YAŞANMIŞ CİN ÖYKÜLERİ ve NEDEN CİN SENARYOSU YAZMIYORUM?

Bölüm 2: MORG'tan Dönüştürülen Yatakhane

Nur içinde yatsın dedemin bu gerçek cin öykülerini toplama huyu sonraları bana da geçti. 1989'da yatılı öğrenci olarak İzmir'in en meşhur lisesi olan İzmir Atatürk Lisesi'nde okumaya başladım. 1881 yılında Sultan-i İdadi olarak kurulan ve o zamanlar erkek lisesi olan İAL'nin (2000'li yıllarda liseye bir kaç kız öğrenci almışlar. 3 bin erkeğe 30-40 kız düşüyormuş. Her sınıfa bir- iki kız yani. Ahh ahh! Bi ben göremedim şu kızları yav! Neyse biz devam edelim efem...) yatakhanesi de tarihi bir metruk binadaydı. O bina Kurtuluş Savaşı sırasında İzmir'i işgal eden Yunanlılar tarafından Askeri hastanenin morgu olarak kullanılmış olduğundan geceleri gerçekten çok korkardık. Yatakhanede soba tesisatı olmadığından yazın serin kışın ise buz gibiydi. Yani morg olmaya çok uygundu. Üstüne de cin öykülerine meraklı olduğumdan Ege Bölgesi'ndeki çeşitli köylerden gelen ve çoğu zeki birer köy çocuğu olan yatakhane arkadaşlarıma her gece köylerinde yaşanmış gerçek cin vak'alarını anlattırırdım. Bütün gece korkudan titrer hatta çok çişimiz geldiği halde üç kat aşağıdaki tuvalete inmeye korkar, bir arkadaşımızı uykudan uyandırıp öyle ihtiyacımızı giderirdik. Sabah kalkınca birinci sınıflar öğleci olduğundan etüt saatlerinde dedemin öğrettiği gibi ciltli bir deftere o gece anlatılan cin öykülerini yazardım. Teneffüs aralarında unuttuğum ve aklıma takılan şeyleri de anlatıcıya tekrar sorar iyice kaydederdim. Böylece lise bittiğinde elimde hatırı sayılır miktarda cin öyküsü birikmiş oldu.

Not: Eğer okuyucular arasında halen İzmir Atatürk Lisesi'nde okuyan veya mezun olmuş olan varsa yorumlar köşesinde yatılıda kız öğrenci olup olmadığından, halen yatılıda korku öyküleri anlatılıp anlatılmadığından ve de tuvaletteki insan etine aç dev cardın farelerinin günümüzde de tuvalet deliklerinden çıkıp öğrencilere saldırıp saldırmadığından bahsederse memnun olurum.