Rahmetli dedem emekli ilkokul müdürü idi. Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen olarak 1950- 80 arası Anadolu'nun dört bir yanını dolaşmıştı. Kendisi de Kütahya'nın Simav ilçesine bağlı bir köyde büyüdüğünden çocuk yaştan itibaren cin öyküleri toplamaya merak salmış. Öğretmen olarak gittiği her köyde yöredeki cin öykülerini dinleyip öğrenmiş. Ben ve kardeşim küçükken bizi yanına çağırır, hikayenin en korkunç yerinde sesini değiştirir sonra takma dişlerini de çıkartıp bizi korkuturdu. Hatta kendi oğlunu, yani dayımı da küçükken böyle korkuturmuş. Onun bütün ailecek korktuğumuz en ürkütücü öyküsü ise bizzat kendi köyünde geçmiş olan "Kırmızı Gözlü Kel Şeytan" öyküsü idi. 1940'larda köyde yaşayan ve iki karısı olduğu halde genç dulllara (savaş yılları olduğunu hatırlatırım) da okuyup üflemeyi çok seven bu cinci hoca, bir gün köyün mezarlığından geçerken gerçekten de bir cin şeytanın gazabına uğramış. Kendisini o gün çarpılmaktan parmağındaki yüzüğün üstünde yazan Ayet-El Kürsi kurtarmış fakat artık ne kadar çok kızdırmışsa (ya da belki biri hocaya beddua etmişse) o iblis ona ve köye musallat olmuş. Köyde genç delikanlıları, yaşlı kadınları çarpmış. Ahali art arda gelen bu felaketler yüzünden hocayı suçlayıp onu köyden kovunca rahat nefes almışlar. İşte dedem de cinci hoca yüzünden yaşanan felaketler sırasında küçük bir çocukmuş ve olaylardan çok etkilenmiş. Hatta o sıralarda bilinmeyen bir hastalıktan (köyün civarında kaplıca suyu olduğu için benim görüşüm kanser fakat 1950'lerde kanser bilinen bir hastalık değildi) annesi öldüğü için dedem cin meselesine kafayı takmıştı. Bu öykünün uzun halini senaryo olarak yazmamı veya sadece öykü olarak satmamı bazı film yapımcıları çok istedi fakat daha sonraları başımdan geçen bazı korkunç olaylar yüzünden yukarıda size sadece içindeki üç küçük parçadan bahsettiğim ama aslında oldukça uzun olan bu öyküyü kimseye vermeye cesaret edemedim. Öykünün tamamını bazı arkadaşlarım ve ailem bilmekte. Bir de doğal olarak dedemin köyünün yaşlıları. Bence siz genç okuyucular da cin öykülerinden uzak durun. Başınıza gelmeden onların ne kadar büyük bir musibet olduğunu anlayamazsınız ve üç harflilerle ne kadar çok ilgilenirseniz onlar da sizinle o kadar çok uğraşır. Sırf eğlenmek adına akıl ve ruh sağlığınızı kaybetmeye değer mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞANMIŞ CİN ÖYKÜLERİ ve NEDEN CİN SENARYOSU YAZMIYORUM?
HorrorBir korku filmi senaristi olarak neredeyse 10 yıldır zombi konulu yüksek bütçeli bir korku filmi çekmeye uğraşıyorum. Bütün film yapımcıları ise benden cin öyküsü yazmamı istiyorlar. Hortlak (zombi) filmi izlenmez diye tutturmuşlar. Yapımcılar benim...