yabancı

10 0 0
                                    

"Zamandan ve Mekandan Münezzeh, Sonsuzluğun Gerçek Sahibi Yaratanın Adıyla"

"RAB, ruhum insanda sonsuza dek kalmayacak, çünkü o ölümlüdür, dedi. (Tevrat 6.3 yaratılış)

"Karanlıkta yaşayan halk büyük bir ışık gördü, ölümün gölgelediği diyarda yaşayanlara ışık doğdu. O günden sonra İsa şu çağrıda bulunmaya başladı; tövbe edin çünkü göklerin egemenliği yaklaştı." (İncil matta 4:16/17)

"her nefis ölümü tadacaktır." (Kur'an-ı Kerim Ali İmran 185)

1

"Sayın yolcularımız lütfen çıkış için arkadaşlarımın sizi yönlendirmiş olduğu kapıyı kullanın. Bizi seçtiğiniz için teşekkürler"

Yorucu bir yolculuktan sonra sarışın ve güzel hostesin ince, naif sesini bir kez daha duymak uçakta ki bir çok erkek gibi onun da yüzünde hafif bir tebessüme neden olmuştu. Neredeyse iki gündür yoldaydı ve sürekli bir araçtan inip diğerine biniyordu. Aslında gezmeyi ve yolculuğu seven bir yapısı vardı, bu ona gençlik yıllarında kalma bir tecrübeydi fakat ani yapılan bu tarz bir seyahat için pekte hazır olduğu söylenemezdi.

Yarı uyanık yarı baygın bir halde uçaktan indi. Hava aşırı derecede sıcaktı fakat geldiği yerde de durum buradakinden farklı değildi.

"Gerçekten yorucu bir yolculuktu. Öyle değil mi sizce de?"

Sesin geldiği yöne doğru baktı fakat öyle yorgundu ki sadece kafa sallayıp geçiştirdi. Aslında Türkçeyi çok iyi biliyordu altı senesini İstanbul da bir kilisede rahiplik yaparak geçirmişti ama yorgunluk bedeninde öyle çok hissettiriyordu ki kendini şu an tek isteği bir bardak sıcak çikolata ve rahat bir yataktı. Bavullarını alıp çıkışa doğru ağır adımlarla yürüdü. Eski bir dostu kendisini almaya gelecekti.

"Umarım buradasındır yoksa gerçekten ağlayabilirim. Bu ızdıraba dayanmak mümkün değil. Başım öyle ağrıyor ki belki de bu yolculuğu bir kere daha düşünmeliydim"

Bir yandan söyleniyor, bir yandan yürümeye devam ediyordu. Dışarıya çıktı ve bir an duraksadı belki de geri dönmek için bu son şansıydı çünkü bir adım daha atarsa geri dönemeyeceğini biliyordu. belki de sadece bir hayaldi dedesinin anlattıkları; ya yaşlı bir bunağın hikâyesi ise bu.

"Bildiğim bütün duaları okudum. Tanrım lütfen İsa benimle olsun"

Oturacak bir yer aradı önce çünkü eski dostu henüz gelmemişti, etrafta gözükmüyordu. Tam oturmak üzereyken bir ses işitti. Bu beklediği sesti.

"Massimo! eski dostum Massimo Laucci."

Kafasını sese doğru çevirdi. Ve ayağa kalkarak sesin sahibine doğru yürüdü.

Gelen kişi kendisiyle hemen hemen aynı yaşta, uzun boylu orta halli yapıya sahip biriydi. İstanbul da tanışmıştı. Adı Selim Soykan dı. Dinine bağlı bir Hıristiyan dı. Her hafta muntazam bir şekilde kiliseye gelir ve ayinlere mutlak surette katılırdı. Matbaa işiyle uğraşıyordu. Daha sonra Antakya ya gelerek ticarete atıldı. Dış görünüşünden şimdi ki durumunun eskiye nazaran daha iyi olduğu anlaşılıyordu. En azından artık elleri kendi rengindeydi mavi mürekkep lekeleri yoktu. Bir süre birbirlerini süzdükten sonra sarıldılar. Bir nevi hasret giderdiler.

"Çok değişmişsin."

"Sende öyle eski dostum. Sende öyle. Hadi gel arabaya geçelim, seni biraz yürütücem ama."

Birkaç dakika yürümenin ardından Selim in arabasına ulaştılar. 2000 belki daha aşağı model bir pikaptı arabası. Belli ki işi için kullanıyordu. Ama gene de arabası temiz ve diri duruyordu. Çantasını arabanın arkasına yerleştirdi. Ön koltuğa oturdu. Ama bu koltuk uçak koltuğundan daha rahatsızdı. Selim de ardından arabaya bindi ve yola koyuldular. Selim de sanki acele eder gibi bir tavır vardı ama pek anlam veremedi sormak da istemedi.

ab-ı hayat İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin