Multimedia:Güneş
Sevim teyzenin saçlarımı okşamasıyla irkilerek uyandım. Yataktan kalkıp gülümsedim ve "Günaydın" dedim. Kızların yataklarından zigzag çizip geçerek lavaboya ulaştım. Kısa bir duş aldım, saçlarımı kurutup dişlerimi fırçaladım ve gri kapşonlumun altına siyah pijamamı giyip terliklerimi ayaklarına geçirdim. Bizimkilerde uyanmış koşuşturuyorlardı. Telefonumu aldım. Ablanızın iphone 4' ü var. Adam olun :). Tam olarak 3 maaş biriktirmiştim bunun için. Telefonumu alıp aynada fotoğraf çekildim. Kenarda bizim kızlarda çıkmıştı bende göz kırpmıştım. (Multi) Telefonu kapatıp kapşonlumun cebine attım ve yemekhaneye gittim. Tepsimi alıp her zamanki yerime geçip oturdum. Kahvaltımı ederken çaprazımdaki sırada bir kızın tek başına oturduğunu gördüm sanırım ağlıyordu. Acaba yeni mi geldi diye düşündüm? Baya da küçüktü. 12 yaşında falandı. Gidip yanına oturdum . "Noldu?" Dedim mendil uzatırken. Burnunu çekti ve "Annem beni buraya verdi(hıçkırık)" siktir diye mırıldandım ve elimi sıktım.
Anneler neden bunu yapıyordu? Çocukları onları bu kadar çok severken "Demek ki seni sevmiyormuş." dedim. Bunu söyleyince daha cok ağlamaya başladı. "Seni sevmeyen biri için niye ağlıyorsun?" durdu bana baktı. Uzaylı görmüş masum köylü gibi baktı. Sonra "Haklısın abla" dedi. Peçeteyle gozlerini sildi. Burnunu çekip gülümsedi ve bana baktı daha sonra kahvaltıya devam ettik. Adı Elif'miş. 6. sınıftaymış. Telefon numaramı verdim beni türk telekom kartlarıyla arayabilsin diye. O da gülümsedi. Kahvaltıdan sonra hazırlanmak için aceleyle kalktim. Odama gidip cafemizin kıyafetlerini giydim. Arka cebime telefonu koydum ve ayakkabılarımı giymeye başladım.Tuhaf, cidden tuhaf... 18 yıl sonra aklıma neden "Annem beni neden bıraktı" sorusu geliyor, neden? Bu soru pek bana göre değil demek ki. Güneş annen ve baban seni sevmiyormuş işte, aile sorunlarıyla büyüseydin daha mı iyiydi ? Her şeyin bir pozitif yönü vardir deyip içimdeki Polyanna'yı çıkartarak ayakkabılarımı giymeye devam ettim. Lanet olsun bağcıklı ayakkabılara. Büyük bir uğraştan sonra ayakkabılarımı giymiştim. Hızlıca yurttan çıktım ve cafeye doğru yürümeye başladım . Cafe zengin züppelerin yeriydi, hatta okuldan bazı kişiler gelirdi. O kişilere sinir olurum. Zenginlerden nefret ederim. Ayrıca sınava da çalışıyorum. Müzik bölümüne gitmek istiyorum. Gitarım kalbimin bir odacığı sanki.
Bunları düşünürken cafeye gelmiştim. Mutfağa giderek Burak'a "Günaydın" dedim "Güneş, 19 numaralı masa. Ben yoğunum kusura bakma ama adam pimpirikli biraz dikkat et!" "Tamam" önlüğümü taktım ve defterimi aldım. 19 numaralı masaya doğru gittim ve bir haydi bismillah çektim. "Hoşgeldiniz. Buyrun ne istemiştiniz?" Adam yüzünü döndü zorlukla yutkundum küçükken yıldızlara bakarken böyle oluyordu. (ki bu kolay oluyordu çünkü yatağımın yanında pencere vardı ve hep yıldızlara bakarken uzaya baktığımı düşünürdüm. Her yıldız kaymasının bir meteorun düşüp parçalanması olduğunu ögrendiğimde çok mutlu olmuştum. Eskiden yıldızların canı acır mı diye düşünürdüm ki ben hep bilim çocuk falan okurdum. Tabii ki yeni değildi. Abi ablalarımızın dergilerini okurduk. Uzaya çok merakım vardı. "Bana Orta nescafe peki sana Mert?" Hayal aleminden dünyaya geri döndüm."Ben seni alayım güzelim " dedi. Kalem ve kağıdı masaya bırakıp ellerimi masaya koydum ve Mert denen şerefsizin kulağına eğildim "Sen beni almak istersin de ben seni zehirlerim. Dikkat et. Yukarıdaki beynini kullan, aşağıdakini değil. Herkes benim gibi sakin karşılamaz. " dedim ve eski pozisyonuma geri döndüm. "Evet ne istiyorsunuz beyefendi?" "La...Latte" diye kekeledi. Sırıtıp mutfağa geçtim ve kahveleri hazırlamaya başladım. O sırada yanıma Burak gelmişti. "Güneş ne dedin çocuğa mosmor oldu" "Kekeledi de " diyip Latteye sıcak su koymaya başladım. "Adamsın" dedi ve gitti. İçimden "Kadınım ben bir kere." diye mırıldandım. Gidip siparişleri servis ettim ve hesabi yazip masaya koydum. O sırada adını bilmediğim biri "Bu acı olmuş." dedi. "Pardon" deyip mutfağa dönüp kahveyi değiştirdim. Tekrar gidip önüne koydum. "Hayır, bu sefer de çok tatlı." "Adınız neydi?" "Uzay" "Uzay Bey benim tüm müşterilerim mutlu ayrıldı buradan. Sizin böyle demenize cidden şaşırdım" "Müşteri ne diyorsa odur" diye bir diyalog geçti aramızdan. Yanağımı şişirip kahveyi aldım, arkamı döndüm ve saydırmaya başladım.
Sümüklü bugs bunny, sünger bob boku, sidikli bebek bezi, inşallah emniyet kemeri karnından girip ayıp bir yerinden çıkar. Kızla öpüşürken geğirirsin. İnsan olmayı öğrenmemişsin sen ama öğreteyim. Öğretemem ki. İnsan Musveddesi salak. A-manyak, psikoloji bozuğu, allahın salak kafir,i Cehennemin en dibine git inşallah.
Yeni kahveyi alıp götürdüm ve önüne koydum. Kahveyi içti "Çok sıcak" dedi. Sinirim tepeme çıktı. Kahveyi aldım değiştirip tekrar önüne koydum ve onu içerken boğazında kalsın inşallah diye beddua okudum. Birden öksürmeye başlayınca sırıttım ve peçete uzattım. "Olmuş tamam tamam yeter" dedi ve ben de sırıtıp tepsiyi aldım. Mehter marşıyla mutfağa gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay
Teen FictionTuhaf Cidden Tuhaf 17.5 yıl sonra aklıma neden ben sorusu geliyor neden ben? Bu soru pek bana gore degil demekki Güneş annen ve baban seni svemiyomus aile sorunlarıyla büyüseydin daha mi iyiydi ? Her şeyin bir pozitif yonu vardir diyip icimdeki pol...