Buda neyin nesi

312 14 3
                                    

Sayın okuyucalarım öncelikle hikayeyi yeniden yazdığımı bilmenizi istiyorum sizleri kocaman öpüyorum ve hatalarımı lütfen maruz görün sağlıcakla kalın.

O lanet olası alarm sesini duymamla gözlerimi açmaya çalışmam bir olmuştu. Cidden nefret ediyordum bu sesten ve sinirlerimi bozuyordu. Kafamı yastığama gömdüm uyanmamak için direniyordum. Hunharca yatakta debeleniyordum ama sonra bi anda bugün okul olduğu aklıma geldi ve hışımla yataktan kalkıp alarmı susturdum. Evimiz iki katlıydı ben ve annem beraber yaşıyorduk babamdan ise hiç haberim olmadı. Annemde bu konu hakkında hiç konuşmuyordu. Ne kadar ısrar ettiysemde hepsinin sonucu olumsuzdu. Neyse odamdan çıktım ve bir anda üstüme atlayan bir tüy yumağı ile hafiften cırladım. "Hadi ama sabah sabah başka işin gücün mü yok. Beni delirtiyorsun". Diye gevelemeye başladım. Hiç şaşmadan her sabah üstüme atlardı. Kim diye merak ediyorsunuzdur? Kedimiz Serseri. Aslında çok tatlı bir kedidir ama sabahları çekilmez oluyor. 10 dakika boyuncaki söylenme seremonimden sonra nihayet lavaboya varabilmiştim. Aynaya baktım. Ve bi irkildim. Tipim kaymıştı resmen. Saçım başım dağınık gözlerim içe göçüktü ama suratım parlıyordu. Bunları es geçip yüzümü yıkadım. Sonra ağır adımlarla aşağıya indim. Harika bir yemek kokusu ciğerimlerimi dolduruyordu. Ne yalan söyliyeyim annem çok güzel yemek yapardı ve ben çok açtım. Mutfağa gelince anneme "günaydınnn valide sultann yine döktürmüşsün" demeti ihmal etmedim. O herşeyin en iyisini hak ediyordu babamın yokluğunu bir kez bile bana hissettirmemiş elinden geleni yapmıştı. Oda bana sıcak bir gülümseme atıp "nutella bile aldım kahvaltı için" demişti. Çok severimde nutellayı. Ona gülümsedim beraber sofraya oturduk ve yemeğime resmen gömüldüm. Annem benimle konuşmak ister gibi bakıyordu. Kafamı aşağı yukarı sallayınca başladı "biliyosun capella bi sene lise son sınıfsın derslerine daha çok yüklenmelisin" demişti. Evet sınavım vardı ve annem için elimden geleni ardıma koyacaktım. Başımı aşağı yukarı tekrar salladım. Ve devam etti "lütfen derslerine ve arkadaşlık ilişkilerine dikkat et seni çok sevdiğimi biliyorsun ve eğer yemeğin bittiyse çıksak iyi olacak geç kaldın sayılır" demişti. Bende hemen "bende seni seviyorum yukarı çıkıp hazırlanayım" dedim. Onay verince üçer beşer merdivenlerden çıkıp hemen odama geçtim. Kıyafetlerimi dün hazırlamıştım bu sayede uzun uzun kıyafet seçmeyecektim. Siyah dar bir pantalon üstüne siyah bol boğazlı bir kazak ve ayakkabı olarakta diz altımda biten siyah deri bir bot giymiştim. Cidden siyaha bayılıyordum. Ardından saçlarımı açtım ve rimel sürdüm. Zaten tek yaptığım makyaj buydu. Normalde daha çok makyaj yapmak isterdim ama bana yakışmıyordu ondan doğal halimle kalmayı tercih ediyordum. Annem aşağıdan seslenince düşüncelerimden sıyrılıp çantamı sırtıma aldım ve hemen aşağıya indim. "Capella hadiiiii geç kaldın okula güzelim". "Kapıyı kitlerim sen çık" dediğimde arabaya doğru yol almıştı annem. Bende kapıyı kitleyip ona doğru hızlı adımlarla yürüdüm. Arabaya bindiğimizde ikimizde konuşmamıştık. Ve okulun önüne geldiğimde iç çekmiştim. "Ne oldu" dedi annem. "Buradan nefret ettiğimi biliyorsun" dedim. "Bu son senen sonrasında asla bu insanları görmeyeceksin merak etme" diyip beni öptü. Bende arabadan indim ve okula doğru yürüdüm. Bu okuldan nefret ediyordum çünkü özel bir okuldu ve herkesin egosu kendinden büyüktü. İnsanları aşağılayıp onları korkutmaya bayılıyorlardı. Ve bu beni ciddi anlamda sinirlendiren bir konuydu. Ve tamda o sırada sabahki gibi birisi üstüme atladı. Ne olduğunu şaşırmıştım ve bana atlayan kişiye baktım. Melissaydı. O benim tek arkadaşımdı ve onu çok seviyordum. Tabi merti