BEKLENMEDİK HAREKET

153 96 0
                                    


Sandalyesini işe başladığı ilk günkü yerine orta pencerenin  önüne yerleştirdi  ceketinin  koluyla sandalyenin üzerini sildi sonra son bir kez heykelin yanına gitti

Orada geçirdiği 23 sen içinde heykele bir kez bile dokunmamıştı o andan sonra olan bitenlerin hiçbirini planlamamıştı Yasin kendini heykeli iki eliyle kavrarken buldu  heykeli kaidesinden kaldırdığında  pürüzsüz soğuk mermeri hissetti  Oğlan düşündüğünden ağırdı onu yüzüne doğru tuttu heykelle burun burunaydı sonra onu kaldırabildiği kadar başının üzerine kadar kaldırdı  ve ayak parmaklarının üzerinde dikildi  bu halde  yaklaşık  bir dakika kadar bekledi durdu  sonra eli ayağı titremeye başladı elinden geldiğince  derin nefes aldı  bütün gücüyle heykeli yere fırlattı  ve bağırdı Yasin hayatında hiç bu kadar yüksek sesle bağırmamıştı sesi salonda yankılandı  duvardan  duvara çarptı ve o kadar ürkütücüydü ki  dokuz salon ilerideki müze kafeteryasındaki garson kadın elindeki dolu tepsiyi yere düşürdü Heykel boğuk bir sesle yerde parçalandı zemindeki mermer plakalardan biri çatladı

Sonra garip bir şey oldu Damarlarındaki kan renk değiştiriyormuş açık kırmızıya dönüyormuş gibi hisseti Yasin  kanının  midesinden itibaren  zonklayarak el ve ayak parmaklarının  uçlarına kadar  bütün vücuduna  nasıl yayıldığını onu içeriden aydınlattığını hissetti  kırılan  mermer plaka  tuğla duvarlardaki  girinti çıkıntılar ve toz zerrecikleri büyüdü boyut kazandı  her şey ona  doğru yükseldi  sonra  o dikeni gördü gördü Yasin diken benzersiz parlaklıkta ışıldıyordu  Yasin onun her tarafını aynı anda görebiliyordu  sonrada diken dağılıp yok oldu

Yasin dizlerinin  üzerine çöktü Yavaşça başını kaldırdı ve pencereden dışarı baktı  kestane ağacı sadece baharın ilk günlerine has bir yeşile  bürünmüştü  öğle sonrası  güneşi salonun zemininde hareketli gölgeler oluşturuyordu  artık acı yoktu  Yasin yüzündeki sıcaklığı hissetti  burnu kaşındı  ve gülmeye başladı güldükçe gülüyor  gülmekten katılıyor kendini durduramıyordu

İki polis memuru Yasin' i evine getirdiklerinde evin boşluğunu yadırgadılar onu mutfaktaki iki sandalyeden birine oturttular  sakinleşmesini ve belki bir açıklama yapmasını beklemeye niyetliydiler

memurlardan biri banyoyu aradı Yanlışlıkla yatak odasının kapısını açtı Karanlık odaya girdi ve el yordamıyla elektrik  düğmesini buldu  sonrada her şeyi gördü  duvarlara  ve tavana  binlerce fotoğraf

yapıştırılmıştı milim yer kalmamıştı.

zeminde ve komodinin üzerinde bile fotoğraflar vardı Fotoğrafların hepsinin üzerindeki motif aynıydı sadece mekanlar değişiyordu  adamlar kadınlar çocuklar  basamaklar sandalyelere koltuklara pencere kenarlarına oturmuşlardı yüzme havuzlarında ayakkabı mağazalarında   çimenlerde ve nehir kenarlarındaydılar  ve hepsi ayaklarından sarı bir raptiye çıkarıyordu..


DİKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin