2.Bölüm-Babam Henry(Devamı)

325 30 2
                                    

"Açıklama:Sevgili okurlar,geçen bölümü okuyanlar için değiştirip uzatıp da karışıklık yaratmamak için burdan devam ediyorum.Teşekkur ederim."
-----------------------------------------------------

Annemin bu sözlerine okadar şaşırmıştım ki,annemin ağlayışı üzerine bende ağlamaya başlamıştım.Bunca yıl bunu benden nasıl saklamıştı.Bende babama bizi terketip ortada bıraktığı için lanet okurdum hep.Aynı zamanda durumumuzun kötü olduğu zamanlarda da Yüce Isa adına yalvarırdım Tanrıya."Nolur babam gelsin,bize yardım etsin"diye.Meğersem babam ölmüştü.Peki nasıl? Yoksa öldürülmüşmüydü.Belki öyle bunu da benden saklıyor annem.Ama kadın zaten üzgün, bide bunu sorupta iyice üzmüyim.

Annemden sarılmayı bırakıp bişey sormadan odama çıktım.Aklımda çok soru vardı ama en önemlisi bu okul neydi ?Nerdeydi?Belki internette vardır bişeyler diye düşünüp bilgisayara yöneldim. Gözlerim ağlamaktan şişmiş vede görmekte zorlanıyordum.

Bilgisayar açıldığında interneti açtım ancak bir sorun vardı,bu yetenek okulu da bu okulun bir adı olmalı.Oda kesin annemin yırtıp attığı kağıt da yazılı.Ama annemin elinde bugün yenisi vardı, kesin onu makyaj dolabının alt çekmecesine felan koymuştur diyip odasına yöneldim.Koridorun karanlığı,alt katta açılmış olan televizyonun yansıyan hafif ışık süzmeleriyle bozuluyordu.Televizyonun sesi ne kadar kısık olsada hafif bi uğultu geliyordu.Saat gecenin ikisi kesin annem televizyon başında uyuyakalmıştır.Normalde iş günleri bu saate kadar kalmazdı.

Odasının kapısını hafifce araladım ve içerde yatıyor olma ihtimaline karşın, içeriyi araladığım kapıdan hafifçe süzdüm.Olmadığını gördüğüm anda hemen içeriye girip makyaj dolabının altındaki çekmeceye yöneldim.Hızlı davranmam gerekiyordu.Açıp odanın loş karanlığında içini kurcalamya başladım.Ancak içinden bir kaç bilezik,kolye ve makyaj malzemesinden başka bir şey yoktu.Nedense annemin özel eşyalarının burda olucağını düşünmüştüm.Peki nerde olabilirdi.Etraftaki çekmeceleri iyice bakmaya başladım içinde sürekli takı malzemeleri, Ruj felan çıkıyordu ki aklıma yatağın altı geldi.Elime yatağın altına attığım da sert bişeye çarptım.Bu şey ahşaptandı,herhalde sandık felan bu diyip iki elimle kavradım ve yavaşça kendime doğru çektim.Alt kısmı tahta döşemeye sürttükçe gıcık sesler çıkarıyordu.Heran annemin kapıyı açıp "ne yapıyorsun burda!" diye bağırmasından korkuyordum.Zaten yeterince üzüldü bu gün.Nede olsa özeli kadının, açıpta bakmak ne kadar doğru olmasada yapmam geriyor.Bunları düşünürken sandığın bir kilidi olduğunu farkettim.Kilit az önce karıştırdığım cekmecelerin birindeydi herhalde.Ancak sandığın üzerine kazılmış belli belirsiz bir yazı vardı.Hem karanlık hemde uzun zamandır orda olduğundan toz kaplamıştı üzeri.Hemen bir koşulda odamdaki çekmeceden küçük el fenerimi aldım.Uzerini iyice sildikten sonra yazıyı okumaya çalıştım.Yazıda "1792 - "Sandığın anahtarı kalpdir. Kalp ise sevgiyle beslenir." - 12 May" yazıyordu ne yani şimdi bunun bir anahtarı yokmu.Bu bir bulmaca felanmıydı.Hem koridordaki merdiveni dinliyor hemde şifreyi düşünüyordum.

Biraz kafa yorduktan sonra sabahtan beri bir sürü olay yaşadığımı düşündüm.Bu olaylarda sevgiden yoksun kaldığımı hissettim.Yani sabahtan beri şaşkınlık, korku ve öfke başka hiçbir şey yoktu.Hatta annemin bana sarıldığı zaman bile bana yalan söylediği için bir sevgi hissetmedim.

İyice düşündükten sonra bir çarşaf alıp aşağıya indim.Sessizce televizyonu kapattım.Annemi başını uzanır şekilde yastığa dayadım.Ardından üzerine carşafı örtüp, yanağına iki öpücük kondurup, yukarı hızlı adımlarla çıktım.Odaya döndüğümde kilit yerdeydi yani sandık açılmıştı.Herhalde annem kötü kalpli, sevgiden sevgiden yoksun, hırsızlar açmasın diye böyle bir şeye maruz kalmıştı.Ama şaşırmadım değil ,nede olsa ilkkez sihir görüyordum .

Annemin gelme olasılığına karşın sandığı alıp odama taşıdım.Meraklıydım ama bir yandan da bir korku sarmıştı içimi.Ne de olsa bu sihirli bir sandık içinde de sihirli şeyler olabilirdi.Ama o mektubu bulmam lazımdı.Hemen hızlıca sandığı açtığımda karşıma ilk çıkan şey bir resimdi bu babamın resmiydi ve kucağında ben vardım.Etrafında da bir kaç büyücü tipli adam vardı.Resmi kenara koyduğumda altında bir zarf vardı .Ama bu aradığım mektubun zarfı değildi .Zarfın üzerinde bir pul ve adres yazıyordu.İçindeyse bir mektup vardı,hemen ayağa kalkıp ışığı açtım.Mektubu açıp okumaya başladım.Mektup Müdür Henry'dendi ve şöyle yazıyordu;

"Sevgili Julie Hanım;
Eşiniz, yani okulumuzun büyü yeteneği öğretmeni Henry'nin geçirdiği kaza hakkında gerçekten çok özür dileriz.Merak etmeyin Tanrı daima eşinizin yanında olucaktır.Oğlunuz Lucas ise kurtulmuştur, Onu en kısa zamanda evcil hayvanım Petrick ile size teslim edeceğiz.Vakti gelince okulumuza gelmesi hakkında size haber yollayacağız.Birde Okul kurulu olarak bu olayda bir kişinin kasıtlı olarak yaptığının kanısına vardık.Bir süre Valoran yüksek kuruluna ve basına bu olaydan bahsedemeyiz.Okulun bir katil var diye kapanmasını istemeyiz.Tekrardan Özür dileriz.Tanrı bizi korusun."

Peki bu olay ne ?Kim Babamın ölümüne sebep olabilicek kadar kin gütmüş.Ama belliki bu katil hala orda.

İstemesemde sandığı kurcalamaya devam ederken bir anda geri çekildim, okadar korkmuştum ki elim titriyordu. "Aman tanrım!" diye bir çığlık atmıştım.Iyiki kapım örtülüydü de annem duymadı.Sonra dönüp tekrar bakmaya karar verdim.Bu bir gazete, ama garip yanı yazıları haraket ediyordu.Bu büyülü Valoran adındaki yerin gazetesiydi herhalde. Arka sayfasında bir tek okulun resimi vardı. Ve yanında "Valoran Yetenek Okulunda bilerek çıkarılan yangında Henry Craft adındakı bir öğretmen hayatını kaybetti.Aynı derslikte bulunan 1 yaşındaki bebek ise öğretmenin kendini feda etmesi sonucu kurtarıldı." yazısı vardı.Demek babam bir yangında öldü.

Sandıkta geriye kalan, okuldan gelen çağrı mektubu,bir kaç fotoğraf ve bir kapaklı kolye.Kolye kalp şeklindeydi ve bir tarafında annem bir tarafında da babam vardı.Okulun adını ve yerini öğrenmiştim.Valoran diye bir yerdeydi.Peki bu valoran neresiydi?

Valoran Yetenek OkuluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin