sonun başlangıcı (1/5)
YAZAR
Zayn, çaldığı piyanonun tuşuna basıp, içindeki takta çekicin tele vurmasını sağladı. Çıkardığı sesler, onun büyülenip göz kapaklarını titrekçe kapatmasına neden oluyordu. Birkaç hafta önce öğrendiği amatör melodileri çalmak, onun için büyük bir mutluluk ve neşe kaynağıydı. Bu, biraz olsun gerçek hayattan kopmasını sağladığı için, müziği kahraman zamirinde tutuyordu.
Fakat dakikalar sonra çalan zil sesi, onun durmasını sağlamıştı. Bu, ders zili sesiydi ve ona İngiliz Edebiyatı dersine girmesi gerektiğine dair çağrı yapıyordu.
Bıkkınlıkla ayağa kalktı ve piyanonun kapağını usulca kapatarak müzik odasının ne durumda olduğuna dair şöyle bir baktı. Her şey yerli yerindeydi. Memnuniyetle odadan çıktı ve müzik öğretmeninin ona verdiği anahtarla kapıyı kapatıp kilitledi. Belki de Zayn'i anlayan tek öğretmen o idi; çünkü ona tenefüslerde istediği zaman kullanabilmesi için bu anahtarı vermişti. Hiçbir öğrenciye yapılmamış bir jesti ve bu Zayn'nin gururunu okşuyordu.
Sınıflarına girmek için koridorda koşuşturan öğrencilere bakıp o da aralarına karıştı. O sırada, her tenefüste olduğu gibi panonun yanında sarmaş dolaş bir şekilde duran Austin ve Brenna'yı fark etti. Brenna'nın yüzündeki mahçup sırıtış, Zayn'nin de kendi kendine tebessüm etmesini sağlamıştı. Fakat biliyordu ki, o mahçup sırıtış Austin içindi, kendisi için değil.
Kırık kalp parçalarıyla sınıfına girdi. Yaşıtları çoktan yerlerine oturmuştu. O da kendi yerine, en arka sıraya oturarak pencereden baktı. Hava yağmurluydu, yani en sevdiğiydi. Bir an, öğretmenin geç ya da hiç gelmemesini diledi. Bu sayede kulaklığını takıp Coldplay dinleyebilirdi.
Fakat dilediği hiçbir şeyin gerçekleşmediğini unutmuştu.
Öğretmen sınıfa girdi, yapmacık bir selamlamadan sonra masasına oturdu ve diz üstü bilgisayarını açmak üzere hazırlandı.
Zayn ise açması gereken kitabı bir an önce açmış, en son işlediği ders konularına bakıyordu. Edebiyatı severdi; ama edebiyat dersini sevmezdi.
Beyaz not kağıdının önüne atılmasıyla irkilip kendine geldi. Parmaklarının arasına ona gönderilen kağıdı aldı ve başını kaldırarak bunu kimin attığına dair baktı. Biri dışında herkes kendi halindeydi; Austin. Okuması için Zayn'e sırıtarak işaret yaptı ve hiperaktif olduğunu kanıtlamak istercesine sırasında hareketlendi. Onaylarcasına kafasını salladı, Zayn. Ne yazdığını gram merak etmiyordu ama okumak zorundaydı bir nevi.
"Bu akşam kuzenimin evinde parti var, dostum. Zaten evini biliyorsundur. Herkes orada olacak, sen de gel. :D"
Notun sonundaki saçma gülüşü gördüğünde, anlamsızca sırıtırken buldu kendini, Zayn. Ardından cevap bekleyen Austin'e dönüp hayır anlamında kafasını salladı. Bunu hiç düşünmeden yapmıştı ama pişman değildi. Düşünse de zaten cevabı aynı olacaktı.
Austin, kızgın görünmeye çalışarak kaşlarını çattı. Zayn'i severdi ve onun da biraz eğlenmesini istiyordu.
Fakat Zayn kararlıydı. Ellerini yapacağım bir şey yok dermiş gibi kaldırdı ve açtı. Havasında değildi, eve gidip uyumak istiyordu.
Austin, ona son bir kez yalvarır bir bakış attı. Bu partiye gelmeliydi, çok eğleneceklerdi.
Öne eğildi, Zayn. Kalemini parmaklarının arasına yerleştirdi ve ona gönderilen notu ters çevirip temiz sayfasına yazmaya başladı. İşi bittiğinde, öğretmene fark ettirmeden notu Austin'e yolladı.
"Düşüneceğim. :)"
Austin'i taklit edip notun sonuna neden bir sırıtış koyduğunu bilmiyordu.
Austin, aldığı cevap üzerine biraz daha anlayışlı davrandı ve baş parmağıyla onay işareti yaptı. Pek umutlu değildi ama o kadar da ısrar etmek istemedi.
Bir süre sonra derse adapte olmaya çalışan Zayn'nin aklı, yine Brenna'ya kaydı. Onu bir tek Austin'in yanına gittiğinde görüp konuşabiliyordu. Belki de bu partiye giderse onu daha fazla görme şansı yakalayabilirdi. Ona bakmayı, hareketlerini izlemeyi çok seviyordu, Zayn. Çünkü günün sonunda simasını iyice hatırlıyor, hayalini kurma şansı elde edebiliyordu. Austin'e yazdığı gibi yapacaktı; bu fikri düşünecekti.
Fakat eğer hayatın bize sunmuş olduğu bir seçenek olsaydı ve Zayn bunu kullansaydı, seçmemeyi dilerdi. O partiye gitmezdi; ama gitmişti. O partide Brenna ile birlikte olmazdı; ama olmuştu.
Brenna, o partiden sonra bedenini Zayn'e sunmuştu ve ona umut vermişti. Fakat sonra o umudu pişmanlıkla geri almış, arkasında kırık bir kalp bırakıp gitmişti. Ve bu, günün sonunda sadece Zayn'nin intihar etmesine neden olmuştu.
Zayn'in sahip olduğu ruh zaten ölüydü. Bedenin son bulması neyi değiştirmişti?
Dünya, acılar üzerine kurulu bir gezegendi ve üzerinde yaşayan canlılar sadece bir piyondu. Ve dünya aynı zamanda sadistti. Piyonlarının mutsuzluğundan zevk alıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Goodbye My Lover (1/5)
Short Story"Sonsuza kadar sürecek bir anı paylaştık. Fakat onu tekrar göreceğimi sanmıyorum. Gerçeklerle yüzleşmenin zamanı geldi, ben asla onunla olamayacağım. Çünkü artık ölü ruhumla beraber ölü bir bedenim." NOT: Hikaye sadece 5 bölümden oluşmaktadır.