Karanlığın Ortasında

73 6 0
                                    

Evet herkes gibi benimde anlatsam yazsam roman olur dedigim olaylar var. Anılarım,acılarım,mutluluğum hepsini anlatmak çok zor heleki kaleme almak en zoru.

Bedenim o kadar yorgun ve bitkinki nefes almaya gücüm yok. Ruh halim 3 ila 5 saniye arasında istemsizce değişiyor. "Mutluyum ulan bende mutluyum" diyemiyoruz ne kadar saçma değilmi,aslında mutlu olmaktan korkuyoruz. Tıpkı göremedigimiz varlıkların bizi izlediginden haberdar oldugumuz gibi. Onlara olan merakımız onlara olan korkumuzu gün yüzüne çıkartıyor. Bilinçaltımız sayesinde defalarca hayal kurarız biryerlere gitmeye yada zevk almaya çalışırız. Ruhumuzu bi nevi hayal ettiğimiz yere götürüp biçimlendiririz.

Cross'un yaptıgı hata ise ruhunu "dünya üzerinde en korkunç cin kabilesine girmesine izin vermesi olur".

Psikolojik tedavilere rağmen hâlâ anlaşılamayan bu olay o gece gün yüzüne çıkar.
Cross bedenini evde bırakarak ruhuyla aynı bedende yaşadığı diğer ruhunu aramaya karar verir. Cross'un artık bedeni bizimleydi ne uyanıyor nede yaşadığını belli ediyordu.

Ruhumu bedenimden ayırdığımda bedenimin yerde cansız bir şekilde oldugunu gördüm. Ve hiç görmediğim yüzler insanlar beni çağırdı bedenimden git gide uzaklışıyordum. Gözümü açtığım da kapkaranlık bir yerdeydim. Önüme geçen ruhum bana bakıp seslendi;

"Beni yarattınız için size minnettarım"

İkinci ruhunun bedeninden ayrılması için çabalayan Cross başaramadı. Tekrar bedenine dönen Cross eskisi gibi degildi. Göz bebekleri haddinden fazla büyük,göz altları ise mosmor ve sürekli keş gibi geziyordu.

"Eger bunlar sizdede varsa ruhunuz sizden habersiz bazı haltlar yiyordur" dikkatli olun.

Cross,tan etkilenen kız Cross'un dikkatini çeker.

Sim evet o kızın ismi Sim. Birbirlerine deliler gibi aşık olan Cross'la Sim günlerce sevişmeden sadece hayal ederler.

Noldugunu anlamadım Sim bizdeydi.

Cross sevgilisi Sim'le geceyi evlerinde baş başa geçirir ve Cross'un odasına geçterler.

"Cross seni çok seviyorum ve kendimi sana ait hissetmek istiyorum"dedi, dudaklarımı ısırıyordum aynı şekilde Sim,de. Ona karşı koymak istiyordum bedenim koyabiliyordu ama ruhum resmen ona tapıyodu sanki. Yavaşca yanıma uzanıp kulagıma defalarca beni sevdigini fısıldadı. Herşeyi okadar yavaş yapıyor ki öpüşü,sarılışı,dokunuşları ve en sonunda bedenimi serbest bıraktım. Seviştikten sonra başını gogsume koyup uyudu. Sabah herşey istediğim gibiydi Sim gömlegimi giymiş yatagima kahvaltımı getirmişti. Kahvaltı yı kendi elleriyle yedirdi bana,defalarca öptü beni herşey okadar mükemmel diki taki ben gözlerimi açana kadar. Gözlerimi açtığım da Sim yoktu. Evet biz dün geceyi beraber geçirmemişiz bunların hepsi ikizimin bana yaptıgı kalleş bi tuzak. Sim'i aradım bize gelmesini söyledim geldiginde de sımsıkı sarılıp öptüm. Ve ona dün gece yaşadıklarımızdan bahsettim gülerek "biliyomusun Cross o rüyayı dün gece bende gördüm" dedi. O günden sonra rüyalar la gerçekleri birbirinden ayırt edemez oldum.

Demem o ki "ruhunuz bedeninizi degil,bedeniniz ruhunuzu yönetsin".

Aksi taktirde rüya sandığınız yaşadığınız olaylar gerçek,gerçek sandığınız olaylar ise rüya olabilir tıpkı Sim'le benim sevişmem gibi...

Gölgemdeki KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin