kilit

9 0 0
                                    

18

"Marcos"

"Sen benim en sevdiğim dostlarımdan birisin elbette"

"Ama bu konuda sana yardım edemeyeceğim..."

Küçücük odanın her yerinden tarih kokuları yükseliyordu. Oda küçüktü ama içeride öyle objeler ve tarihi eserler mevcuttu ki. Duvarlarda resimlerden, mobilyalarda heykellerden, yerlerde halılardan, odada oturmaya rahat hareket etmeye alan kalmamıştı. Frank iyice daraldığını hissetti.

"Samon, rica ederim mutlaka bildiğin bir şeyler olmalı"

Marcos karşısında duran arkadaşının ağzından laf alabilmek için denemediği ağız oyunu kalmamıştı. Bu Yahudi nin belli ki bir şeyler bildiği vardı. Ama onu konuşturmak çok zordu. Eskiden beri böyleydi.

"Vakit kaybediyoruz Marcos. Sen yapamayacaksan bana bırak"

Frank sessizce Marcos un kulağına fısıldadı. Karşısında duran Samon a çok imalı ve bir o kadar da sinirli gözlerle bakıyordu. Sinirinin son haddine doğru yaklaşıyordu.

"Hayır Frank lütfen beş dakika daha müsaade et."

Samon Hayr;

İstanbul da küçük bir müzenin müdürü. Hayatını tarihi kalıntılar arasında idame ettiren bir İsrailli. Marcos un üniversiteden arkadaşı. Frank ve Marcos u ona getiren şey ise bir zamanlar Topkapı müzesinde çalışması ve o zamanlardan kalma bir kitaptan ara sıra bahsetmesiydi. Şimdi ise ağzını bıçak açmıyordu. Ya daha fazla para istiyordu ya da ipin öteki ucunda başka şeyler vardı.

"Samon son kez rica ediyorum. Ortağımın sabrı kalmadı. Bu saatten sonra senin için iyi şeyler olmayabilir."

Fırtına öncesi sessizlik yaklaşıyor gibiydi.

"Beni tehdit mi, ediyorsun Marcos! Bunu senden beklemezdim derhal terk edin burayı"

Kolunu kapıya doğru uzattı. Sert bir ifadesi vardı. Ama Frank Lucius un artık bunları işitmeye vakti kalmamıştı. Derhal yerinden doğruldu hızlı bir hamleyle önce hafif açık kapıyı kapattı ardından Samon un uzanmış kolunu içe doğru kıvırarak kırdı ve belinden silahını çıkartıp Samon un kafasına doğrulttu.

"Sadece beş saniyen var... kitap nerede?"

Neye uğradığını şaşıran Samon acı içinde kıvranıyordu. Ama onun acı çekmesine bile izin vermiyordu. Bu bir blöf değildi beş saniye içerisinde cevap vermezse gerçekten ölebilirdi.

"Dört, üç, iki, bir. Tanrı yolunu açık etsin"

"Lütfen dur bir saniye ah. Lütfen dur!!!"

Frank silahını havaya kaldırdı.

"Sadece cevap ver"

"Alaattin, Alaattin Mera..."

"Seni pislik herif."

Frank son sözünden sonra Samon un diğer kolunu da kırdı ve aceleyle Marcos la beraber dışarı çıktılar. Neyse ki onları kapıda bekleyen bir arabaları vardı.

"Bu ismi tanıyor musun?"

"Evet hatta yanında çalışan bir adamımız var."

"Ne dersin bu sefer olacak mı?"

"Artık öldürmek istemiyorum Marcos. Ne olacaksa olsun sabrımda kalmadı."

Beraberce yola koyuldular. Bu onların belki de onca zaman içerisinde attıkları en önemli adımdı...

ab-ı hayat İstanbulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin