bize doğru döndü. İkbal'e baktı. Bir nefes alıp, verdi. Bana baktı. Bir süre bana baktıktan sonra sağa baktı. Sağda onu şaşkınlıkla izleyenlere... Yavaşça başını eğdi. İkbal yanına gitti. Seniha kısık sesle
"İkbal... Kendimi kaybediyorum..."
Deyip nefes alıp, verdi. Sonra içeriye bir kadın girdi.
"Oğlum!" Diye feryat ediyordu. Seniha'yı ittirip oğlunun cesedinin başında durdu ve ağlamaya başladı. İçeriye hocalar ve müdür girdi. Bir süre kapıdan baktıktan sonra sırların önüne geçtiler. Müdür Seniha'nın önünde durup bağırdı
"Kim yaptı bunu!!!" Seniha müdüre aldırmayıp cesede ve kadına baktı. Kadın ağlayıp feryat ediyordu. Müdür Seniha'yı sıralara ittirip
"Sen yaptın öyle değil mi!!? Polisi arıyorum bekle sen!!!!"
Seniha kafasını kaldırdı ve müdüre sinirli gözlerle baktı.
"EĞER SENDE ONUN GİBİ ÖLMEK İSTEMİYORSAN!!! RUHUNU!!!!RUHUNU KAYBETMEK İSTEMİYORSAN O TELEFONU BANA VER VE ÇIK, GİT!!!!!!!!" Diye bağırdı. Müdür bir süre durdu ve telefonu verip gitti. Kadın şaşkınlıkla müdürü izliyordu. Müdür çıkınca kadın da feryat etmeyi kesip müdürün peşinden gitti. Seniha cesede baktı ve hızlıca bana çarpıp bana gitti. İkbal'de peşinden gitti. Bizde cesede baktık ve hızlıca dışarı çıktık. Koridorda herkes olayı merak ettiği için toplanmıştı. Ben hemen bağırmaya başladım.
"HERKES SINIFINA GİTSİN!!!!"
Amacım onu korumak değildi. Ama yapma ihtiyacı duymuştum. O kızın normal olmadığını söylemiştim. O ruh demişti.
GERİYE DÖNÜŞ
Müdür Seniha'yı sıralara ittirip
"Sen yaptın öyle değil mi!!? Polisi arıyorum bekle sen!!!!"
Seniha kafasını kaldırdı ve müdüre sinirli gözlerle baktı.
"EĞER SENDE ONUN GİBİ ÖLMEK İSTEMİYORSAN!!! RUHUNU!!!!RUHUNU KAYBETMEK İSTEMİYORSAN O TELEFONU BANA VER VE ÇIK, GİT!!!!!!!!" Diye bağırdı. Müdür bir süre durdu ve telefonu verip gitti.
ŞİMDİKİ ZAMAN
Evet. Ruhunu kaybetmek konusunda konuşmuştu. Yoksa o çocuğun ruhuna bir şey mi yaptı? Ben bunları düşünürken dışarı çıkmıştık. Kızlar bir kamelyada oturuyor konuşuyorlardı. Hemen yanlarına gittik. Ve kamelyanın kapısının önünde durduk. Bize baktılar. Seniha
"Ne var!"
Diye bağırdı. Ben araya girdim.
"Sen! Ne yaptın!"
"Ben ne mi yaptım!!? Ne yaptım söyleyeyim mi!!? Ben o çocuğun
RUHUNU YEDİM!!!BEN DAXIN RUHLARLA BESLENİYORUM TAMAM MI!!!!?" Dedi ve çekip gittiler. Onlar gittikten bir süre sonra okula polis geldi ve okulu araştırdı. Tüm okul bunu konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAXIN
Fantasy~ Olağan dışı özelliklere sahip ve elinde olmadan korkutucu bir yaratık olan kadının bir adama aşık olması onu bilinmeyenden kurtarabilecek mi? ~ OKU VE GÖR ADAMIM! 6 bölümlük mini hikaye ~ çerezlik