sen, bana kendini anlat. dediğinde isterik bir kahkaha koy vermiştim. iyi bir gülmüştüm sana. delirdin, der gibi baktın sonra. ben de sana evet delirdim, der gibi. öyleydi evet. sanki anlatsam anlayacaktın. sanki anlatsam dinleyecektin ve bunu önemseyecektin. ben sana anlatsaydım olacak tek şey, yazdığım her şeyin boşa gitmesi olurdu. başka bir şeyin olması mümkün değildi çünkü.
sana, " incitilmekten korkuyorum, yoruldum çünkü " dediğimin akşamı, elinde kocaman bir hayal kırıklığı ile bir fanus getirdin. balık yoktu, göz yaşlarımı sakladım ben de içinde. tabii o zaman sen bunu anlamayacak kadar küçüktün. yani sevgilim, ne kadar kırmam desen de beni parçalara ayırmaktan her geçen gün daha fazla zevk aldın. ama sana asla kızgın olmadım. çünkü senin deyiminle ben sana kendimi anlatmamıştım. yine gülmüştüm. anlamazsın demiştim. belki, demiştin. belki nedir? insan anlar ya da anlamaz. ama sen, yüz kere beni kırma desem yüz birinci kez demedin diyecek kadar alçaktın bir ara. ben sana o zaman bile kızmadım. çünkü ben artık onuru unutmuştum, gururla aram yoktu. hani derler ya, gurursuz olma diye. derler ya, değmez diye. tabii ki onlar seni tanımadı ve onlar bunları kolayca diyebilirler.
ama gel gör ki sevgilim. ben sana kötü dua ettikten sonra n'olur bişey olmasın diyenim. sen benden kötülük beklersen kendini kandırmış olursun yalnızca. benden iyilik de bekleme çünkü ben artık ikisinden de mahrumum. ölü kadınlar konuşamaz derler, edebi olarak incitilmiş kadına. ama bak onun da gurursuzu oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TWİTRAFTROLOJİ
ChickLitEn masumu da " platonik aşk "dedikleri olsa gerek. Bie merhabayı yıllarca beklemek ; belki onun yaşadığı sokaklardan görürüm umuduyla geçmek defalarca... Bir bakışı yakalamak mesela . O bakışa anlamlar sığdırmak ... Milyonlarca anlamlar sığdırmak...