Asiye

8 0 0
                                    

9

"Büyük bir yangın, bütün bina yanıyor, yeterli değil"

İtfaiye eri telsiziyle şefine durumu bildiriyordu. Evet, büyük bir yangın hem de çok büyük. Önce ortada ki küçük evde başlamıştı sonra yandaki bina ve neredeyse bütün sokak yanıyordu. Üç tane itfaiye arabası gelmişti ama çabalamaları neredeyse boşaydı. İnsanlar panik halinde oradan oraya savruluyordu. Evlerin ahşap olması yangının daha çabuk yayılmasını kolaylaştırıyor ve caddenin de dar olması itfaiye ekiplerinin işini o derece zorlaştırıyordu. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Asıl önemli olan tam ortada ki evdi. Yangının başladığı ev burasıydı. Ve alınan bilgilere göre içerisinde şu anda tek insan olan evdi. İtfaiye erinin elinde hala telsiz vardı. Yardım istiyordu durmadan. Etraf is ve dumandan kararmıştı. Göz gözü görmüyordu.

Birkaç dakika sonra iki araç daha olay yerine geldi. Araçlardan birinde itfaiye şefi de vardı. Erlerinin yanına geldi. Durum hakkında hemen bilgi alması gerekiyordu.

"Canlı gören var mı?"

Herkes heyecan içindeydi.

"Efendim ahali sadece ortada ki evde yaşayan olduğunu söylüyor."

"O hala içerde mi?"

"Evet, efendim yaklaşık on beş dakikadır orada bir haber alınamadı"

"Nasıl bırakırsınız içeriye?"

Şef yapılan hata karşısında sinirliydi.

"Efendim aniden girdi. Durduramadık"

İtfaiye ekiplerinin olay yerine gelmesinden sonra kalabalıktan bir kişi ortadaki evde yaşayan olduğunu öğrenince koşarak içeriye dalmıştı. Kimse kendisini durduramamıştı.

"Tamam, her neyse. Çabuk olalım arkadaşlar."

Aynı heyecana itfaiye şefi de katılmıştı. Ortam iyice ısınmaya başlamıştı. Etrafta ki koku neredeyse civarda ki bütün mahallelere yayılmıştı.

İtfaiye ekiplerinin çabalarıyla nihayet yangının yayılması durmuştu. Civar evler güvendeydi ama asıl önemli konu ortada ki ev ve içeride yaşananlardı.

Genç adam yangını görür görmez gözü kapalı atlamıştı içeriye. Kendini bir anda cehennemde hissetmişti. Evin her odası alevler içerisindeydi. Zar zor görünüyordu etraf.

Hal bu ki gün onun için çok güzel başlamıştı. Bir senedir hazırlandığı sınavını bugün vermiş olmanın rahatlığı içerisinde evine gidiyordu ama o hazin manzara bir anda bir şeylerin fitilini yakmıştı içinde. Etraftakilerin içeride canlı var demesi onun eve atılmasına yetmişti. Alanı iyice daralıyordu. Ev iki katlı ahşap bir binaydı ama çok odası vardı. Hepsine girmeye çalışıyordu genç adam. Ve durmadan bağırıyordu. Yaşayan birisi var ise. Birkaç dakika sonra yukarıda bir ses işitti. Ama bu ses çağrısına cevap veren bir ses değildi. Bu ses bir bebeğin ağlama sesiydi...

"Çıkıyor çıkıyor"

Kalabalık itfaiye erlerine bağırıyordu. Evet, genç adamın silueti kapıda göründü. Koşarak çıkmaya çalışıyordu ama hem yükü hem de etrafın yıkık dökük harabeleri onu engelliyordu. Büyük bir gayretle son kapıya doğru geldi. Artık ne ellerinde nede vücudunun herhangi bir bölgesinde derman kalmamıştı. Yüzü gözü is içerisindeydi. Ve vücudunda ki oksijen neredeyse bitmişti. İtfaiye erleri kapıya doğru koştular ve genç adamı bin bir zorlukla ateşlerin içinden aldılar.

ab-ı hayat İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin