Bölüm 2

94 7 3
                                    

               Öncelikle, hikayemizi okuyan herkese teşekkür ederiz. Bölümler arasında uzun zaman bıraktığımızı biliyoruz ancak iki kişi hikaye yazmak zor, tekrar tekrar okuyup düzeltince daha da zor. Ama artık daha sık yayınlanacak bölümler, belki biraz kısalabilir ama uzatmayacağız araları bundan sonra. 

İlk iki bölüm üçüncü kişiden yazılmıştı hatırlarsanız ve bir önsöz niteliği taşıyor. Bundan sonra hikaye Sky'ın anlatımıyla devam edecek ve konu buradan itibaren başlıyor                                                                

Not: Staz ve Sky, ya da herhangi birinin resmini koymayı düşünmüyoruz. Çünkü onların yüzünü herkes kafasında farklı canlandırsın, herkes farklı şekilde sevsin istiyoruz. Betimlemeleri arttıracağımıza göre umarım kafanızda oluşan resimler desteklenir.

 Başlıyor.

"Suçumun ne olduğunu söyleyin dedim size!" diye bağırdım, boğazım yırtılacak gibiydi. Sesimle onlara erişme çabasındaydım; ancak kelepçeli kollarımdan tutan polisler buna aldırmıyordu bile. Aslında bana inanılmaz derecede sinirli görünüyorlardı. Biraz yaramaz çocuktum, evet; ama hiç bu kadar düşeceğim aklıma gelmezdi.

Sol koluma girmiş ve beni hızla sürükleyen adam orta yaşlarındaydı muhtemelen. Saçları birkaç siyah tel dışında beyazdı ve geriye doğru yatırılmıştı. Sinirli bakışları bilmediğim suçumun son derece önemli olduğunu gösteriyordu. Sağ tarafıma baktığımda diğer adamdan tamamen farklı birisini gördüm. Siyahi ve genç olan adam ifadesiz bir yüzle beni sürüklemeye devam ediyordu.

Hayatımın en hızlı geçişini yaptıktan sonra kendimi sorgu odasında buldum. Gayet genç olan kadın dedektif gözlüklerini biraz yukarı kaldırdı ve kollarının arasındaki dosyayı hızla masaya vurdu. Bu hareketine gayet ters bir biçimde sakince sandalyeye oturdu.

“Bay Lowell,” dedi gayet nazik bir sesle, gözleri ise naziklikten çok uzaktı. “Oturun lütfen, ilk önce birkaç sorumuz olacak.” Kolumu sıkıca tutan polislerden biri beni sandalyeye doğru ittirdi. Korkutmak için ellerinden geleni yapıyorlardı, sanki buna ihtiyacı varmış gibi.

Genzimi temizleyerek sandalyeye yerleştim, otururken arkadaki polislere bir bakış atmayı da ihmal etmedim. Karşılığı ise sandalyemin tekmelenmesi oldu. Şu anda ne halt için buradaysam, iyi de bir ilerleme kaydetmiyordum. Umurumda değil, ben masumdum; burada bir işim yoktu. Hapishanelere layık değildim, benim gibi biri için bile fazla kirliydiler.

“Eh, benim de size bir sorum olacak,” kadının yaka kartını okumak için ileri doğru eğildim ve devam ettim “Dedektif Kzelsky. Mesela neden burada olduğum ile ilgili.” Deyip sandalyeme geri yaslandım. Kadın hafif bir kahkaha attı.

“Biliyor musun, Lowell? Bu sözü yaklaşık yirminci duyuşum ve hiçbirinde de inandırıcı olmadı.”

“Bu komik; çünkü ben gerçekten suçumun ne olduğunu bilmiyorum.” Dedim ısrarcı bir sesle, dişlerimi sıkıyordum.

“Yazık, bir ayda yirminin üstünde kadını katletmek suç sayılmıyor sanırım günümüzde.” Yüzüm düştü, ardından tedirgin bir şekilde güldüm.

“Yirminin üzerinde kadını katletmek? Yatağa atmak, belki… ama öldürmek benim işim değil. Gerçekten, neden buradayım?” Kadının yüzü hala asıktı, dudağının seğirdiğini gördüm. Dosyaya bir göz attı ve donuk bir sesle sözüne başladı:

“Ah, özür dilerim. Aslında suçunuz yirmi iki kadını öldürüp çeşitli işkenceler uygulamak. Gözlerini çıkarmak ve kanlarıyla duvara yazı yazmak, bedeninin her yerini kesikler içerisinde bırakmak… Sizi hapishaneye mi yoksa bir tımarhaneye mi kapamam gerekli bilemiyorum. Affet, ama sık rastlanır türden bir sadist değilsin. Normalde sorguları bir zamana yayardık; ancak seni biraz kayıralım dedik. İfadeni alıp tanığı çağıracağım. Mahkemeye çıkana kadar içerdesin, avukat tutma hakkına sahipsin. Pek bir işe yarayacağını sanmıyorum gerçi, para harcamak yerine bırak, devlet sana bir avukat bulsun derim.” Soğuk. Hissettiğim tek şey buydu. İliklerime kadar donmuştum adeta, her nefes alışımda ciğerlerim daha da tıkanıyor gibiydi. Gözlerimi kırpmaya bile gücüm kalmamıştı. Ürperdim. Soğuktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mavi Karanlığın ArasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin