2. Bölüm

82 13 2
                                    

Mağazaya vardığımda hızlıca kapıyı açtım ve neredeyse o sırada çıkan müşteriye çarpacaktım. Çarpmamak için yaptığım aptalca bir hareket sonucunda takılıp düşecek gibi olduğum sırada iki güçlü kol beni tuttu. Hiç zorlanmadan beni kaldıran bu adama baktığımda bakışlarına takıldım. Gözleri o kadar keskin bakıyordu ki.

''Teşekkür ederim.'' diye mırıldandım utanarak. Bakışlarımı kaçırmak istesem de gözleri beni hapsetmişti sanki.

''Önemli değil, bundan sonra daha dikkatli ol, her zaman yanında ben olmayabilirim.'' deyip göz kırptı ve güldü. Sonra dışarı çıktı.

Sammy'e bakıp ''Wow!'' diye fısıldadım o da gülmeye başladı. Birden arkasını dönüp adam tam arabasına binecekken ''Hey, sana da iyi günler.'' diye patavatsızca bağırdı. Bunun üzerine adam tekrar kapıyı kapattı, geri geldi ve Sammy'nin elini alıp öptü ve ''İyi günler leydim.'' diye dalga geçti.

Bu kadar sert göründüğü için böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim. Sammy'ye artık şaşırmıyordum. Hiçbir şeyden çekinmezdi.

''Ben Sammy.'' dedi sırıtarak. Bunu benim için yaptığının farkındaydım. Ben asla adamla konuşma cesaretini gösteremezdim ve o da ondan çok etkilendiğimin farkında olduğu için onun hakkında olabildiğince çok bilgi edinmeye çalışıyordu.

''Brad Tendus.'' diye karşılık verdi ve gülümsedi. Sammy ve Brad bana döndü ama ben farkına bile varmadım. Brad onu izlediğimi farketmiş olmalı ki bana göz kırptı.

Utanarak ''Ben de Lina, memnun oldum.'' dedim. Brad bir adım geri çekilerek mağazamın tabelasına baktı ve parmağıyla orayı işaret ederek ''Lina G. sen misin yani?'' diyerek şaşkınlıkla bana baktı. ''Evet, benim.'' dedikten sonra ''Kusura bakma ama ben yaşlı bir bayan diye düşünüyordum, senin kadar güzel bir bayan beklemiyordum. Sizi müşteri sanmıştım.'' dedi.

Birden Shea'nın ''Lina!'' diye bağırdığını duydum. Brad buraya neden geldiğimi tamamen unutturmuştu bana. Brad'e ''Gitmem gerek, iyi günler!'' dedim hızlıca ve içeri girdim.

Kollarımı göğsümde birleştirip sorgulayıcı gözlerle Shea'ya baktım.

''Ya çok özür dilerim Lina, lütfen beni kovma, gerçekten bilerek olmadı..'' gibi bir şeyler zırvalıyordu. Hala ne olduğunu bilmediğim için sessiz kaldım ve ona bakmaya devam ettim. Neler olduğunu söylememesi beni deli ediyordu.

''Shea! Ne olduğunu söyleyecek misin artık?'' diye bağırdım.

Başını öne eğip sessiz bir şekilde ''Sen gittikten sonra bir müşteri geldi ve zamanı olmadığı için elbiseyi deneyemeyeceğini söyledi ve gitti. Sonra bir beyefendi geldi ve sipariş numarasını söyledi. Elbiseyi almak için odaya girdiğimde oradaki elbisenin farklı bir elbise olduğunu farkettim. Sonra yaptığım hatayı anladım. Bir önceki müşteriye yanlış elbiseyi vermişim.'' tepkimin ne olduğunu görmek için bana baktı. Gözlerimi devirdim.

''Gelen beyefendi pek kızmasa da eşini aradığında o bayağı sinirlenmiş olmalı. Telefondaki bayan benimle konuşmak istedi ve bu hafta sonu evleneceğini ve bu durumu hemen düzeltmemiz gerektiğini söyledi.''

Shea konuşurken ben kafamda bu durumu nasıl düzeltebileceğimizi düşünmeye başlamıştım bile. Hem istediği tasarımı tekrardan diktirmem gerekiyordu hem de müşteriyi arayıp bizzat özür dilemem gerekiyordu.

''Shea, bana kadını bağla.'' dedim ve ofise geçtim.

''Alo, iyi günler. Jennifer Hanım ile mi görüşüyorum?'' diye sordum telefon açıldıktan sonra.

''İyi günler, kim arıyor diyeyim?'' diyen erkek sesini duyunca şaşırdım ve ''Lina Genberg.'' diye yanıtladım.

''Lina? Merhaba ben Brad, az önce tanışmıştık.'' cevabını alınca gözlerim kocaman oldu. Demek ki daha demin neredeyse çarpıştığım adam müşterimin eşiydi. Bir an ondan etkilendiğim için kendimden utandım ve Sammy'nin onu geri çağırmasına kızdım.

''Ah evet hatırladım, kusura bakmayın. Bir sorun olmuş, asistanım bahsetti. Jennifer Hanım'dan bizzat özür dilemek istiyorum.'' dedim.

''Maalesef şu an meşgul ama aradığınızı ileteceğim.'' diye yanıtladığında biraz hayal kırıklığına uğradığımı farkettim. Uzun zamandır ilk kez bir adamdan etkilenmiştim ve o adam evlenmek üzereydi.

Daha sonra arayacağımı söyleyerek telefonu kapattım. Hemen dikim işlerinin olduğu bölümü arayıp söylediğim sipariş numarasının aynısının tekrar hazırlanmasını söyledim. Sonra da Shea'ya çiçekçiyi arayıp bir buket hazırlatmasını, özür dilerim notu eklemesini ve müşterimizin adresine yollamasını söyledim.

Sammy ofise girince ona kızgın bir şekilde baktım.

''Ne oldu ya?'' diye garip bir şekilde bana baktı. Bende ona olan şeyleri ve Brad'in yakında evlenecek olan biri olduğunu söyledim. O da benim gibi şaşırmıştı. Yapıcak bir şey yok dercesine omuzlarını kaldırdı.

''Hadi benim elbisemi göster.'' dedi bir anda yüz ifadesini değiştirerek. Ciddi bir ortamı anında gevşetiyordu. Bu kadar heyecanlı olmasını çok tatlı buluyordum. Ayağa kalkıp elbisesini getirdim ve denemesi için ona verdim.

Tek omuzlu transparan ve siyah işlemeli mini elbise üzerine müthiş oldu. O da çok beğenmiş olmalıydı ki üzerime atlayıp bana sıkıca sarıldı.

''Sen de geliyorsun dimi yarın akşam?'' diye sordu. Başımla onayladım ve gülümsedim. Nedense aklım hep Brad'e gidiyordu. O derin derin bakan gözlerini aklımdan çıkaramıyordum. Ve beni tutan o güçlü kollarını, gülümseyişini. Sanki düşünceler gidecekmiş gibi başımı salladım.

Sammy işi olduğunu söyleyip gittikten sonra ben de tasarımlarıma devam ettim.

***

Shea gelip çıkacağını haber vermeseydi saatin bu kadar geç olduğunun farkına bile varmayacaktım. Saate baktığımda saat neredeyse dokuza geliyordu. Masamı toparlayıp çantamı hazırladım.

Mağazadan çıktım dükkanı kilitlemek için çantamı basamağa bıraktım. Önce kapıyı, sonra da sürgülü kapıyı kilitledikten sonra çantamı alıp arabama doğru gittim. Tam arabanın kapısını açmışken ''Bakar mısınız?'' diye bir ses duydum.

Arkamı döndüğümde bana doğru gülümseyerek gelen bir adam gördüm. ''Bu telefon sizin mi acaba?'' diye sordu elindeki telefonu göstererek. ''Evet, benim. Teşekkür ederim.'' deyip telefonu elinden almak istediğimde elini geri çekti.

Gülerek ''Üzgünüm ama sizin telefonunuz olup olmadığını anlayabilmem için kendi telefonumdan sizi aramam gerekiyor.'' dedi. Ne yapmaya çalıştığını hemen anlamıştım ama o da numaramı almadan gideceğe benzemiyordu.

Numaramı söyledikten sonra telefonum çalmaya başladı. Telefonumu bana uzatırken ''Ne diye kaydedeyim?'' diye sorarak güldü. Bende yaptığı bu şeye gülmeden edemedim.

''Ben Lina.'' diyerek elimi uzattım ve ''Telefonumu bulduğunuz için teşekkür ederim.'' dedim.

''Martin. Memnun oldum güzel bayan.'' diyerek telefonuna baktı.

Ona iyi geceler dedikten sonra arabama bindim.

Bugün veya yarın içerisinde bir bölüm daha yayınlayacağım. Yorum yapıp vote yaparsanız sevinirim.

Resimde soldaki Brad, sağdaki ise Martin. Onlar hakkındaki düşüncelerinizi de alayım. Keyifli okumalar.



İki AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin