Bölüm 1; Yara

54 6 15
                                    

Merhaba! Taptaze sıcacık bir hikayeyle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Daha fazla uzatmadan bence bölüme geçin.

Medya; Bade Kutay

Bölüm şarkısı; Sia ~ California Dreaming

İyi okumalar...

Bordoya boyadığım tırnaklarıma son kez hayranlıkla baktıktan sonra kibirle gülümsedim.

Yine harikaydım!

Kahretsin.

Telefonum bilmem kaçıncı kez titredikten sonra bin zahmet komodinin üzerinden aldım. Özge tam 7 kere aramıştı.

- Özge Aranıyor -

"Ne var Özge?"

"B-Bade.."

Tanrım, ağlıyor muydu?

"Özge, iyi misin?"

"Bade, Derin.."

"Derin mi? Derin ne alaka ya? Özge! Özge ne diyorsun anlamıyorum? Özge!"

Hıçkırmaya başladı.

Tanrı aşkına Derin'den bahsediyor ve ağlıyordu.

Endişelenmeye başlamıştım.

Yoksa?!

Yo, yo hayır Bade. Derin'e bir şey olmuş olamaz değil mi?

"Ya Özge insanı sinir etme de konuş. Ne olmuş Derin'e?"

"Bade, D-Derin.. ölüyor!"

"Ne?!"

Ne demek ölüyor?!

"Nerdesiniz?! Hemen geliyorum!"

"Tamam sana adresi atarım."

Üzerime ceketi alıp apar topar aşağıya indim. Babamın siyah arabası bahçede duruyordu. Tam arabama binecekken şoför arkamdan seslendi.

"Bade hanım!"

Hızla arkamı döndüm.

"Efendim?"

Ağladığımı farkettirmemeye çalışıyordum fakat arsızca yanaklarımdan düşen göz yaşlarım kendini belli etmeye yemin etmiş gibilerdi.

"Bade hanım iyi misiniz? İsterseniz sizi istediğiniz yere bırakabilirim. "

Ağlamaktan kızarmış burnumu çektim.

"Y-yok. Teşekkür ederim Bahri Bey. Ben kendim giderim. Yinede sağolun. "

Endişeli görünüyordu.

"Emin misiniz Bade Hanım? İyi görünmüyorsunuz. "

"Merak etmeyin.  "

Ardından arkamı dönüp arabama bindim. Hızlı ve seri şekilde otoparktan çıktıktan sonra şansıma yeşil ışıklar denk geliyordu. Son gaz hastaneye ulaştığımda hışımla Derin'in yattığı kata çıktım. Kapıda ağlaşan Özge ve İdil'i görünce koştum.

İdil boynuma atlayıp ağlamaya devam ederken sıkıca sarıldım. Ayrıldığımızda;

"Derin'e ne olmuş İdil? Neden 'ölüyor' dediniz?!"

"Bade, Derin kendini uçurumdan atmış. İntihara kalkışmış! Biri görüp ambulansı aramış. Sonrada bizi aradılar. "

Ne.

İntihara mı kalkışmış.

Neden?

Neden?

Neden bunu kendine yapmış.

Nasıl?

Nasıl kıyabilmiş kendine, bana, bize?

Hiç mi aklına gelmemiş?

Hiç mi düşünmemiş kendini?

Hiç mi düşünmemiş arkasında ne denli koca bir enkaz bıraktığını?

Hiç.

Boşluğa daldığımı anlayınca kendi kendime içsel bir tokat attım.

"Demek önemi yokmuş.."

İdil şaşırmışçasına suratıma bakıyordu.

"Ne?"

Hışımla ondan ayrıldım.

"Demek önemi yokmuş, benim, senin, bizim... Aşkımızın hiç bir önemi yokmuş. "

Deli gibi bağırıyordum. Etrafımdakiler beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Yattığı odanın camına yaklaştım. Sert bir şekilde camı yumruklamaya başladım.

"Önemi yokmuş. Kendi canına kıyan birisin sen! Neden ya neden!?"

Her kes kollarımdan tutmuş beni arkaya çekiştirmeye çalışıyordu. Çırpınıyor, bağırıyor, deli gibi ağlıyordum. Göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim. Hızlıca kendimi yere savurduğumda çevremdeki insan seslerinin yankı misali ürkütücü geldiğine yemin edebilirdim. Göz yaşlarım görmemi engelliyor, her taraf buğulu bir araba camına dönüyordu. Başım yavaşça soğuk zeminle buluşunca, gözlerimi sımsıkı kapadım.

Canım yanıyordu.

Hemde çok.

Zaten çok yaram vardı.

Yaralarına tuz basmak bu demekti belkide.

O öldü!
O öldü!
O öldü!

Her söylenişinde binlerce ok acımasızca batıyordu yüreğime.

İçimde bir yerlerin sızladığını hissettim.

Sonrası

Karanlık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Derin..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin