Yine her yaz sürekli olduğu gibi günü evde geçirdim. Saat akşam 7 suları falan, ben tüm gün uyumadığım için gözlerim bitkin halde etrafta ne olup bitiyor görmüyorum bile. Ha bide güya aşık olduğum bi çocuğu terk ettim onun depresyonu var. Depresyon nedir bilmem oysa ki gayet neşeli böyle baya hareketli bir tipim. Dış görünüşüme gelirsek kahverengi dalgalı ile düz arasında oynayan saçlarım,koyu kahverengi gözlerim var. Kirpiklerimde baya uzundur yani herkes beğenir. İşte 1.65 boyundayım o zaman ve 63 kiloyum. Resmen 63 yani göt göbek almış başını gidiyor ama boyumda kısa olmadığı için abartılı durmuyor hiç -arkadaşlarımın yalancısıyım-.
Neyse ben uykudan ölmek üzere koltukların üstünde sürünüyorum,kendimi önce tekliye atıyorum sonra küçük geliyor gidiyor üçlü koltuğa yatıyorum. Benim Allahsız arkadaşlarımın hiçbiri de mesaj atmıyor ''Kardeşim nasılsın?'' ''Gel dışarı çıkıp efkar yapalım.''diye. Nerede bende öyle arkadaş hepsi kendi halinde kimsenin sorunlarını umursamayan sadece kendilerine odaklanmış tipler. Gerçi 9. sınıfa geçerken ne düşünülür ki yani onlarda haklı. Ama insan karşılık beklemiyor değil. Ben nasıl bir insansam alırım karşıma hepsini tek tek terapist gibi sorunları dinler her birine çözüm bulmaya çalışırım, kafalarını dağıtmaktır elimden ne geliyorsa yaparım anlayacağınız. Öyle birine hiç rast gelmedim. Kardeşim var ama kız 7'ye geçmiş yani ne konuşulur ne anlatılır. Gerçi tek mutluluk kaynağım oydu o sıralar,depresyonum da saatlerce ona döktüm içimi. Ergen değil baya olgun, gören dışarıdan bizi yaşıt sanıyor zaten. Annem babam desen zaten hiç destekçi bir tip değil. Babamın akşam evde olduğu zamanlar çok nadirdi o zamanlar zaten sabahları çalışıyor. Önceden hiç gelmezdi eve de kalp krizi geçirdi biraz biraz gelmeye başladı. Annem ilgilenir bizimle daha çok ama ona da gidip bir şey anlatamayız, ikisi de disiplinli. ''O yaşta ne sevgilisi.'', ''Daha çok zamanınız var dersinize bakın.'','' Telefonda yasak dışarı çıkmakta.'' tarzında tehditler. Kime sığınayım yani işte ben. Kendi kendimi bir de kardeşimi yer bitiririm ancak.
Biraz daha oturdum koltukta hani erken uyurum bugün diyorum ama yok uyuyakalmışım. Gözümü açtım biri beni yatağa sürüklüyor,kolumdan tutmuş ''Kızım geç yatağına yat.''diye. Eee bende uyandığımda asla uyuyamayan bir insanım, saat 12'ye geliyor zaten-uyandırıldığımda ilk önce saate bakarım hep-. Bende anneme bir şey demedim yattım yatağa uyumalarını bekliyorum. Biraz öyle kendime gelmeye çalıştım. Uyku sersemliği var biliyorsunuzdur zaten hayatımda o kadar iğrenç bir durum görmedim bide onun ardından baş ağrısı hah tam olur yani set tamamlandı.
Kendime geldim yavaş yavaş,kapının üst camından baktım tüm ışıklar sönmüş. Kalktım önce sol ayağımı sürükleye sürükleye mutfağa ilerliyorum. Su falan içtim, pencereden evin önüne baktım biraz. Bardağıma tekrar su doldurup odaya geçtim,bardağı bıraktım masanın üstüne oradan tuvalete yöneldim. Orada ki işimi de hallettikten sonra yatağa devirdim götü. Zaten gecenin o saatinde hepimizin yapabileceği tek şeyi yapıp twittera girdim. Ama acayip sıkılıyorum,midem de bir kelebek uçuşuyor sanki öyle iğrenç bir his. Genelde böyle olduğunda bana ya iyi ya kötü bir şey olur. Daha fazla kötü ne olabilir diye düşünüp geçiştirdim kendimi.Tam o sırada messengerdan bildirim geldi. O zamanlar -2013 yazı- Whatsapp çok meşhur değil fazla, cool kişiler kullanıyor sadece. Bende var ama hiç bir arkadaşım kullanmayınca bende kullanmıyorum.
Neyse benim yine şu arkadaş sandıklarımdan biri mesaj atmayı akıl etmiş bari. Ama yazdığı şey şu ''Kanka napıyon'' Eee bende fırsat bu fırsat o terkettiğim şerefsizin yaptıklarını saymaya başladım ''İyi değilim kanka ya sen?'' ''Ha bu arada biz Yiğitle ayrıldık, şerefsiz senin için ölürüm bilmem ne dedi aldatıyormuş meğerse beni aynı anda...'' aklıma ne geldiyse artık o an döktürdüm.
Yiğit benim neredeyse 1 yıllık sevgilimdi. Altı ay çıktık, dört ay konuştuk, resmen şu vıcık vıcık tiplerdendik. Ay aklıma geldikçe kendimden iğrendim. Biz bununla ayrılıp barışmalı zar zor bir altı ay geçirdik. Ben sevmiyorum diye terkettim bunu. Napayım ama sevmiyordum yani tak etmişti artık fazla cıvık geldik. 7.sınıfız bide yani ne aşkı diye sordum kendime bu da çocuktan soğumama neden oldu. İyi hoş bu benim peşimden bütün yaz koştu. En son dediğim şey ''Siktir git''. Çocuk ondan sonra bir daha yazmadı. Daha sonra okul açıldı ortak bir arkadaşımız vasıtasıyla barışmaya zorlandık. Tamam dedim mesaj atsın. Ama yok abi olmuyor yani çocuktan nasıl soğuduysam artık son mesajına cevap vermedim bitti öyle konuşma. Sonra öğrendim ki bu benim peşimden koştuktan bir hafta sonra gitmiş başkasıyla çıkmaya başlamış ve çok aşıkmış. Sen misin bunu öğrenen İdil. Bu çocuk bana geri dönecek yalvara yalvara dedim başladım çalışmalara. 5 ay uğraştım en fazla. İlk başlarda baya hayalkırıklığı yaşadım tersledi falan bu beni bende böyle yaptıkça daha çok hırslandım. Eee en fazla altıncı ay demeden geri döndü bu bana. Sana çok aşığım bilmem neler yani. İnandım bende salak gibi dedim biraz deneyelim olmazsa zaten terk ederim. İki gün konuştuk, ikinci gün öğrendim ki beni aldatıyormuş. Ona da tekmeyi basmam böyle oldu. Tabi daha sonra tüm yaz peşimde koştu ama bu sefer geri dönüşü yoktu. Anlayacağınız benim ki aşık olma depresyonu da değil daha çok hırs.
Arkadaşımla biraz daha konuştuktan sonra bilgisayarı açtım. Dizi izlerim bari diyerekten The Vampire Diaries açtım. O da sarmadı kapattım bilgisayarı yatağa geçtim yine. Ama saate baktım o sırada dört olmuş. Biraz daha twitter da gezdim sürekli eski tweetler gözükmeye başlayınca kilitledim ekranı koydum baş ucuma telefonu. Wifi açık ki mesaj geldiğinde bildirim gelsin. Sağa döndüm sola döndüm uyumaya çalışıyorum. Telefonun bildirim sesi öttü. İndirdim bildirim çubuğunu messengerdan mesaj ''Göktan Dağlıoğlu : Uyumadıysan bişey sor...'' bu kim diyerek açtım bildirimi. Baloncuk açıldı zaten hemen okudum bende mesajın tamamını.
Göktan Dağlıoğlu: Uyumadıysan bişey soracaktım?
Profil resmine baktım üç tane çocuk. Girdim hemen profiline, yakışıklıysa ona göre cevap vericem çünkü uğraşamam diğer türlü. Güvenim yok zaten hiç birine. Neyse girdim profile üçü de dizilmiş masanın önüne içkiler falan duruyor masada. Baştan incelemeye başladım, en soldaki sarışın böyle saç renginden belli yani , kırmızı yanaklı, bebek poposu suratlı bişey. Üçüde hafif toplu zaten. Ortada ki kumral saçlı,gözleri kahverengi gibi duruyor bunun çene tarafında hafif sakal var. Eh şimdilik ikiside idare eder. En sağdakine geçtim o da normal klasik türk erkeği siyah saç,siyah göz, sivilceden biraz bozulmuş bi cildi vardı, gözlerde hafif pörtlekimsi. Direk eledim zaten onu. Diğer fotoğraflara bakıp bana ortadakinin mesaj attığını anlayınca dedim cevap vereyim en fazla ne kaybederiz. Ama üçü de bir kötü çocuk havası yakalamış o konuda hem fikirim.
''Sorabilirsin, ne soracaktın?'' diye cevapladım. Gecikmedi zaten cevap.''Sen bizim okula geliyor muşsun sanırım en son kaç ile kapattı alımı biliyor musun :D''
Çat diye böyle yazdı. Bende iltifat falan bekliyorum hani ne bileyim böyle soracağını. En fazla 3. mesajda yürür diye düşünmüştüm. Sonra kendime dedim sen güvenemeyeceksin kimseye daha kazık yiyeli kaç ay oldu yani,en fazla bir. Yine de kendimi cevap vermekten alıkoyamadım.''352 ile sanırım.'' yazdım. Ciddi olmakta fayda var diyerekten gülücük atmadım. Tekrar ''yazıyor...'' göründü.''Ya arkadaşlarla iddiaya girmiştik'' dedi. Telefonun ekranına bakakaldım. Aha dedim kızım sazan gibi atladın hemen.Neyse hala ''yazıyor...'' gözüküyor bekle bakalım.Cevap vermedim yazmasını bekliyorum. ''328le kapatıyor dediler onlar bende 352 dedim de bizim okula yeni gelen birine soralım dedik, teşekkür ederim.'' yazdı. ''Bende tam emin değilim ama öyleydi diye hatırlıyorum'' dedim. Cevap vermesini beklemiyordum ama cevap verdi, bizde konuştuk öyle 1 saat falan. İşte benim puanımı sordu, ben onun kaçıncı sınıf olduğunu sordum falan klasik muhabbet ettik. Bu arada 11. sınıfmış-yan bakış emojisi-. Neyse ben ''İyi geceler uyuyorum ben'' yazdım onun cevap vermesini bekliyorum. Görüldü oldu, cevapta gelmiyor. Ben yine sinirlendim nasıl cevap vermez diye. Tabi ne bekliyorsun falan tekrardan kendimi avutuyorum. Bu sinirle uyuyamam da ben. Saat oldu altı hala cevap yok. ''Amaaan'' diyerekten telefonu yere koydum bu sefer. Mesaj gelmezse sinirim bozulmasın diye. Gözlerimden de uyku akıyor. Döndüm durdum yatakta, en son tam uykuya dalıcam telefona yine bildirim geldi. Mesaj ekranının üstüne kilitlediğimden dolayı ekran kilidini açınca direk mesaj ekranı çıktı. Baktım o yazmamış bıraktım telefonu tekrar uykuma dönücem sayfa yenilenince mesaj da yeni geldi. ''Ya kusura bakma benimki yine iyice dağıttı onu topluyordum, iyi geceler sana''.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hikayem Var!
Fiksi RemajaÖncellikle kim olduğumla başlamam gerekiyor sanırım ama burayı es geçiyorum. Bu hikaye tamamen beni anlatıyor. Her bir cümlesi her bir bölümü benim hayatımdan yazılacak. Benim hatalarımı, yaptığım seçimleri ve hayatımın aşkını okuyacaksınız. Bazen...