Bizim mahallede umut diye bi çocuk vardı. Dayak yediğim gün :) o da oradaymış. Gördüm onu, "bunun ne işi var burda, salak" demiştim :) O gün o orada olmasaydı ben şu an sağlıklı bir insan olabilirdim... Hemen anlatıyorum.. :)
Haşatım çıkmış tabi, bir hafta evde yattığım sıralar umut sürekli mesaj atıyordu bana. "İyi misin, bir şeye ihtiyacın var mı?" falan... Bilirsiniz erkekleri :)) Kız arkadaşlarımın ona olan ilgisi yüzünden normalde sevmediğim bir insandı. Herkesin sevdiği beni itiyor da :) Baktım iyi çocuk konuşuyoruz baya, buluştuk bi gün. Merdivenlerde... :) ömrümün yarısı orada geçti büyük ihtimal. Defalarca kovulmamıza rağmen arsız gibi gitmiyorduk. Ben, gizem, kübra, büşra, buse, umut, barış, mert, oğuz ve fatih :)) Mahalle tayfası :) Neyse buluştuk konuşuyoruz falan biz çıkmaya başladık. 8 ay içinde bir insan ne kadar üzülebilirse, o kadar üzdü beni. Bir gün yine o 8 ayın içerisindeyken; gizem, kübra ve büşra benim odamda oturuyorduk. Birden kendimi öyle bir boşlukta hissettim ki, gitmemeleri için resmen yalvardım onlara. Ama eninde sonunda gideceklerdi, ben yine yalnız kalacaktım.. Saat 7 8 civarıydı gittiklerinde. Hemen umuta mesaj attım...
-Umut nerdesin? Buluşsak ?+Niye?
-Kendimi kötü hissediyorum. Sana ihtiyacım var...
+Yok, işim var gelemem.
-Merdivenlere gidicem gelecek olursan... (blöf)
+Ne yapıyosan yap Aslı gelmiyorum ben.
-Unutma bunu...
Işte orada koptu bendeki her şey... Dibine kadar yalnızsın işte dedim... Herkes gitmiş zaten, yeni farkına varıyorsun dedim... Uyku ilaçlarımı elime doldurdum ve rahat bi 15 tane içtim. Çok geçmeden etkisini görmeye başladım. Yarım saatte başım felaket dönüyordu, hiç bir şey duymuyordum ve her yer kapkaranlıktı... Ağlıyordum bir yandan, bunu en başından yapmalıydım, yalnızlığımın farkındaydım sadece kendime itiraf edemedim diye... Abimin eve gelip pat diye odaya dalmasıyla daha bi salaklaştım. Ölmeden yakalandın ne salak kızsın dedim yani.. Kucağına alıp aşağıya kadar taşıdı. Ön koltuğa oturttu beni. Annemi aldı yoldan. Üç hastane gezdik hiç biri kabul etmedi beni. Ankara hastanesine geldik ve duyduğumuz söz neden bu kadar geç kaldınız olmuştu... Hastanenin kapısının önünde yere yapıştım resmen... Sedyeyle götürmek zorunda kaldılar. Ve tek hatırladığım doktorlar bana hayvan muamelesi yaparken annemin sesli sesli ağlamasıydı... Klasik bir söz ama; sadece yarım saat gecikseydik organlarımın hepsinin iflas edebileceğini öğrendik... Yanımdaki laz teyze sürekli kızına bağırırken bir yandan da bana laf sayıyordu... "Ah be kizum... Değer miydu şu güzelluğe kiymaya" :D Ertesi sabah eve döndüğümde kimse suratıma bakmıyordu. Büşra ve kübra sabahın 10'unda kapıya gelmiş beni arıyorlardı... Çok üzüldüler, üzüldük... Uyku ilacı içtiğimden olsa gerek neredeyse bi 6 7 gün uyudum. Sürekli uyuyordum. Bu arada da Gizem Umut'a benim durumu anlatmış, "yapmasaydı" demiş. :))) O intihara kalkışma durumundan dolayı en fazla hasarı kalbim aldı. Ritim bozukluğu, nefes darlığı, ani atak ve krizler, diş ve burunda uyuşma... İlacımı yanıma almadan gezemiyordum artık...
Yani gençler diyeceğim o ki; kimse için üzülmeye değmiyor. 20 yaşındayım ve bunu yeni yeni anlıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM HAYATIM
RomanceHerkesin hayatı zordur evet. Ama bazılarınınki fazla zordur. Ve istemeye istemeye yaşama tutunmaya çalışmak diye bir şey vardır. Bunu benimle fazlasıyla yaşayacaksınız. Başkalarının hikayelerini dinlemeden benim hayatım zor demeyin, sizin hayatınız...