"C..cem!" Derken beni izlemesiyle birlikte küçük bir şok yaşamıştım. Güzel gözleriyle yüzüme bakarken fiziksel olarak gülmeye başlamıştım.
"Seni beklemiyordum...sanırım." Derken 'Sanırım' kelimesini kullandığıma içimden bin kere lanet ettim. 'Sanırım ne Eylül! Sanırım ne!?' Diye içimden kendime kızıyordum. "Başkasını bekliyorsan eğer ki.."
Hızlıca "Tabiki hayır kimi bekleyebilirim ki zaten değil mi? Beklenecek kim kalmış ben bekleyeyim. Kimseyi beklediğim falan yok, yok yani kimseyi beklemiyorum..." Aklıma gelen saçma cümleleri kurarken bana söylenen en meşhur cümleyi onun ağzından duydum.
"Eylül...nefes al!" Derken otuz iki diş gülüyordu. Gülüşünü aklıma kazıyıp kendime geldim.
"Senin ne işin var o evde?" Diye sorarken şaşkınca kaşları havaya kalktı. Oturduğu sandalyeye bile sahiplenircesine oturuyordu. Misafir olmalıydı değil mi? Misafirlikte bu kadar sahiplenme fazlaydı.
"Bana evimde ne işim olduğunu mu söylüyorsun? Şuan balkona çıkmış seni izliyorum. İşim bu." Söylediği kelimeleri idrak etmekte zorlanırken tükürüğümün buğazıma kaçtığını hissedip öksürmeye başladım.
İşinin balkona çıkıp beni izlemek olduğunu anlayan tek ben değildim değil mi? Ha. Böbreğim? Akciğerim? Peki ya sen, kalbim?
"İyi misin!?" Diye sorarken elimi sakinleş dercesine sallayıp kafamla onayladım. "Evet, sadece tükürüğüm buğazıma kaçtı." Gülmeye başlamıştı. "İlginç bir kızsın doğrusu."
Güldük. 1 saat kadar vakit geçmişti. Birbirimize ilk gördüğümüzde hissettiğimiz şeyleri söyledik. Tabi ki ona karşı olan hislerime bir ad veremediğimi söylemedim. Birbirimize ciddi anlamda uyuzmuşuz,
onu fark etmiştik.
Aradan bir hafta geçerken Cem ile daha çok yakınlaşmaya başlamıştık. Daha fazla konuşuyor, göz göze geliyorduk. Zilin sesini duyduğumda tek başıma bahçeye çıkmak istemiştim.
Ayşegül'e "Ben kantine iniyorum, gelirsiniz." Dedim ve cevap vermesini beklemeyerek her zaman ki yerime arka bahçeye gitmek için yolumu tuttum. Hızlı adımlarımla yürürken geldiğimde Cem ve Eren'i
gördüm. Eren Cem'in gömleğinin yakalarından tutup onu sarsarken Cem yumruğunu beklemediği bir anda böğürüne sapladı. Yere yığılan Eren'in üzerine çullanan Cem yumruğunu havada sallayıp Eren'in süratına geçirirken hızla yanlarına koştum.
Cem,"Uzak duracaksın oğlum E.."diye kükrerken Eren'in süratına "Cem!..." Diyerek bana bakmasını sağladım. "...deli misiniz siz? Öldürmeye mi çalışıyosunuz birbirinizi?!" Derken Cem'i onun üzerinden
çekiyordum. Eren ayağa kalkıp doğrulmaya çalışırken Cem bana bakıyordu.
"Senin ne işin var burda!"
"Napıyosun sen? Ne yapmaya çalışıyosun?" Diye kızdım ona sessizce.
Eren hiçbirşey demeden yanımızdan ayrılmıştı. O sırada köşedeki banka geçip oturmuştuk. Cem'in dudağı kanarken Bende hızlıca kantinden selpak mendil alıp gelmiştim. İçinden çıkartıp pakedi
Cem'in eline tutuşturup dudağını silmeye başladım.
"Ya çek kızım şunu gerek yok." Diyen Cem'e aldırmayıp daha da fazla bastırıp silmeye başladım.
"Aaa! Napıyorsun be deli!" Derken gülüyordu. Yakınıda olmamın değerini bilip gülüşünü daha yakından izlemenin keyfini çıkartıp değerini bildim.
"Hakettin sen!"
"Tamam öyle diyorsan öyledir. Hakettim."
Dudağı yayılmıştı.
"Niye kavga ettiniz?" Diye sorduğumda gözlerini devirdi ve gökyüzüne bakmaya başladı. Kolunu beni rahatsız etmek istemezcesine bankın üzerine yasladı. "..hşş! Kime diyorum? Alooo!" Derken
kafamı salladım.
"Tamam Eylül Abla! Yeter ki sen kızma." Elini cebine götürdü ve en çok sevdiğim tesbihini çıkartıp sağ elinde sallamaya başladı.
Onu bütün muazzamlığıyla izlerken bana baktı.
"Çok mu yakışıklıyım ordan bakınca?"
"Hııh! Çoook yakışıklısın."
Taklidimi yapıp güldü.
Merhaba arkadaşlar, git gide büyüyoruuuuz:) Ve yorumlarınıza ihtiyacım olduğunu unutmayın lütfen.:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Umut
Romance"Cem..bence sarılalım. Birbirimizin mis kokusunu içimize çekelim. Sarılırsak geçer." Dedim bir hevesle. Gözlerinin içine bakabiliyordum artık, ilk aşkın heyecanından olmalıydı. Cem "Peki ya sarılmayı bırakınca bu acı tekrar sızısını gösterirse, o z...