saymazsak. Melissa hemen lafa atladı "seni çok özlediğimi biliyosundur umarım" demişti. Evet bende onu özlemiştim yazın hiç görüşememiştik o tatildeydi ve kocaman 3 ay boyunca ona hasret kalmıştım. Yüzümde kocaman bi gülümseme belirdi ve ona "bende seni çok özledim porsuk" demiştim. O benim porsuğumdu. Ardından sarılama faslı bitmişti ve onu inceleme fırsatı bulmuştum. Yazın kilo vermiş ve güzelleşmişti. Dalgalı kahverengi saçları vardı bide tabiki kahverengi gözleri. Aslında ciddice düşününce efsane bi kızdı. Benim efsane porsuğummmm. Ardından bi anda iki çift kocaman bir şekilde bizi sarmıştı arkamızdan. Tahmin etmek zor değildi Mert'in ta kendisiydi bu. "Özledim sizi küçük pandalarım" diyip kahkaha atmıştı. Cidden bu çocuğu herkes severdi. Hem çok yakışıklıydı hemde çok sıcakkanlı ve komikti. Tabiki merti mert yapan özelliğini atlamamak lazım. Dağınık saçları. Melissa kızarmıştı bunu hissettmiştim çünkü o ve Mert arasında birşey vardı ama hiçbir zaman birbirlerine açılamamışlardı. Neyse bu kısmı atlarsak bende mertin üstüne atlamıştım. "Küçük pandalarında seni çok özledi" demiştim fakat benim aksine melissa utana utana "bende özledim seni" diyebilmişti sadece bu cidden kayda değer bir şeydi. Melissa göründüğünün aksine çok utangaç ve soğuk bir kızdı öyle hemen hemen herkese duvarlarının arkasındaki melissayı göstermezdi bu konuda bana çok benziyordu. Sonra ben hemen onların bu utangaç hallerini bölüp lafa girdim "e hadi o zaman sınıflara gidelim". Onlar beni takip ederken o ikisinin sınıfının önüne gelmiştik bile. Melissa ve Mert aynı sınıftaydı bense üst kattaki sınıftaydım. Onları bıraktım ve "iyi dersler çocuklar" dedim. Melissa ve Mert'te "sağol" diye böğürmüşlerdi arkamdan. Haykırmıştım tabi. Tam merdivenlerden çıkıp sınıfımın önğne gelmişken koridorun önünden gelen Selini görmemle haykırışım sona ermişti. O benim nefret ettiğim ilk insansı. Hani şu egolu diye tabir ettiğim kesin varya işte Selin onların başıydı. Beni sürekli aşağılardı ve ben hiçbirşey demezdim ama yazın kendime söz vermiştim artık bu kıza pabuç bırakmak yoktu. Bir derdi varsa halledecektim yada haddini bildiricektim. 3 sene boyunca sabrım kalmamıştı artık. Yanından geçecekken önüme atladı. "Çekilir misin ? Selin" demiştim. Kibar davranıyordum ama sinirlerim çoktan gerilmişti. "Hayır" dedi hemen ardımdan. Yana kaydım oda yana kaydı. "Çekil dedim" diye sesimi yükseltmiştim. Ve ayaklarım uyuşmuştu çok gerilmeye başlıyordum ve dananın kuyruğu birazdan kopacaktı. "Vay vay vay" dedi alkışlayarak. "Artık cevap verir olmuşsun dilinin olduğundan şüpheliydim" diyip göğüs kafesimin üstüne elini koyup beni ittirince. Kendimi kaybetmiştim. Artık bu kadarı fazlaydı. Bir anda seline yumruk attım ve o yumrukla yere serildiğinde üstüne atladım. "Sen kimsin lan? Yeter artık 3 senedir seni çekiyorum. Öldürücem seni" diye kükremiştim. İlk defa bu kadar sinirleniyordum. Selin şok olmuştu ve olmakta haklıydıda ben hiçbir zaman birine böyle bir haraket sergilememiştim. Saçlarını elime dolayıp kafasını yere çarptım. Selinse bana "dur artık" diye bağırıyordu. Bir anda ellerim yanmaya başladı. Ciddiyim yandılar. Selinin bileklerini tutan ellerim alev aldı ve onu yaktı. Selinse ağlıyarak ve kekeleyerek "se.. Senin" demişti. "Ne vaaaarr?" Diye bağırmıştım. "Gö...gözlerin"diyebilmişti ancak. "Ne varmış gözlerimdeee?" Diye koridorda yankılanan sesimle bağırmayı sürdürmüştüm. "Si.si.simsiyah" diye zar zor konuşabilmişti. Herhalde kafasına aldığı darbeler yüzünden halüsinasyon görüyordu. Kahkaha atmıştım. Ve yanan ellerim bi anda sönmüştü ardından bir çift el beni kızın üstünden çekip atmıştı. Ve bende kendimi bomboş bir karanlığa bıraktım....

Su PerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin