11. BÖLÜM İSTANBUL' A TAŞINIŞ

31 4 3
                                    

Ben:
Baba seni bulmadan önce ben bu yanımda duran arkadaşımın evinde kalıyordum. Adı David. Baba aslında biz sana birşey demeye geldik.

Babam:
Söyleyin bakalım ne diyeceksiniz? Yardım edebileceğim birşey ise seve seve yardım ederim.

David:
Aslında biz İstanbul' a gideceğiz. Size da soralım dedik. Yani siz de gelir misiniz? Emma' yla birlikte siz de gelirseniz diye soracaktık.

Ben:
Evet hep birlikte İstanbul' da yaşayalım dedik.

Babam:
Ev tutmak için parayı nereden bulacağız?

David:
Bende para var yeter ki siz kabul edin. Birlikte İstanbul' da yaşayalım.

Babam:

Tamam bizim evi de satalım biraz para çıkar.

Ben:
Evi satmayalım. Evi satarsak buraya gelince nerede kalacağız. Satmazsak burda kalırız. Hem para var zaten.

Neyse babam kabul etti. Evi satmaktan da vaz geçti. Hep birlikte İstanbul' a gidecektik. Gecekonduda yaşıyorduk. Gecekondudan çıkınca arabaya bindik babam öne David' in yanına oturdu. Bende Emma' yla arkaya oturdum. Emma' nın uykusu gelince dizime yattı. Bende uykum gelince kafamı koltuğa yaslayıp uyudum. Uyandığımda saat 08:00 olmuş. Sabah saat 06:00' da yola çıkmıştık. Uyumadan da 2 saat geçmişti. İstanbul-Ankara arası 7 saat şu ana kadar 4 saat geçmiş. Yani 3 saat kalmış. Sıkıntıdan çatlayacaktım. Hemde acıkmıştım. O an babam David dur şurada bir şeyler alalım bi piknik yapalım. David durdu. Babam bir şeyler almaya indi. David ise arabayı park etti. Babamı bekledik bende o sırada Emma' yı uyandırdım. Babam geldi. Babam fırından yeni çıkmış börek almış. Mis gibi kokuyor. Arabadan indik.

Emma:
Ben çok acıktım abla geldik mi İstanbul' a?

Ben:
İstanbul' a gelmedik ama piknik yapmak için ineceğiz.

Emma:
Kaç saat kaldı peki abla İstanbul' a varmamıza?

Ben:
İstanbul' a varmamıza 3 saat kaldı.

Neyse yemeği yemek için aldığımız şeyleri hazırladık. Ben meyve tabağı hazırladım. Hemen hazırladığımız yemeği yemeye başladık. Meyve tabağını herkes iştahla yedi ve beğendi. Börekde muhteşemdi. Emma yemeği çok sevdi. Yedik yemek bitti. Sonrada yemek masasını toparlayıp arabaya bindik. Gittik bayağı gittik. Sonunda İstanbul' a vardık. Bir emlakçıya, iki emlakçıya, üç emlakçıya birsürü emlakçıya girdik. Sonunda bir villa beğendik. Hemen villayı aldık. Villa tam 500.000 TL tuttu. Villaya birkaç eşyada aldık. Sonrada içine yerleştik. Villa çok güzeldi. Herkesin kendine ait bir odası vardı. Villa sadece bize ait ve 4 katlıydı. Emma çok istediği için babam bize 2 kişilik yatak aldı. Birlikte yatıyoruz anlayacağınız. Emma gece abla benim uykum yok film izleyelim falan diyormuş ama ben uyku semeresiyle yat uyu işte falan diyormuşum Emma öyle söylüyor yani. Eğer uyku semeresinde olmasam hemen kalkardım çünkü hem gece film izlemeyi seviyorum, hemde Emma' yı kırmak istemiyorum. Neyse sabah oldu kalktık. Kahvaltıyı yaptık. Sonrada gençler grubu olarak dolaşmaya çıktık. Yani David, ben ve Emma babama dedik ama gelmedi. Emma David' i çok sevdi. David abi, David abi diye peşinde dolaşıyor. Bazen David' i benden daha çok sevdiğini düşünüyorum. Kıskanıyorum bazen. Ama beni daha çok sevdiğini biliyorum benim canım kardeşim.

Emma:
Yaa abla yarım saattir sana sesleniyorum. Niye duymuyorsun? Başka dünyalara gittin herhalde.

Ben:

Özür ablacık söyle bakalım ne diyorsun? Canın birşey mi istedi? Söylede alalım.

David:
Emma gel birşey alalım. Belki acıkmışsındır.

Emma:
Abla benim canım yiyecek birşey istemedi. Parka gitmek istiyorum sadece. David abi birşey alalım dedin yaa acıktım aslında döner ile kola olabilir. Ya da pizza. Aaa birde dondurmayla jelibon. Portakal suyu da olsun. Ya da elma suyu. Yok yok vişne suyu.

Ben:
Yavaş ol fıstık hepsini alırız.

David:
Gel alalım hepsini.

Gittik aldık Emma önce döner ile kolayı sonra pizzayı, sonra jelibonu, ardından dondurmayı kısacası hepsini yedi. Ama portkal suyunu, elma suyunu, vişne suyunu yarına bıraktı.

Bella'nın GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin