"Buseee"
Bu duyduğum öğretmenler odasının kapısından bana umutla bakan Nazım hocanın sesiydi. Seviyorum bu hocayı.
"Buyurun hocam ?"
Sesimde bisey mi yaptim bi hatammi oldu tonu, gözlerimde de masum yavru köpek bakışı vardı.
"Kızım bana kantinden bi kahve alır mısın? " Hocaya da hayır denmez ki.
"Tabi hocam yeter ki siz isteyin. " merdivenlerden elimde telefonla Sibel'e mesaj atarak hızlı adımlarla indim. Okul binasindan çıkıp kantine doğru ilerlemeye başladım. Telefonu cebime koydum. Kantinden içeriye girdim. Sağda oturan 12. Sınıf serserilere selam verdim. Çok iyi çocuklar aslında. Sadece her hafta disipline gidiyorlar. Gülümseyerek büfeye doğru ilerledim. Tuğba ablaya " Nazım hocaya bi kahve versene ablam" dedim. Samimiyiz. Beni seviyo. "Tabi kuzum nasil istersen." dedi. Tombis yanakli 25-30 yaşlarında bi ablamiz olur kendisi. Kızların da dert ortağı. Kahveyi tepsiyle önüme koydu. O sıra telefonum titreşti. Sanirim Sibel mesaj atti. Bi elime tepsiyi aldim. Diğer elimle telefonu cebimden çıkartıp Sibel'in ne yazdığına baktim.Gönderen: Siboskoskom
Siniftayim çabuk gel. Konusmamiz lazim.
"Ne oldu ki şimdi? Kesin cocugun biri buna laf atmıştır." Diye merdivenleri cikarken kendi kendime konusmaya başladım. Sonra cevap yazdim.
Gönderilen:Siboskoskom
Tamam bekle Nazım hocanın kahvesini verip geliyorum canım.
Yazıp telefonu cebime koymak icin biraz eğildim. Ayni andada merdiven çıkıyo olduğumu unuttum. Önümdeki adıma dikkat etmeden yürüdüğüm icin ayağım üst basamağa takıldı. Önce ileri doğru sallandım tepsi önüme düştü. Kahvenin yarısı üstüme dökülürken bende arkaya doğru düşmek üzereydim ki.
Arkadan sırtımın iki ele dayandığını farkettim. Başımı arkaya doğru salınca onunla göz göze geldim. İki zümrüt yeşili göz...HIKAYENIN EN GUZEL YERINDE BIRAKTIM. EGER SEVDIYSENIZ UCUNCU BOLUMU BEKLEYIN CANIMLAR :DD